Her mülâkat on iki saatten aşağı sürmemek şartıyla 5 gün sürdü.

Her mülâkat on iki saatten aşağı sürmemek şartıyla 5 gün sürdü.
Ruşen Eşref Ünaydın, Çanakkale'ye giderek, savaş alanında Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal ile görüşmüş, izlenimlerini  "ANAFARTALAR KUMANDANI MUSTAFA KEMAL İLE MÜLAKAT" adlı yapıtında kamuoyuna sunmuştur.

"Bütün Fransız mecmua ve gazeteleri, Çanakkale'de döğüşmüş zabitlerin, kumandanların, oraya uğramış muharrirlerin ve gazetecilerin hatıralarını, makalelerini yazdılar. Halbuki şimdiye kadar biz henüz bir şey yapamadık."(Ruşen Eşref)

*

Ruşen Eşref(Ünaydın) Bey, Selim Sırrı (Tarcan) Bey'in Nişantaşı'ndaki apartmanında Doktor Râsim Ferid Bey'e rastlar. Râsim Ferid, Ruşen Eşref'i ertesi akşam kendi evinde düzenlediği, Mustafa Kemal Paşa'nın da katılacağı sazlı bir ziyafete davet eder. 15 Mart 1918 akşamı Dr. Râsim Ferid'in Mustafa Kemal Paşa'ya tanıştırdığı Ruşen Eşref Bey'i yine Râsim Ferid 24 Mart 1918 Pazar günü, Mustafa Kemal Paşa'nın Beşiktaş - Akaretler 76 Numara'daki evine götürür ve o gün başlayan 'Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal'le Mülakat', 28 Mart 1918 Perşembe günü son bulur. İşte o mülakat:

***

BİRİNCİ SAFHA

- Hayır efendim, düşünüyorum, size ne söyleyebilirim! Çünkü, bakın, bütün bu yığınlarla evrak hep o günlerin hatıralarını ihtiva ediyor.

"Buyurun bir sigara... Bir şey yaparız."

Büyük kutuda bulunan Baframaden sigaralarından bir tanesini aldım. Paşa küçük bir masanın üstünde duran çıngırağı bir iki defa çevirdi. Derhal kapının önünde şık bir nefer, mahmuzlarını birbirine vurarak kumandanın emrine muntazır(bekleyen-emrini beklemeye hazır) olduğunu vaziyetiyle anlattı.

- Çocuğum bize iki kahve, sobanın da ateşine bakın.

Biraz sonra bize hitaben:

- Bu defterleri kurcalayacak olursak içinden çıkamayız. İsterseniz sizinle bir hulâsa(bir şeyin özü) yaparız, bu ancak böyle olur!

Hakikatte defterler o kadar çoktu ki onların arasında insan kendini Çanakkale harp tarihini yazmak için bir evrak mahzenine dalmış sanabilirdi.

Dedim:

- Paşa Hazretleri! Şüphesiz ki Çanakkale harbi bu memleketin çocuklarındaki fedakârlığı, vatan toprağını yabancıya vermemek için bir saadete koşar gibi ölüme atıldığını göstermek itibarıyla tarihimizde unutulmaz bir kahramanlık merhalesi vücuda getirmiştir. Bu hamaset günleri artık silinmemek üzre cihan tarihinde lehimize iki üç sahife daha ilâve etti. Sir Hamilton bile, Türkçeye tercüme edilmiş raporunda okudum, bizi cesaretimizdeki, bizim fedakârlığımızdaki ulviyeti kendi aleyhlerine kaydediyor. Bütün Fransız mecmua ve gazeteleri, Çanakkale'de döğüşmüş zabitlerin, kumandanların, oraya uğramış muharrirlerin ve gazetecilerin hatıralarını, makalelerini yazdılar. Halbuki şimdiye kadar biz henüz bir şey yapamadık. Yeni Mecmua'nın son kıymettar teşebbüsü bana o gazâ(muharebe) yerlerini görmüş olanlarla konuşmak fırsatını verdi. Bu hususta tabiî zatı âlilerini ihmal edemezdim. O muharebelerin her gününe büyük bir faaliyetle iştirak ettiniz. Vaziyeti tamamıyla biliyorsunuz... Kim bilir ne kadar çok hatıranız vardır. İşte müsaade buyurursanız eğer, bugün zâti âlinizden onları dinlemek için geldim.