Haşim Kılıç ve özerklik planları!

Şimdi HDP’li olan BDP’nin Muş milletvekili Demir Çelik, Türkiye’nin sulak bölgeler esasına göre 26 bölgeye bölünmesini ve her birinin kendi bayrağı, polisi ve meclisi bulunan parlamentolarla, İsviçre’deki kanton modeli ile yönetilmesini istedi! 
Demir Çelik, Kürtlerin ise beş bölgesel yönetim olarak birleşip ayrı bir başkent etrafında Demokratik Kürdistan’ı oluşturmasını planladıklarını belirtti. Çelik ayrı bir silahlı güç konusundaki soruya, “Öz savunma askeri alanda var” diye cevap verdi. Yani PKK, söz konusu bölgesel yönetimin ordusu olacak! 
Demir Çelik, Varto depremzedesi bir ailenin, devlet tarafından parasız yatılı okutulmuş bir çocuğudur.  “Nereden biliyorsun?”  denilebilir. Lisede aynı okuldaydık. Benden bir sınıf öndeydi. Ben de parasız yatılı sınavlarını kazanarak Antakya Lisesi’nde okumuştum. Devlet onu da beni de okuttu ama nasıl bir sonuç aldığı ortada...

***

Aslında Demir Çelik, Turgut Özal’ın açtığı, Tayyip Erdoğan’ın genişlettiği yolda yürüyor. Şimdi evrensel hukuku öne çıkaran Haşim Kılıç ise Anayasa’nın değiştirilemez ilkelerini değiştirerek, Demir Çelik ve arkadaşlarının hedeflerine kolay ulaşmasını sağlamaya çaba sarf edenlerden biridir. 
2008’in Kasım ayında Bilkent Üniversitesi ve Alman istihbaratı BND’nin güdümündeki Alman Uluslararası Hukuki İşbirliği Vakfı’nca birlikte düzenlenen “Anayasalardaki değiştirilemez ilkeler” konulu toplantıda konuşan Haşim Kılıç, “Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde konu olarak biz de bunu tartışmayı düşünüyoruz. Ancak bu konuda ne kadar cesaretli olabilirim, o konuda biraz endişeliyim” demişti! 
Prof. Ergun Özbudun ve ekibi tarafından hazırlanan Anayasa taslağı da değiştirilemeyecek maddeleri değiştirme girişimiydi. 
Biz o zaman, bu konuyu gündeme getirip Haşim Kılıç’ın istifasını istediğimizde, şimdi onu yerden yere vuranlar, İnternet sitelerinde “Haşim Kılıç’a linç girişimi” başlıklı haberler kullanmıştı. 
Oysa biz sadece eleştirmiştik.  

***

Bu arada, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Bilkent  Üniversitesi’ndeki “Anayasalarda yazılı değiştirilemez ilkeler ve değerleri” konulu konferansa katıldığını; ayrılırken kürsüye davet edildiğini, teşekkür konuşmasında “Böyle önemli ve hassas bir konuyu bizim mahkememizin kuruluş yıldönümünde yaptığımız sempozyumlarda konu olarak tespit etmemiz, mahkemenin konumu nedeniyle mümkün olamaz, buna cesaret edemeyiz. Cesaretle seçilen bu konu nedeniyle toplantıyı tertip edenlere teşekkür ederim” dediğini açıklamış ve eleştirenleri suçlamıştı.  
Haşim Kılıç, rejim suçunu  “cesaret” olarak kabul ediyordu! 
Kılıç, bir ara Danıştay’ı, Yüksek Seçim Kurulu’nu ve başkanı bulunduğu mahkemenin bazı üyelerini hedef almıştı ve bazı siyasiler tarafından istifaya davet edilmişti. 
İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan ise “Siyasal iktidar, yargı organlarını ele geçirme uğraşısı içinde. Bunu ya bir yasa değişikliği ile ya da yargı denetiminden kurtularak gerçekleştirmek istiyor. Haşim Kılıç ise yaptığı açıklama ile siyasal iktidarın bu amacı doğrultusunda bir adım atıyor” diyordu. 
Nitekim, 12 Eylül referandumu ile istenen değişiklikler yapıldı, yargı kadroları tamamen değiştirildi...
Yani bugün şikayet edilen yargıdaki paralel yapılanmanın sorumlularından biri de Haşim Kılıç’tır! 

***

Bülent Arınç, bu sebeple,  “Haşim Kılıç’ın geçmişte yaptığı hizmetlere ve Türkiye kavgası içinde verdiği mücadeleye saygı duyarak, bugünkü yaptığı hatayı eleştirilerle sonlandırmalı, bunu daha ileriye götürmemeliyiz” diyor! 
Kolay mı? Haşim Kılıç olmasaydı, AKP çoktan tarih olmuştu!

Yazarın Diğer Yazıları