Hayallere "hapis" gelebilir!

Yeşillerimizi çaldınız. Gökyüzünü göremez olduk.

Üreten değil, tüketen bir ekonomiye dönüştük.

TL'nin karşısında erimediği para birimi kalmadı.

Enflasyon her gün katlanıyor.

Kafamızı nereye çevirsek aynı kişiyi görüyoruz.

Seçim dönemlerinde, telefonlarımıza aramalar bile geliyor o gördüğümüzün sesinden.

Ülkede hassas bir cümle kurup da "başımıza bir iş gelmesin" demeyen kalmadı.

Aileler, evlerinin içinde bile rahat konuşamaz oldu.

Televizyon bitti, gazeteler tükendi. Tek sesli medya her yere girdi.

Eğitimi teşvik etmek yerine, çocuk gelinlerle evlenenlere af getirmeye çalıştılar.

Zeytin ağaçları dikmek yerine, zeytin arazilerini ranta açtılar.

Okumayı unuttuk. Nitelikli kitapların sayısı her geçen gün azaldı, yayınevleri kapandı, kitap satış noktaları tekelleşti.

Siyasetçiler hedef gösterildi, linç girişimleri tertiplendi.

Gazeteciler için boy boy, isim isim ilanlar verilip saldırılar organize edildi.

Adalet mi? En son bir bilinmezliğin dehlizine hapsedildi.

Siyasi erklerin hegemonyasında, parti devleti başlatıldı.

Hâkimi de savcısı da ses çıkaramadı.

En başta biz ses çıkaramadık.

Nasıl çıkarabilirdik?

Tüm dünya bize karşıyken, darbeciler her yanı ele geçirmişken, ekonomik savaş ilan edilirken nasıl karşı çıkılabilirdi?

Sesimizi çıkarttığımız her an, "dur, böyle gitmez" dediğimiz her dakika başımıza nelerin geleceğini bilemezdik.

***

Ülkede bir gün geçerli genel bir doğru kalmadı.

Dün dedikleri bugün siyah, yarın beyaz, sonraki gün belirsiz.

Zenginlik mi? Evet çok zengin olduk, ülkemiz uçtu uçuyor derken bir baktık elimizdekinden de olmuşuz.

Ama birilerinin zenginliği hiç tükenmedi, birilerinin lüksü hiç bitmedi.

Acıma duyguları, çekinceleri kalmadı.

Hırsları, kimyalarını bozdu.

Ülkenin kurucu değerlerine de düşmandılar.

Sapkınları, ahlaksızları, küfürbazları başımıza musallat ettiler.

İtibar, itibar diye memleketin canına okuyup saraylar yaptılar.

Yazı ayrı, kışı ayrı dediler yaptıkça yaptılar.

Uçaklar, yatlar, gemiler…

Sokakta fakir, hanede zengindiler.

İnandırdılar, örgütlediler, saldırttılar!

Ülkeyi tam ortadan ikiye böldüler.

İdeolojilerin rengi, partilerin rengi kalmadı.

***

Akıl ve israfın arasında bir savaştı bu.

İsrafı tercih edenler doymadılar, doymayacaklar.

Ramazan günüymüş, normal günmüş fark etmeyecek onlara.

Hep yeni düşmanlar, hep yeni gerginlikler.

Biz gariban vatandaşa ise gece gündüz çalışıp, hayal kurmak kalacak.

Hayal derken yakında, hayaller için bir kanun çıkarıp onları da suçlarlar.

Hayal kuranları döverler, saldırırlar belki de…

Nasıl olsa yasa onların, hâkim onların, adalet onların.

Biz size inat, hayal kurmaya devam edeceğiz.

Gökyüzüne baktığımızda maviyi, denize baktığımızda yakamozları arayacağız.

 

Yazarın Diğer Yazıları