Hasta, müşteri olarak görülüyor!

Yenibosna-Bakırköy otobüsündeyim. İlk gördüğüm boş koltuğa oturuyorum. Yanımda iki üniversiteli genç kız. Konuşmalarından sağlık eğitimi aldıklarını anlıyorum... Sohbet koyu... Kulak misafiri oldum...

 

- Kaçıncı sınıftasın?

- 3. sınıf.

- Sen?

- Ben de...  

- Sizde de aynı mı? Bizden bir grup stajda resim çektirmek istemiş 'Yasak' demişler... Sorumlu hemşire 'Siz buraya niye geldiniz' dedi, arkadaşlar 'Yönetim stajına geldik falan' demiş.

Sorumlu hemşire, 'Yardım edin boş boş durmayın' demiş...

Diğeri araya giriyor;

- Beni almadılar. Ben biliyorum orasını... Staj başvurusu yaptığımda hastane yönetimi benden para istemişti.

- Kaç para, ne kadar istediler?

- İstedikleri öğrenci olarak çok geldi. Niye vereyim ki... Hayret bir şey, biz de bunu duyunca devletten ayarladık. Oh mis! Yakın diye... Gaziosmanpaşa'da oturuyorum. O yüzden yani...

- Hak mı bilmem ki.. Bilemedim. Yahu biz öğrenciyiz adı üstünde öğrenci. Benim çok param olsa özel okurum. Yurt dışına giderim. Anlamıyorum bu sistemi. Mezun olayım bir...

- Genelde bütün hastaneler böyle, niye sorun ettin ki bu kadar... (Özel bir hastanenin adını vererek) Para talep etmiyorlar ama bizi eşşek gibi çok çalıştırıyorlar, sigortamızı da ödüyorlar.

- İyi güzel diyorsun da ben yönetim stajı yapıyorum. Sorumlu hemşire iş yaparken oturamıyorum sizler gibi.. İlla bişeyler yapmak istiyorum. Onun yanında görüntü değil, vakit doldurmak değil gönüllü olduğum için mecburen bir işin ucundan tutuyorum.

- İyi güzel diyorsun da biz staj yaparken invazim girişim yapmamız yasak!!!

(İnvazim: Hastanın vücut bütünlüğüne en az zarar vererek yapılan tüm cerrahi müdahaleler.)

- Peki  size yaptırıyorlar mı?

- Yaptırıyorlar... 1. sınıfta yapmıştım. Normal stajımdı. Ama kadın doğum stajında... Kadın doğumda biz yapmıştık. Normalde yasak...

- Peki niye yapıyorsunuz ki o zaman?

- Öğrenmek için.

- Ama sorumlu hemşire var di mi yanında...

- Biz yapıyoruz...

- Eee sorun çıkarsa, hatalı bir şey olursa...

- Kapatıyorlar

- Neyi kapatıyorlar...

- Sorunu...

- Olmaz ki...Ya damar patlasa...

- Ne olucak! Oluyor işte... Sorumlu hemşireler bir şekilde durumu kapatıyor. Örtbas ediyorlar. Zaten güvenmediğine vermezler, vermiyorlar.... Ya yanında duruyorlar damar açarken, kan alırken ya da verirken, tedavi ederken zaten yapamazsan elinden alıyorlar. Mesela çok güveniyor staj hemşiresine bu yapar diyor inanıyor güven kazanmış... 2 gün yanına uğramıyor... Sorun olursa bilgi veriyor... Sizde de öyle mi?

- Evet aynı sistem

- Zaten zorla kolundan tutup gel yap demiyorlar. İstekli olacaksın.

- Anladım. Bazen kamufle yapılıyor. Kötüyse hastayı elinden alıyorlar. 'Bu sefer böyle yapacaksın' diyerek, göstererek, yapılıyor, 'Böyle, şöyle yapacaksın' diyorlar. Normalde biz invazim girişim yapabiliyoruz da, yapmıyoruz. Burada geçen senin yanındaki kızın ismi neydi unuttum ismini onu da kal tutuyormuş, bayılıp bayılıp duruyormuş napcak bilmiyorum. Korkuyormuş. Keşke baştan seçmeseydi mesleği..

- Nerden bilecek tüh üzüldüm...

Durakta otobüs duruyor... Kalabalık artıyor... Şoför sesleniyor; Arkadaşlar, arkadaşlar... Arkalar boş ilerleyin ilerleyiniz... Otobüsün hareketiyle birlikte sohbet devam ediyor...

- Alıştın mı yönetim stajına...

- Alıştım alıştım da... (Bir an susuyor.)

- Eeee..

- Benim gözlemlediğim, bizim bildiğimiz hastayı hasta olarak görmüyorlar. Para görüyorlar.

- Özel sektör nolacak kii çok normal. Hasta eşittir müşteri olarak görülüyor. Devlet hastanelerini tercih edenler sıkıntı yaşıyor, ilgi alaka da özelde var. İşte ne diyelim şartlar...

- Öyle deme ben devlette de staj yaptım. Servisleri, çok temiz ve güzeldi.  Hastalara çok iyi davranıyorlardı.

- Bilmem, ne bileyim. Özelde para olunca işler değişiyor.

Konu değişiyor... 

- Nerden gelmiştin

- Kahramanmaraş, içinden...

- Sen

- Mersin'e yakın Antalya... (Gülüyor). Geçiş yapıp iş alanı çok diye İstanbul'u seçtim.

- Ben de...

- Antalya çok güzel, cennet! Tam yazlık, turistlik mis gibi seviyorum şehirimi... Ancak iş alanı için İstanbul'u tercih ettim. Kahramanmaraş'ta durum nedir...

- Kahramanmaraş'ta doğdum büyüdüm. Oralı olsam da kimseye tavsiye etmiyorum.

- Aaaa neden...

- İstanbul gerçekten büyük şehir her şey var her an başına ne geleceğinin garantisi olmasa da gerçekten taşı toprağı altın... Baksana sınavı kazanıp geldim yol bilmem yordam bilmem ama üç yıldır dimdik ayaktayım. Hem de öğrenci olarak. Seviyorum bu şehri, Boğazı, denizi... (Gülüyor.)... Bizde baraja bak bak dur. İş alanı, gezi alanı kısıtlı. Yatırımı az... Hedefim İstanbul'du. Başardım. Kalıcı olacağıma inanıyorum.

- Ben senin gibi düşünmüyorum. Antalya güzel. Mezun olduğumda memleketimde iş bulabilirim. Şartlara bakarım. Doğduğum şehire dönüş yapabilirim. Mezun olalım da...

İnşallah diyerek durakta iniyorlar...

Yazarın Diğer Yazıları