Her geçen gün artan istismar

Resmi makamlara ve medyaya yansıyan cinsel istismar olaylarına şöyle bir bakıyorum;

15 yaşından küçük yeğenine cinsel istismarda bulunan öz amca,

komşusunun 10 yaşındaki kızını taciz ederken güvenlik kameralarına yakalanan adam,

dinci vakıf yurdunda 9 erkek çocuğuna yapılan cinsel istismar,

13 yaşındaki bir kız çocuğunun 6 yıldır öz babasının cinsel istismarına uğradığının ortaya çıkışı…

Bunlar son iki aydır okuduğumuz cinsel istismar haberlerinden yalnızca birkaçı…

Ve en son olarak gün yüzüne çıkan İstanbul'daki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yalnızca 2017 yılının ilk beş ayında (39'u Suriyeli, 38'i 15 yaşından küçük) 115 çocuğa hamile teşhisi konulduğunun ortaya çıktığı olay.

Henüz kendisi çocukken çocuk sahibi olan 115 çocuğun yasa gereği resmi makamlara bildirilmesi gerekirken bildirilmediğini utanç içinde öğrendik. Bu skandalı ortaya çıkaran hastane personelinin "Yılda 400-500 hamile çocuk geliyor!" demesiyle de utancımız katlanarak arttı.

Türkiye'de 355'i özel, toplam bin 191 hastane var. 115 çocuk üzerinden yapılan bu ihmal ise yalnızca tek bir hastanede gerçekleşmiş. İster istemez cevabı insanı korkutan soru akla geliyor: Diğer bin 190 hastanede acaba neler yaşanıyor?

***

Kuşkusuz vicdanı en çok rahatsız eden suç, cinsel istismar. Peki, böyle bir suç neden gizlenir? Söz konusu hastanede Sağlık Bakanlığı'nın "ergen hamilelere psikodestek projesi" kapsamında 1 yıldır çalışan ve geçen ay görevini tamamlayan Psikolog I.Ö., şu açıklamayı yapıyor: "Bildirim yükümlülüğü olmasına rağmen bunun yapılmamasının 2 nedeni var: Bilgi eksikliği ve (çok sık karşımıza çıkmasından dolayı) cinsel istismar ve çocuk gebeler gerçeğini normalleştirmek... Hastane, Suriyeli göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı, çok göç alan bir bölgede. Bu tip vakalar sıklıkla geldiği için bir anlamda normalleşmişti."

İşte asıl korkutucu olan bu açıklama. Son zamanlarda yazılı ve görsel medyada yer alan cinsel taciz ve istismar haberleri o kadar fazla ki, ne yazık ki toplum içinde de normalleşiyor. Bunu normalleştirmemek, bilinçlenmek ve çocukları korumak için üzerinde sıklıkla durmak, önemli noktaları sıklıkla hatırlamak gerektiği kanaatindeyim.

Burada gerçekleri en net öğrenebileceğimiz veriler, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'nün kayıtları. Ve istatistikler gösteriyor ki yalnızca 2016 yılında cinsel istismar nedeniyle açılan dava sayısı, 14 bin 563. Bu davaların 13 bin 903 tanesi karara bağlanmakla birlikte; bu kararların 12 bin 39'u mahkûmiyet ile sonuçlanmış. Yani bilinen boyutu ile 2016 yılında 12 bin 39 çocuk istismara maruz kalmış!

Bir de Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği'nin 2016 yılında açıkladığı çocuk istismarına ilişkin bir rapor ki, son 10 yılda çocuk istismarı vakalarının 7 kat arttığını belirtiyor. Rapora göre, Türkiye, Avrupa'da "çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları" açısından en yüksek orana sahip ve dini evliliklerden dolayı bu sayı kesin olarak belirlenemiyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın araştırmasına göre 2013'te 16 yaşından büyük 600 bin 138 çocuk resmi makamlar önünde evlendirilmiş. Bu sayının büyüklüğünden resmi olmayan ve/ veya 16 yaşından küçük olan evliliklerin sayısının ne boyutta olduğunu tahmin edebiliriz.

Kuşkusuz erken yaşta evliliklerin ve cinsel istismarın sosyal, ekonomik ve siyasi pek çok boyutu var. Bu açıdan herkese düşen ödevler farklı ve herkes sorumluluklarının bilincinde olarak bu ödevlerini yerine getirmeli. Basında okuduğumuz veya izlediğimiz, başımıza gelmesini istemeyeceğimiz olaylarla durumu kanıksamak şöyle dursun; sorunun çüzümü hakkında daha çok bilgi edinerek kenetlenmeliyiz.

***

"Dünyada bir tane dahi çocuk mutsuz olduğu sürece, büyük icatlar ve ilerlemeler hiçtir." Einstein

Yazarın Diğer Yazıları