Hastalık, yolculuk ve yağmur

Hastalık beni yolculukta hasta ediyor. Yağmursa şifadır. Yağmur sesini duyunca kalktım. Yağmur şifadır, berekettir, rahmettir. Kemal Tahir’in romanını hatırlayın; Rahmet Yolları Kesti. Yakın zamana kadar öyle denirdi. Rahmetin en güzel göründüğü yer, annemin pencereleriydi. Şimdi başka bir eve çıktık. Eski keyfi vermiyor ama idare ediyorum. 

Yağmuru seyretmek için oğlumun evinden, annemin evine geldiğimi hatırlarım. Ondan sonra ne mi yaptılar. Dere yataklarına mahalleler yaptılar. Ağaçları kestiler, ormanları yok ettiler. Zalimler yağmurun bereket ve rahmet vasfını silmeye çalıştılar. Ama öyle değil işte. Yağmur onların bozamadığı yerlerde gene rahmet, bozduğu yerlerde ölüm getiriyor.

***

Yatarken, kalkınca şunu yazayım diye içimden geçirdiğim şeylerden biri Çankaya’ya çıkmayışıydı. Ödüm kopuyordu. Onları Çankaya’da tasavvur edemiyordum. Firavun binası çok uygun düştü. Herkes yerli yerine!
Gelelim kurultaya; Kemal Bey’in, Dersimli oluşunu vurgulama isteği beni şaşırttı. İnsan memleketinden almaz, ününü şanını memleketine verir. Atatürk ben Selanikliyim diye bağırdı mı nutuklarında. Türk milleti zekidir, çalışkandır dedi. Selanik, Atatürk’le iftihar ediyor. O bile akla gelmiyor. Atatürk Atatürk’tür... Nereli olursa olsun. Çok çocukça bir hevesti Kemal Bey’inki. Ondan sonra, belediyelere özerklik mözerklik, neydi onlar öyle. Siz bunu gerçekleştirmeden Ağrı’da biri Hava Şehitleri heykelini yıkacağına yemin etti. İşleri güçleri heykel açmak heykel yıkmak. Cumhuriyet onu yaptı ama sebepleri vardı. Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden cumhuriyet, Anka Kuşu gibi doğuyordu. Sizin imparatorluk hangisi? Bir de gözümüzün önünde oynanan IŞİD Karagöz oyunundan bahsetmek istiyorum. Öyle infaz gördünüz mü? Kan akmadı, adam çırpınmadı, bağırmadı. Bu ne biçim infazdı. Bu bana göre neydi biliyor musunuz?İkiz Kuleler’i patlatarak o kadar insanın ölümüne kılı kıpırdamadan sebep olanların, bir türlü beceremedikleri Orta Doğu’yu tümüyle işgal projesinin son aşamasıydı. Böylece PKK’ya, Barzani’ya silah yağdırma işini meşrulaştırdılar. Dünyaya bıçaklı infazlarla dehşet salacaklar ki peşinden NATO’yu toplayıp, Tayyip Erdoğan’a acemi acemi tebessümler yaptıracaklar. O da çağrılışını kendi itibarına bağlayacak. Ne kadar memnun oldu fark ettiniz mi NATO toplantısına katıldığı için. Acemi acemi gülüp duruyordu.
Suriye’ye saldırdılar olmadı. Esad, babasının yanında yaşarken birileri gibi dolar saymayı değil, devlet yönetmeyi öğrenmiş. Halkını milli bilinçle bilinçlendirmeyi öğrenmiş. Geri bastılar. İşgal ettikleri her yer işgalden sonra yeniden millileşiyor. Irak’a bakın, Libya’ya bakın, Türkiye’ye bakın. Baktılar olmuyor, Siyonizm’in son oyunlarından biri olarak yetiştirdikleri teröristleri, Türkiye’yi kullanarak Irak’a saldılar. Kafa keserek dehşet yaratmaya çalıştılar. Şimdi Türkiye’ye dikkat etsinler. 

***

CHP kurultayında delegeler baskıya karşı Muharrem İnce’ye gizlice oy vermişler. Yani Kurtuluş Savaşı direnci devam ediyor. Bizim yaradılışımızda var bu. Bu bir avuç milletvekilinin gösterdiği direnç, onları korkutacak derecede büyüyecek. Mesela bir avuç muhalif milletvekili parti değiştirseler, milli vasıfları güçlü ve çalışkan bir partiye girerek Meclis’te yer alsalar, Meclis’in tozunu attırırlar. Böyle bir şey yakındır. 
Siyonistler ve iş birlikçileri fazla rahata alıştılar. Durum öyle değil. Dünyanın gidişatı öyle değil. NATO’da komisyon yapmışlar da herkese vazife vermişler. Türk ordusuna da vazife vermişler. Onsuz olur mu? Onu savaşa sokamadılar diye üzülüyorlardı. Üzülmeye devam etsinler, sokamayacaklar. O kadar ümit kırıcı değişmelere rağmen sokamayacaklar.

***

Siyonizm ateşle oynuyor. Etrafındaki milli devletleri unutuyor. Lübnan, İran, Rusya hatta biraz yukarıda Çin. Kendisi melanetlerine devam ederken Kürt koridoru mürt koridoru açayım derken, bu ülkelerin armut toplayacağını zannediyor.

Yazarın Diğer Yazıları