Hükümet ekonomiyi yönetemiyor

Demokrasi ve hukuk çıkmazı hepimizi ilgilendirir. Yine de kayıtsız kalanlar olur. Ama ekonomik sorunlar aynı zamanda açlık-tokluk mücadelesi demek olduğundan kimse kayıtsız kalamaz.  

Yabancı sermaye girişleri, AK Parti'nin ilk on yılının yanlışlarını sakladı.

Sermaye girişi, TL'nin aşırı değer kazanmasını sağladı ve TL'nin değer kazanması da enflasyonun da yüzde onun altında kalmasına imkan verdi. Toplum serap yaşadı. Ama o yıllardaki yanlışlar cari açığın devam etmesi, spekülasyonun ve kırılganlığın artması, planlamanın kaldırılması ve devletin dışlanması ve  kamu özel işbirliğinde talep garantisinin ceremesini bu gün hep birlikte yaşıyoruz.

Diyeceğim, AKP iktidarı ekonomide başarısız oldu. Başarısızlığın maliyetini hepimiz çekiyoruz, ama  partizanlar farkında değil veya bilerek ekonomi yolunda diyorlar.

Enflasyon ekonominin barometresidir. 2004 yılında TÜFE oranı yüzde 9,32 idi. Bu sonuç IMF'nin kemer sıkma politikaları ile gerçekleşmişti. Şimdi Ocak ayında açıklanan yıllık TÜFE 14,97 ve açıklanan Yıllık Yİ-ÜFE 26,16'dır.

esfender-tufe-002.png

TÜİK'in verileri; enflasyonun bu senede devam edeceğini gösteriyor

* Yüzde 26,6 olarak gerçekleşen Yİ-ÜFE 'nin, TÜFE'den daha büyük olması, üretim maliyetlerinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Üretici bu maliyetleri önümüzdeki aylarda TÜFE'ye yansıtmak zorundadır. Aksi halde varlığını sürdüremez.

* Yİ-ÜFE'nin daha yüksek çıkması önceki kur artışından ve ekonomideki panikten kaynaklanıyor. Şimdilik İktidar yüksek faiz diyor. Ama ocak enflasyonu ile hesaplarsak MB gösterge faizine göre reel faiz yüksek değil, yüzde 1,77'dir. Kur artışının durması için reel faiz gereklidir.

* Son aylarda kurlar düştü fakat Yİ-ÜFE yine de arttı. Kur artış hem enflasyona fazlasıyla yansıyor hem de üreticiler panik içinde toptan fiyatları arttırıyorlar. Arz-talep dengesi çalışmıyor. Bunun nedeni istikrarsız, kırılgan spekülatif ve oligopol piyasa yapısıdır. Piyasa fırsatçılığa açıktır. Toptancı depodan çıkışı en yüksek kurdan yapıyor. Perakendeci de vitrindeki eski ithal malları da yeni kurdan hesaplıyor. Aksi halde yerine yenisini koyamayacağını biliyor. Dahası aynı perakendeci vitrindeki yerli malların fiyatını da artırıyor.

* Geçen yıl ocak ayında yüzde 9,88 olan çekirdek enflasyon bu sene aynı ayda 15,50 oldu. Çekirdek enflasyonunu artışı  yapısal sorunların ağırlıklı olduğunu gösteriyor. Hükümetin yeniden liyakata dayalı ve laik bir devlet düzeni kurması, hukuk ve demokrasi reformu yaparak güven oluşturup yeni yatırımların önünü açması ve üretimde ithal girdi payını düşürmesi gibi yapısal sorunları çözmesi gerekir. Hükümet bunu yapamaz. Zira yarattığı ve üstünde durduğu bu günkü zemini ortadan kaldırması gerekir.     

* Ocak ayında gıda fiyatlarında yıllık artış TÜFE'den daha yüksek yüzde 18,11 oldu. Yaz ayları gıda fiyatları düşebilir. Ancak önce siyasi iktidarın piyasadaki oligopol  yapıları, kartelleşmeyi kırması, gerekirse piyasaya girmesi gerekir. Dahası İstanbul'dan İzmir'e  paralı yol ve köprüler ile bir  TIR'ın gidiş- dönüş maliyeti 2000 liradır. Navlun maliyetini fiyata yansıtmayacak mı?

İktidar enflasyonda başarısız oldu. Sürekli faizlerle  oynaması kur şoklarına ve enflasyonun tırmanmasına neden oldu. Merkez Bankası 2006 yılından beri enflasyon hedefi uyguluyor. Hiçbir yıl tutturamadı. Üstelik kendi hedefini unutup enflasyon tahminleri yapıyor. Piyasada Merkez Bankasına güven kalmadı.

Arada sabit gelirli  orta ve düşük gelir grupları ile işçi ve memur eziliyor. Çünkü gıda fiyatlarının yüksek olması mutfak enflasyonunun yüksek çıkmasına neden oluyor. Gıdanın işçi ve memur harcama sepeti içindeki payını daha gerçekçi yüzde 40 alırsak, onların enflasyonu 3 puan daha fazla yüzde 17'ye çıkıyor. Ama hükümet işçi ve memura yüzde 14,97 TÜFE oranı kadar zam yaparak onlardan gizli enflasyon vergisi almış oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları