Hedef, ''parlamenter sistem''e dönmekse...

Hedef, ''parlamenter sistem''e dönmekse...

Gazeteci Barış Yarkadaş, seçime, AK Parti ile MHP''nin anlaştıkları değişiklikler uyarınca gidilmesi durumunda, (tabii kendilerinin de Millet İttifakı''yla seçime girme niyetleri varsa) Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu gibi isimlerin CHP''den değil de İYİ Parti''den aday olmalarının daha "doğru" olacağını yazdı.

Kime göre?

Neye göre?

*

Diyor ki, "Bu isimler İYİ Parti''ye daha yakın bir çizgideler."

Tekrar sorayım;

Kime göre?

Neye göre?

*

Yarkadaş''ın analizinde "milliyetçi-muhafazakâr" kimliklerine göre?

Değerlendirmesi şöyle:

"Milliyetçi-muhafazakâr isimlerin kendileri gibi düşünen İYİ Parti listesinde yer almaları hem kendilerini hem de seçmenlerini rahatlatacaktır. Zira; böylesi bir tercih, CHP seçmenini de Babacan ve Davutoğlu''na oy verme ve vekil yapma zorunluluğundan kurtaracaktır."

Davutoğlu ile Babacan''ın haberi var mı bundan?

Yani, "milliyetçi-muhafazakâr isimler" olduklarından?

Olurlarsa, bu kontenjandan aday olacaklarından?

*

Geçmişte kendisi de CHP''den milletvekili seçilen Yarkadaş''ın, partisinin seçmenini "kurtarma(!)" çabasını anlıyorum; haklı da buluyorum.

Ve fakat;

İYİ Parti seçmeninin suçu ne!

*

Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Hürriyet gazetesinde tam sayfa yayınlanan söyleşisinde, "19. yy ideolojisi olan ulusçuluk Avrupa''da feodalite ile bölünmüş yapıları bir araya getirip ulus devletleri doğurdu. Bizde ise tarihten gelmiş organik yapıları dağıtarak geçici ve suni karşıtlıklar ve kimlikler ortaya çıkardı. Hepimizin bu ayrıştırıcı kültürle hesaplaşma zamanı geldi" demişti.

*

Ulusçuluk=Milliyetçilik.

Bir yandan, milliyetçiliğin Türk coğrafyasında "bölücü, ayrıştırıcı" bir nitelikle belirdiğini ve bununla hesaplaşmak gerektiğini savunan, ama diğer yandan da, farklı zamanlarda, bu konuda yöneltilen eleştirilere karşı, evet, net ve sert şekilde "Milliyetçiliğimi tartıştırmam" tavrını koyan Davutoğlu''nun "Türkiye milliyetçiliği" ile İYİ Parti''nin "Türk Milliyetçiliği", "aynı düşünce" sayılabilir mi?

*

Keza, daha dün seçmenlerine Nayman Ana olmak ve Cumhuriyet''in kurucu değerlerini unutturmamak misyonu yükleyen Meral Akşener''in İYİ Partisi, Anayasa''nın, bizatihi o "kurucu değerleri" garanti altına alan ilk 4 maddesiyle ilgili olarak "Uygun iklim oluştuğunda üzerinde konuşulabilir" diyen Ali Babacan için "biçilmiş kaftan" mıdır sahi?

*

Bunları, Türk Milliyetçilerinin bu isimlerle ilgili muhtemel reddiyesi bağlamında yazmıyorum sadece; Davutoğlu-Babacan cephesinde de söz konusu aynı reddetme.

Keza, Babacan''ın parti yöneticilerinden birinin, "Bir Türk için her sabah ben Türk''üm diye bağırmak ancak hayvani bir ihtiyacı tatmin edebilir" sözlerinin yol açtığı etki/tepki hâlâ taze.

*

Kaldı ki, Fazilet Partisi kökenli, Numan Kurtulmuş''la HAS Parti''yi kurmuş, Saadet Partisi''nden aday olmuş Mehmet Bekaroğlu hangi partide?

Ya, Adalet Partisi milletvekili Nadir Latif İslam''ın oğlu, Merve Kavakçı''nın eski eşi, Saadet Partisi kontenjanından seçilen Cihangir İslam?

Millî Görüş kökenli Erbakan''ın öğrencilerinden, AK Parti''nin kurucularından ve önemli isimlerinden Abdüllatif Şener?

*

Ama zaten ne gerek var bunları tartışıp, tam da iktidar ittifakının istediği zemine kaymaya…

Seçimin, sunulan değişiklikler uyarınca yapılıp, yapılmayacağı bile belli değil daha!

Davutoğlu ve Babacan''a gelecek olursak da, bu aşamada asıl olan, muhalefet yapıyor olmalarından bile anlamlı ve kıymetli olan, "parlamenter sistem"e dönmek konusunda bir irade beyanında bulunmuş olmaları bana kalırsa.

İdeolojik kimlikler, kökenler, eski demeçler vesair değil; DP Genel Başkanı''nın İYİ Parti''den, Saadet adaylarının da CHP''den TBMM''ye girdiği 2018''deki "sinerji"yi oluşturan, bu "irade"ydi hatırlanırsa…

 

AH BU YANDAŞLIK…  

OLMAYAN TEKLİFİN YASASINI ÇIKARDILAR

AK Parti''yle ilişkileri en sıcak, hatta bu sıcaklıktan faydalanarak, hali hazırda memleketin en "etkili" koltuklarından birine göz kırptığı da söylenen yazarlardan biri "Bir türlü değiştirilmeyen yüzde 10''luk baraj düşürülmüş oldu" diye yazıyordu dünkü köşesinde.

Teklifi TBMM Başkanlığı''na sunmuş, komisyonda görüştürmüş, Genel Kurul''da görüştürmüş, kabul ettirmiş, yürürlüğe sokmuş bile!

İstanbul geleneğinden gelip de bu kadar tecrübeli Ankara gazetecilerine yol-yordam öğretecek halim yok ama, kulaktan kulağa yayarsak iyi olur;

Bir teklifi "TBMM''ye getirmek" demek, teklif metninin yazılı olduğu evrakı koltuğunun altına alıp, partideki odandan Meclis''teki odana getirmek demek değildir; resmî bir başvuruda bulunmak gerekir.

Bu manada, siz bu yazıyı okuduğunuz sırada bu yapılmış olur mu bilmem ama kendisinin o satırları yazdığı sırada, "barajın düşürülmesi"ni de içeren değişiklikler, resmî olarak bir "teklif" bile değillerdi daha!

 

TARZAN ZORDA…

AK Partili vekillerden biri il il hesap etmiş; MHP''yle ortak olarak hazırladıkları seçim yasası değişiklikleri yasalaşır, yürürlüğe girer ve seçime de bu hükümler uyarınca gidilebilirse CHP 11, İYİ Parti 5, AK Parti 1 milletvekili kaybederken, AK Parti 8, MHP 6, HDP 2, CHP 1 milletvekili kazanıyormuş.

Hesaplarını, son seçimde aldıkları oyu yeniden alabileceklerini varsayarak yapmaları yanılgı olmakla birlikte, neden bu değişikliğe gitme ihtiyacını duydukları, bundan açık izah/itiraf edilemezdi herhalde!

Ne deniyordu böyle durumlarda;

Tarzan zorda!

Yazarın Diğer Yazıları