Havadan, "su" dan işler!

Eskiden, basit konular için “havadan sudan” denilirdi. Şimdi özellikle Türkiye için gündemin birinci maddesi hava ve su meselesi olmuştur!
Geçtiğimiz hafta Makedonya’nın Ohri şehrindeydim. 13. Türk Dünyası Gençlik Günleri Kurultayı’na katıldım. İzlenimlerimi daha sonra yazacağım. Biz başkent Üsküp’e yağmurla birlikte indik. Deniz seviyesinden 600 metre yükseklikte, Ohri gölünün kenarında bulunan Ohri’de geceleri hava sıcaklığı 15-16 derece idi. İki gün, bütün Makedonya’da devamlı yağmur yağdı. Konuştuğumuz birçok insan “Balkanlar’da, Türkiye sınırına kadar kuraklık yok” diyor! Neden acaba? Çünkü Balkanlar’da İstanbul kadar büyük bir şehir yok.

* * *

Nurettin Sözen’in belediye başkanlığı döneminde kuraklık ve su sıkıntısı meydana gelmişti. O dönemde kimse küresel ısınmayı gündeme getirmemişti. İstanbul’a su getirmek için Sözen’in başlattığı projeleri, Tayyip Erdoğan tamamlamıştı.
İstanbul’un tarihine bakarsanız, su her zaman problem olmuştur. Bildiğiniz gibi Yerebatan Sarayı, sarnıçtır. Her gün altından geçtiğimiz Bozdoğan Kemeri, su kanalıdır. Sarnıç, “sur içindeki şehir kuşatılır ve su kaynakları kesilir” korkusu ile yapılmış da olabilir ama Fatih ve Kanuni dönemlerinde böyle bir endişe olmadığı halde yeni su kemerleri inşa edilmiştir.
İstanbul’un kayıtlı nüfusu 11 milyon olarak açıklanıyor. Herkes biliyor ki bu rakam gerçek değildir. Ayrıca İstanbul, son yıllarda yabancı turistlerin akınına uğramıştır. Şehirde otel sayısı, dolayısıyla su kullanımı artmıştır.
15 milyon nüfusu olan şehrin su ihtiyacı, komşu illerin su kaynaklarından, özellikle Trakya’dan sağlanınca, bölgenin tamamında kuraklık başlamıştır! Suyu, kaynağından İstanbul’a akıtırsanız, olacağı budur. Yani küresel ısınmadan önce insan eliyle meydana getirilen kuraklığa bakmak gerekir.
Yine çevre uzmanları, yanlış sulama sistemlerinin, Orta ve Güneydoğu Anadolu’da toprağın tuzlanması ve çölleşmesine zemin oluşturduğu uyarılarını yıllardan beri dile getirdi ama  kimse kulak asmadı.
Ankara’da da nüfus hızla artmış ve mevcut su kaynakları yetmez olmuştur. Ankara’da gerçekte eski yıllara göre bir kuraklık yoktur! Ankara’ya yığılan nüfusa mevcut su kaynakları yetmemektedir. Hükümet ise bu bahaneyle akarsuları özelleştirme kapsamına almıştır. Yakında Ankara’yı başkent olmaktan çıkarmak için girişim başlatırlarsa buna da şaşırmam! 

* * *

İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Karaca, 50 yıl sonrası için Türkiye’nin batısında 3-4 derecelik bir sıcaklık artışının beklendiğini, bunun sonucunda Karadeniz Bölgesi’nde yağışların artacağını, bazı canlı türlerinin yok olacağını ve yeni türlerin ortaya çıkabileceğini bildirdi. 
Doğal olan ısınma sürecini insanoğlunun hızlandırdığını ve tehlikeli boyutlara getirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Karaca,  “Artan dünya nüfusu, şehirleşme ve hızlı sanayileşmeyle birlikte iklim değişikliğini de olumsuz yönde etkileyecek ve tetikleyecektir. Ülkemizde iklim değişkenliğinde en etkili faktör şehirleşme ve yapılardır. Şehirler kırsal kesimlere göre birer ısı adasını oluşturuyor. İstanbul buna en iyi örnektir. İstanbul’da şehirleşme, sıcaklık artışında 0.7 derece etkili oluyor. Bu geçen 50 yıldaki bölgesel sıcaklık artışına hemen hemen eşittir” dedi.

* * *

Karaca’ya genel olarak katılmakla birlikte Türkiye’nin Batı bölgelerinde sıcaklığın artacağı tahminine inanmıyorum. Bu noktada tabiat kendisini korumak için harekete geçecektir. Bu da artan insan nüfusunun azalmasına sebep olabilir! Dolayısıyla, şehirleşme, sanayileşme ve sulama politikalarına el atmak gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları