Hercümerç

Mehmet Akif’in Çanakkale Şehitleri’nde anlattığı kargaşa, bugünün feci olaylarına ne kadar benziyor. “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!” Hindu’yu parantez içine alıyorum, geri kalanı aynı. Ülkemiz terörist cehennemi haline geldi. Amerikalıların yazdığı çapraşık senaryoların biri bitiyor biri başlıyor. Önce ÖSO ile başladılar sonra bir kısmının adlarını unuttuğum; El Kaide ve onun kolları Nusra, IŞİD vs.. Ve isimlerini öğrenmeye mecbur olmadığım bir sürü terör örgütü. 

Terör örgütlerinin tarihinde görülmemiş bir şey. Hepsi de serbestçe giriyorlar ülkemize. Ev tutuyorlar, iş kuruyorlar hatta Katar’dan gelen İhvan, daha iyi çalışabilmek için geldiklerini söylüyorlar. Kimlerin elinde olduğunu bildiğimiz bu ülkeyi tarihler, şaşkınlıkla yazacaklar. Bu ülke ne yazık ki bizim ülkemiz.

***

Amerika bizim için çok uğraşmış, çok çapraşık hikayeler yazmış. Birbirine dolaşıyor hikayeler. Allah, bir zalimi öteki zalime musallat ediyor. Can düşmanımız PKK, Aslan Asker Şvayk oldu. IŞİD, rehineleri verirken kim bilir neler elde etti takastan. Dünyanın oyuncağı olduk.
Bir koalisyon yapmaya kalktılar bizimkiler aynı Libya ikiyüzlülüğünde olduğu gibi girelim mi girmeyelim mi oyunlarına başladılar. Halbuki söz vermişler işte belli.
Rehine tiyatrosu
Rehine tiyatrosu bitti mi dersiniz. Başbakan ve sayın eşi bebekleri öpme, sevme işini bitirmiş midir? Çocuklar bağıra çağıra Başbakan ailesinin kucaklarına geçerken, Başbakan ve eşi doğrusunu söylemek zorundayım, gülünç oldular.
Çapraşık hikayeler birbirine girdi. PKK’yı bizim üstümüze salmışlardı sonra IŞİD’i PKK’nın üstüne saldılar şimdi de IŞİD bir devlet(!) oldu. Irak Şam İslam Devleti imiş bu. Biz bunu evvela komiklik olsun diye söylüyorduk. Meğer doğruymuş. Nereden biliyorum doğru olduğunu, çünkü bizim Dışişleri Bakanı ile onlarınki oturup müzakere(!) etmiş kimi salıp kimi salıvermeyecekler diye. Doğrusu bu devlet(!) ve bu bakanlar bize çok yakıştılar. 
Geçenlerde görmediniz mi Recep Tayyip Erdoğan bizim için kendince yanlış şeyler söyleyen New York Times’a alçak, adi, haysiyetsiz dedi. Ben de oturup düşündüm, acaba İngilizceye bu kelimeler nasıl çevrilecek diye. Herhalde adi kelimesi çok zor çevrilmiştir. Oysa bizim o zamanki Dışişleri Bakanı ve Başbakan’a kalsa, Şam’da namaz kılacaklardı. 
Ama Amerikalıların çapraşık senaryoları bir yerde kazanmış görünüyor, bir yerde kazanmamış görünüyor. Esad çok kolay kazanılacaktı kazanılamadı. PKK, sınıfta birinci idi olmadı.
Amerika’nın son kozu, şimdilik Türkiye’yi IŞİD kartıyla yenmek, enerji koridorunu açarak denize inmek. İsrail’in güvenliği için onu şart koşuyorlar ve İsrail’in hiç sesi çıkmıyor. Türkiye’yi, baştakileri bilmem ama bütün Türkler ve aklı başındakiler bu oyundan uzak tutmaya çalışıyorlar. Türkiye, bu tuzağa düşmeyecektir. Bir sürü terör örgütü denediler olmadı. Demek ki olmuyor. Türkiye’nin yakasını bırakmaları onlar için de en doğru yol olur.
Nil’den Fırat’a kadar el koyacaklardı, Mısır darbe yaptı. Yani Türk atasözlerinden istediklerinizi söyleyin hepsi de buna uyar; Evdeki Hesap Çarşıya Uymaz deyin mesela, Ne Ekersen Onu Biçersin deyin, Dimyat’a Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan Olmak deyin...
Yani ağabeyler, amcalar, teyzeler çetin cevize çattınız. Türkler bu işlerde çok tecrübelidirler, yıkılır görünmesini de bilirler, yıkılmamasını da.

***

Tebrik: Şırnak’ta saçaklı bir belediye başkanı kadının  “Git devletine söyle” diye yaygara kopardığı bir üsteğmen, “Burası benim vatanım. Sen git” diyerek asrın sözünü söyledi. Kendisinin gözlerinden öperim. Allah onu ve diğerlerini korusun.

Yazarın Diğer Yazıları