Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu Tayyip Bey?

AKP’nin nasıl bir Anayasa yapacağı, daha önce hazırlattığı taslaktan da bellidir gerçi ama son Anayasa Mahkemesi tasarısında da bir defa daha ortaya çıkmıştır ki, AKP’nin esas olarak Türk kavramı ile derdi vardır.
Dolayısıyla, “Ne Mutlu Türküm diyene” felsefesinin yaşamasını isteyenlerin AKP’ye oy vermesi mümkün değildir. Daha doğrusu Türk olmak, AKP’ye karşı olmayı da gerektiriyor. Çünkü AKP, Türklük kavramını Anayasa’dan çıkarmak istediği gibi Anayasa Mahkemesi üyelerinin ettiği yeminden  “Türk milleti tarafından demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunan”   ifadelerini de ortadan kaldırmaya karar verdi.

***


Tayyip Erdoğan ise basına, “Yeni Anayasa” hakkında, “Bu anayasayı anayasacılar yapmayacak. Toplumun geniş katmanları yapacak. Anayasacılardan son aşamada teknik yönden istifade edeceğiz. Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, ekonomistler ve sosyal bilimciler bu anayasayı yapacak. En geniş anlamda katılım sağlayacağız. Toplumun anayasayı anlamak için tercümana ihtiyacı olmayacak. Seçimden sonra bunu gerçekleştirebileceğimiz bir Meclis tablosu arzu ediyoruz. Şu anda STK’larda başlayan çalışmalar var. Bundan gurur duyuyor ve teşvik ediyoruz. Anayasada, kısa öz ve ileri demokrasiyi hedefleyen, özgürlükleri, temel hakları teminat altına alan anlaşılabilir bir metin hayal ediyorum. Kadın hakları konusunda çok adım attık ama bu anayasa kadın haklarını teminat altına alacak. Aile yapımızı muhafaza altına alacak bir anayasa olacak. Şu andaki anayasada da bu koruma var ama daha somut bir teminat olması gerekiyor. Aile yapımızı bozmak isteyenler var” diye bilgi verdi.
Türk Milleti, kendi adının Anayasa’dan çıkarılmasına mı karar verdi ki, hem Anayasa taslağında, hem Anayasa Mahkemesi yasa tasarısında Türk ve Türklük ortadan kaldırılıyor? Erdoğan’ın peşinde gezen gazetecilerde bu konuda herhangi bir hassasiyet yok ki sormuyorlar! Veya Erdoğan’ın canını sıkacak bir soru sormanın, kişisel konumlarını tehlikeye düşüreceğini bildikleri için bu sularda yüzmüyorlar!

***

1982 Anayasası hazırlanırken, benim önerimle Son Havadis gazetesinde “Nasıl bir Anayasa?” başlıklı bir kampanya başlatmıştık. “Halkla birlikte hazırlanmayan veya halka dayanmayan Anayasaların uzun ömürlü olamayacağı” gerekçesiyle, soruyu herkese yöneltiyorduk. Fakat, kimseden sayfada yer verecek ciddi bir görüş gelmiyordu! Vatandaş, her meselesinin Anayasa ile çözümlenmesini istiyordu. Bu arada, en çok kullanılan ifade “Yeni Anayasa işsizliği çözsün” şeklindeydi. O sırada hocam olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin Anayasa ve İdare Hukuku hocaları ile de birebir görüşmüştüm. Açıkça belirtmemekle birlikte görüş bildirmeye korkuyorlardı!

***

Özetle Anayasa’yı halkın değerleriyle barışık ama evrensel hukuku iyi bilen uzmanların hazırlaması gerekir. Anayasa, bir ülkenin seviyesini gösterir. ABD ve AB kaynaklı fonlarla beslenen sözde sivil, gerçekte dış güdümlü toplum kuruluşlarının önerileri ile Anayasa hazırlanmayacağı gibi doğrudan vatandaşın katkısı ile de bir yere varılamaz.
Herhangi bir hastalığın tedavi yöntemi, vatandaşa sorularak bulunamaz. Uzman doktora başvurulur. Vatandaşa sorarak Anayasa yapmak iddiası, halk dalkavukluğundan başka bir şey değildir.
Gerçi bizde herkes her konuda uzmandır! Zaten böyle olduğu için genellikle cahiller tarafından yönetiliyoruz!
Tayyip Erdoğan’ı bir defa da Kur’an diliyle uyaralım:
“Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”

Yazarın Diğer Yazıları