Hayran olunacak bir ordu

Geçen gün Venezuela ordusundan bir fotoğraf gösteriyorlardı, daha evvel gazetede okumuş inanmamıştım, ortada kadın subay iki yanda erkek subay basın toplantısı yapıyorlar. Yani inanmadığım şey kadının çok yüksek rütbeli olması idi. Adı da Karmen, yanlış mı okudum yanlış mı okudum derken doğru duyduğumu ve okuduğumu anladım. Genelkurmay Başkanı mı, Savunma Bakanı mı öyle bir şey idi. Sağ yumruklarını havaya kaldırıp yaşasın Chavez demeleri çok etkileyici idi. 
Ordu, Venezuela halkını ikinci defa kurtardı. 2002’de yapılan darbenin filmini izlemiştim. Orada da iş birlikçileri saraydan kovan ve Chavez’in sarayından halka seslenmesini temin eden ordu idi.  
Atatürk’ün heykeli bu ülkede mi idi? Orduya eşlik eden kahramanlar da Venezuela’nın işçi halkı idi. Devrimin onlara getirdiği refahın bahşettiği nimetleri biliyorlardı. 

***

Bir de Ukrayna’ya bakın. Yabancı ajanların ve keskin nişancıların karıştırdığı, öldürdüğü halk, her şeyden habersiz Avrupa Birliği diye sayıklayıp duruyor. Bizim Kıbrıslılar da rahmetli Denktaş’ı böyle üzmüşlerdi. 
Kaddafi’nin o kadar özenle kurduğu ve Libya halkını refaha ulaştırdığı siyasi ve askeri düzeni, dört bir yandan at sinekleri gibi üşüşerek ve iş birlikçiler ile iş birliği ederek bozdular. Şimdi Kaddafi’nin arkasından ağlasan ne olur, ağlamasan ne olur. 

Kahramanlar Geçiyor

Vaktiyle Feridun Fazıl Tülbentçi’nin TRT’de merakla beklenen bu isimde bir programı vardı. Sonra kitap da oldu sanırım. Türk tarihinin önemli şahsiyetlerini anlatan çok sevilen bir dizi idi. Şimdi Profesör Hilmioğlu’nun tahliyesinden sonra sıra Muzaffer Tekin’de diyorlar. Aklıma bu geldi: Kahramanlar Geçiyor. Muzaffer Tekin hakkında, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz hakkında tutuklandıkları yıllarda yazılar yazmıştım. Kemal Kerinçsiz’in Hukuk Fakültesi’ni birincilikle bitirdiğini, Muzaffer Tekin’in Kıbrıs’a paraşütle inen ilk kumandan olduğunu o zaman öğrenmiş ve yazmıştım. AKP kaht-ı ricale çok meraklı yani yetkin, kabiliyetli, akıllı insanları yok etmekte birinci. Türkiye’nin en seçkin gazetecileri, ilim adamları, ordu mensupları dikkat edin içeride küçük bir seçkinler şehri oluşturuyorlar... Sevgi Erenerol’un Türk Ortodokslarının Patriğinin torunu olduğunu zaten biliyordum. Atatürk’ün ataması ile bu durum kurumsallaşmıştı. 
Bu üçünü ben kendi küçük mitinglerinden hatırlarım. Nerede Türklüğü inciten yanlış olan bir şey varsa orada toplanırlar, bayrak gösterirler, pankart açarlardı. Şimdi işte bırakın böyle itirazlar yapanları, “Başbakan istifa” diyenleri bile hakimlerimiz mahkemelere dolduruyorlar. Kırklarelililerin başına gelenleri biliyorsunuzdur. Yüzlerce kişi, içlerinde bebek arabalı kadınlar da var, yürüyüş yaptıkların için haklarında dava açılmış yine yürüyüş halinde mahkemeye geliyorlardı. 
Polisin en sakin davrandığı, gaz ve su sıkmadığı Kırklarelili yürüyüşçüler yargının gazabına uğradılar. Herkesin hep sorduğu gibi ne yaptı bunlar? Cevap, yürüyüş yaptı. Durumun acayipliğini fark ediyorsunuzdur. 
Muzaffer Tekin epeydir rahatsız, o yüzden tahliye edilmesi bekleniliyor. Bu üçü üstelik öylesine sessizdirler ki, sabır taşıdırlar, hastalıklarını bile 7 yıl sonra öğreniyoruz. Bu zulümleri yapanlar fark etmiyorlar ki çevirdikleri her entrika misli ile kendilerine dönüyor. Yanlarına kâr kalacağını zannediyorlar. 

Yazarın Diğer Yazıları