Hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş!..

                Eskiden ak sakallı, başında sarığı, elinde tespihi olan adamları görünce, cennet ehlinin dünyadaki rol modelini görüyoruz sanırdım. Kur''an''dan hararetle söz eden imam efendileri, müftüleri, yer yüzünün en dürüst kimseleri, günahsızlar gibi görürdüm.

                Yaşlandıkça, okuyup anladıkça, görüp deneyledikçe ve bir de tarikatların, cemaatlerin insanları din ile uyutup zihinlerini ele geçirdikten sonra kendilerinin emrinden çıkmayan, iradelerine el konulmuş köleler haline getirdiklerini anlayınca, bütün zihin dünyam allak bullak oldu.

Meğer hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş.

Şimdi din yoluyla afyonlandığı için serap gören bütün insanlara üzülüyorum. Ve Allah''ın dinini salt çıkarı için kullananların nasıl tasfiye edilip, dinin arındırılacağını düşünüyorum.

Okuduğum Kur''an ile anlatılan din arasındaki büyük farkı, inananlara nasıl anlatacağız? Nasıl anlatacağız ki din istismarcılarının hükmünü sonlandıracağız?

Şimdi Fetöcü Cemaatin din istismarıyla gerçekleştirdiği şu eylemlere bir bakın. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

-Bağış, himmet, Allah rızası diyerek halkı haraca bağlamak.

-Tehdit, şantajla siyaseti düzenlemek.

-Aynı şekilde çeşitli yöntemler kullanarak şirketlere çökmek.

-Üniversite sorularını çalarak sınavları kendi çıkarına çevirmek. Böylece üniversiteye girecek gençlerin hakkını çalmak.

-Eğitimi, devleti ele geçirmek için bir araç olarak kullanarak, kendince adına "Ilımlı İslam" denilen bir tür siyasal rejim kurmaya çalışmak.

-Askerî okulları kazanan öğrencilere baskı, şiddet, bıktırma ve suç isnat ederek okuldan atmak.

-Darbe ve suç çetelerinden rüşvet ve yolsuzlukla mücadeleye kadar polis-yargı operasyonlarını, rakiplerini tasfiye etmek için kullanmak.

-Devlet görev ve yetkisini amacı dışında muhaliflerini ezmek için kötüye kullanmak.

-Takiye ile gerçek yüzünü ve amacını saklamak, masum, saf, ağlamaklı görünerek yapmadık şeytanlık bırakmamak.

-Devletin ana kurumlarına gizlice sızarak kadrolaşma, bürokrasiyi ele geçirmek. Böylece devleti amacından kendi çıkarına saptırmak.

-Yargı sopasıyla, polis kumpaslarıyla karşısında duranlara hayat hakkı tanımamak. Örneğin Balyoz/Ergenekon gibi kumpaslar kurmak.

-Kendi işlediği suçları kurbanlarının üstüne yıkmak.

-Sahte delil ile suç üretmek, karşıtlarını fişlemek.

-Ürettiği suçların mağdurlarını yalan ve iftira kampanyalarıyla karalamak. Böylece halkı inandırarak kendi tarafına çekmek.

-Hedef haline getirdiklerini hain ve düşman gibi gösterip damgalamak. Böylece itibarsızlaştırarak baskı altına alıp topluma kötü göstermek.

-Sanılanın aksine din, iman için değil kendi emel ve planları için her yolu meşru görmek. Kaldı ki din için her yol meşru olmaz. Dinin gösterdiği doğruluk yolu meşru olur.

-İnsanların Allah''a olan bağlılıklarını, dinî kurumlara olan güvenlerini fırsat bilerek, eğitim yoluyla gençleri ve onların istikballerini ele geçirip, kendi çıkarına kullanmak.

-Kendini üstün kişi, keramet ehli, mehdi gibi göstererek, insanları büyük yalana inandırmak suretiyle kendine bağlamak…

Bu listeyi artırabiliriz. Ancak buraya kadar yazılanlardan da anlaşılacağı gibi Türk toplumu tarih önünde en büyük dini aldatma, Allah ile kandırmayla karşı karşıya kalmıştır.

Ve bu listede gösterdiğimiz eylemler, bizzat dinin saydığı büyük günahların listesidir.

15 Temmuz''a gelince pek çok tartışmalı konuya rağmen milletin, TSK''nın vatansever, milliyetçi subaylarının ve devletin gerçek polislerinin sayesinde önlediği çok önemli bir dönüm noktasıdır.

...

NOT: Değerli okuyucularım. İki ay kadar izninizi istiyorum. Yeniden görüşmek ümidiyle sağlıcakla kalın.

Yazarın Diğer Yazıları