Hayra alamet değil; bir sıkıntı var

Hayra alamet değil; bir sıkıntı var

Çayın merkezi Rize''de; insanların oradan oraya koşuşturduğu, derdine çare aradığı Marmaris''te poşet poşet çay fırlattı.

İnsanların neden poşetleri kapmaya çalıştığını da anlamıyorum. Herhâlde ileride: "Hey gidi günler... Dünya Lideri Reisimiz Rize''de, herkesin evinde çay olduğunu bile bile ''Türkiye''nin her yerinde poşet fırlatıyorum, size de fırlatmamış olmayayım.'' diye çay attı. Kapabilmek için az kalsın, eziliyorduk. Salgın vardı üstelik. Aha orada fanus içinde saklıyorum. O poşete Reisimizin mübarek eli değdi." diye çocuklarına, torunlarına anlatacaktır.

Başka izahı olabilir mi? Olur ama... Yanlış anlarlar. Sözümü başka yere çekerler. Söylemeyeyim.

"Mübarek el" deyince... Cübbeli Ahmet''imizden, olmazsa, Reisimizi baş üstünde gezdiren bir başka şeyhimizden bir hadis-i şerif bulup çıkarmalarını bekliyorum. Ulü''l-emrin elinin mübarekliği ve kehanetleri üzerine bir hadis muhakkak kayıtlıdır. (Nasıl bulunacağını göstereceğim. Az sonra.)

Burada yeri geldikçe şairimiz Dursun Kepceoğlu''nun günün manasına uygun mısralarını veriyorum.

Abdurrahim Karakoç''u nasıl okursanız, Dursun Kepceoğlu''nu da öyle okuyacaksınız. "Çay fırlatmaları"nın getirisini götürüsünü "Çay Güzellemesi" şiirinde özetliyor:

"Alın, size yeter bir iki bardak / Bu sıcakta ancak sizi çay keser / Neyinize yetmez çadırla çardak / Kulu çadır, Bey''i on saray keser

İster orman, şehir, isterse gemi / Yansın siz demleyin çayları emi / Ağzımıza göre olursa demi / Çay faslını ne aman ne vay keser

Hem yangına çaredir çay hem sele / Daha neler göreceğiz dur hele / Çaydan korkup öte gider zelzele / Çay dediğin kıtalara fay keser / Servet mi belledin ''üç beş ağaç''ı / Mahalle yanarken kurutup saçı / Çayla kandırıp da fakiri açı / Bizim emmi kendisine pay keser..."

Hadis meselesi... Cübbeli biliyorsunuz, Hz. Peygamber''e isnat ederek bir hadis söyledi: "Hadis-i Şerif''te: ''Yangın gördüğünüz zaman tekbir getirin, zira tekbir gerçekten onu söndürür'' buyuruluyor. (İbnü''s-Sünnî, Amelü''l Yevm, rakam: 289-292)"

Saçmalığını herkes yüzüne vurunca yeni açıklamalar getirdi. "Tekbir"i İzmir Marşı''yla kıyaslayacak kadar şaşkın. Üzerinde durmaya değmez.

Tarihte binlerce hadis uydurulmuştur. Kimi Müslümanlar arasına nifak sokmak için, kimi de malını satabilmek için. Hurma üzerine uydurulmuş hadislerin sayısını bilemezsiniz. O kadar çok.

Kur''ân''da kaynağını bulmayacağınız hadislere karşı ihtiyatlı olmalıyız.

Hz. Muhammed, 40 yaşında peygamber olmuştur. Ve sonrası 23 yıl yaşamıştır. Kur''ân''ın inzâli süresini, uyku ve ibadet, hanımlarıyla muhabbet saatlerini çıkarın, her dakika bir söz etse, "hadis" diyebileceğimiz ne kadar söz etmiş olur?

Hadis meselesi ilmî çevrelerde çok tartışılmıştır. Naklinde son derece dikkat edilmesi gerekiyor.

Şeyhu''-A''zam Cübbeli! Sen ve sürüsüne bereket diğer şeyhlerim muafsınız. Meselâ; "İbn Muaf nakleder ki..." der sıralamaya başlarsınız. Kerametinizden sual olunmaz!

Çay meselesi... Bir hadis uydurulmadan biz fikrimizi söyleyelim: Teşhis edilmesi gereken sıkıntılı bir durum var. Daha fazlasını yazamıyorum. Ak Parti içinde aklı başında insan kalmışsa eğer, bu meseleyi tartışmaya açmalıdır. Olanlar hayra alamet değil.

Yazarın Diğer Yazıları