Hariciyemiz "Hızır Acil Servis" gibi maşallah!..

Türkiye'nin, "Yürüttüğü girişimci ve insani dış politikayla, sahada ve masada güçlü diplomasi anlayışıyla dünyanın her köşesinde etkin ve itibarlı" olduğunun "kanıtı" olarak sunulan örneği duydunuz mu;

Irak'tan, Iraklı bir aileyi taşırken delinen bir botun ihbarını alıp, bot batmadan aileyi kurtarmayı başarmışız!

****

Ne iyi yapmışız, emeği geçen herkesi tebrik ve takdir ederiz etmesine de; bu mu yani!

****

Türk milli sembolü olan "bozkurt", terör örgütü sembolleri listesine alınmış…

A Milli Futbol takımımız, "çapı(!)" herhangi bir büyükşehrimiz kadar bile olmayan bir ülkenin havaalanında saatlerce, en kaba muameleyle karşılaşmış…

Siyasi iktidarın maaile gözü gibi baktığı, üzerine titrediği bir bakanımız, yine "çapı(!)" birkaç şehrimizden fazla olmayan bir ülkeden, üstelik de aşağılanarak sınır dışı edilmiş; kendi konsolosluğumuza girememiş…

Devlet başkanlarını, bakanları geçtim, birçok ülkenin "bakanlık sözcüleri" bile ülkemize ayar vermeye cüret edebilir hale gelmiş…

Psikopat bir Arap veliahtı, bir uçak dolusu katili ve bavullarca cinayet aleti/malzemesini ülkeye sokmuş, İstanbul'un göbeğinde uluslararası alanda etkili bir gazeteciyi "buharlaştırmış"; sonra da MİT'ten Emniyet'e Türk devletinin bütün unsurlarıyla kafa bulur gibi katillerini ve cinayetten geri kalanları Türkiye'den çıkarmayı başarmış, kendisine "hesap vermek"le ilgili tek bir adım attırılamamış…

Devletin en stratejik güvenlik noktalarına kadar sızmış bir el, "devletin polisi" kılığındaki bir maşasına, Ankara'nın göbeğinde, kameralar önünde bir "Büyükelçi" katlettirmiş…

Konsolosluğumuz basılmış, konsolosumuz dahil personeli rehin alınmış…

Yeni nesil "monşer(!)"lerimiz, bulundukları ülkelerde hem de Cumhuriyet Bayramı'nda "Zeus ve Helen" kılığında resepsiyon verir hale gelmiş…

Geriye "çuval"lı günlere, "Ermeni soykırımı yoktur" dedikleri için haklarında yakalama kararı çıkarılan bilim adamlarımıza, siyasilerimize  hiç dönmüyorum bakın, son birkaç yıldan aklımda kalan şu kadar "skandal" bile yeter sormaya;

Bu olayların hiçbirinin olmamasını sağlayacak diplomatik ilişkileri kuramamış, olduktan sonra tekerrürünü önleyecek yaptırımları uygulayamamış, her an bir yenisine maruz kalma ihtimalimizi azaltmayı dahi becerememişken, bu mu yani!

Dış politika, uluslararası ilişkiler, diplomasi velhasıl "hariciye"ye dair her hamlesini "dahiliye"ye dair hesaplarla yapmış bir kafa olarak elinizde gerçekten de "delik bir bota ulaşma hızınız"dan başka övünülecek bir başarınız kalmadı değil mi?

Yok küçümsemiyorum;

Göçmen kaçış, pardon geçiş güzergahında bulunan, insan kaçakçılığında köprü konumunda olan coğrafyamızda hele bir de şimdi sahiller de zodyaka kazalarına filan gebeyken; önemli tabii!

Eskidendi, çok eskiden…

Dışişleri Bakanı, Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada "Türk diplomasisi dünyada bir markadır" dedi;

'Mülkiye ve Askeriye'yle birlikte,  "devlet"i taşıyan sacayağını da oluşturan bir "markaydı" doğru; ama eskiden…

Vaktiyle, hakkındaki büyük yolsuzluk ve rüşvet suçlamaları dolayısıyla partideki görevinden dahi istifa etmek durumunda kalmış… Kardeşi "15 Temmuz ihaneti"ndeki rolünden dolayı 141 kere ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmış… Türk vatandaşlığından çıkarılmış/Amerikan vatandaşlığı almış… Eski milletvekilleriniz… Danışmanlarınız… Bakanlarınızın ablaları… Milletvekillerinizin ablaları, ağabeyleri… Yandaş medya kalemşorları… "Alaylılık" diye bir kılıfla, dünyanın dört bir yanına "Büyükelçi" olarak tayin edilmeden önceki bir zamanda!

"Liyakat" mı dediniz!

Lütfen, Mehpare Tanın adındaki bu genç hukukçunun isyanını, siyasi iktidar mensuplarıyla çay hasadına giden yüksek yargı mensuplarının çocuklarının kurayla gittikleri yerlerde "1 gün", torpille getirildikleri yüksek yargı katlarında "3 gün" mesaiden sonra nasıl "maiyete" alındıklarını hatırlayarak okuyun (Ben, hali hazırda "tetkik" etmesi gereken dosyayı okumaktan aciz hakimlerin varlığını "bilerek" okudum; içim yandı) :

"Hakimlik-Savcılık mülakat sonuçları açıklandı. İlk sınavımda, 18753 kişi içerisinde 127. Oldum. Yaklaşık 90 puan aldım. Biyokimya mezunuyum. Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni, ikinci üniversite olarak birincilikle bitirdim. Mülakata başvurduğumda özel hukukta yüksek lisans da yapıyordum. İyi seviyede İngilizce biliyorum. Anadil seviyesinde İspanyolca biliyorum. Elendiğimi diğer sınavdan bir gün önce öğrendim. Ağlaya ağlaya sınava girip ikinci sınavda da yaklaşık 10.000 kişi içinde 205. oldum. Yine elendim. Bu yıl hiç çalışmadan girdim yine kazandım ve elendim. "FETÖ"cü değilim, terörle bağlantım yok. Peki neden mi elendim? AKP'li ya da tarikatlı dayım yok, hiçbir cemaate de bağlı değilim. Hakim savcı alırken bile torpil yapılıyor bilinsin istedim…"

 

Yazarın Diğer Yazıları