Huu komşu! Duydun mu, Yunan, adaları silahlandırıyormuş!

Size de günaydııııın!

***

Şu maruz kaldığımıza bakın.

Düne kadar, olabilecek en küstah tonda "18 keçinin otladığı kaya parçası için savaş mı yapalım" diye carlayanlar,  şimdi "Mavi Vatan açılımı Türkiye'nin istikbal mücadelesinin parçası" diye alkışlamaya doyamıyorlar; sanırsın Akdeniz mavi de Ege mor vatan!

Düne kadar, "Ada değil adacık ve kayalık" diye "vatan toprağını" itibarsızlaştırmaya çalışanlar, şimdi fetva ellerinde, Cebehâne-i Amire'nin önüne tuğ dikmeye (Bir Osmanlı sefer geleneği) koşuyorlar.  Çok değil birkaç güne "sahiller"den kamuflajlı yayına da başlarlar.

Düne kadar, Ege'deki Türk adalarında Yunan bayrağı dalgalanmasından zerre rahatsızlık duymayanlar, hatta "Türkiye'nin bundan bir kaybı yok ki, 5 bin Yunan askerinden ne olur" diye işgalden neredeyse memnuniyet duyanlar, şimdi ruhlarını İsmail Hakkı Bey ele geçirmiş gibiler;

"Derya da olsa her şey muzaffer Dillerde tekbir, Allah'u ekber…"

***

TPAO'nun 1974'te petrol arama ruhsatı verdiği alanlarla ilgili kıta sahanlığı tartışması yaptık aylarca…

1936'da devlet envanterine alınmış adaların "devlete dahil" olduğunu anlatmaya çalıştık…

"Hukuki durum net değil" deyip çekildikleri köşelerinden, Yunanistan'ın, Girit ve etrafında, Türkiyenin egemenlik sahasındaki alanı küresel enerji şirketlerine pazarlamasını izlediler; yıllarca…

***

A-a…

Önceki gün bir baktık;

"Ege Denizi, La08-206/20 numaralı NAVTEX mesajı ile Sakız Adası'nın 1923 Lozan Barış Antlaşması ile belirlenen gayri askeri statüsü ihlal edilmiştir. Bu bildiri 16 Eylül 2020 saat 00.01'da yürürlükten kaldırılacaktır."

"Lozan" dedikleri hani şu "hezimet" olan, sanki prangaymış da kurtuluyormuşuz gibi "2023'te yürürlükten kalkacak" propagandası yaptıkları  "Lozan" bu arada!

Tercümesi, "Söz konusu adaları gayri askeri statüye tabi hale getirmezse, Türkiye askeri müdahalede bulunabilirmiş Yunanistan"a.

***

Tam bir dumur operasyonu.

***

Zararı neresinden dönülürse kârdır; o ayrı da…

Sormayalım mı;

Bırakın "Yunanistan'ın gayri askeri statüde tutma zorunluluğu bulunan adaları"nı, resmen "Türk adaları"nı silahlandırdı; Lozan'ı ihlal değil miydi o yaptığı?

Unuttum artık kaç kere okumak durumunda kaldığınızı aynı cümleleri;

Lozan'da "Türk toprağı" olarak tescillenen Koyun adasında… Hurşit adasında… Fornoz'da… Eşek adasında… Nergizçik'te, Bulamaç'ta, Kalolimnoz'da, Keçi adasında… Sakarcılar'da… Koçbaba, Ardacık, Gavdos, Ardıççık'da…

Hiç mi ihlal edilmedi Lozan?

Yunan Savuna Bakanı'nın, Genelkurmay Başkanı'nın, kuvvet komutanlarının, Türk hava sahasını ihlal ederek gittikleri Muğla'ya bağlı Ardıççık'da düzenledikleri ayin, Lozan'ın ihlali değil miydi?

Dönemin AK Partili Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın, TBMM Genel Kurulu'nda, Ege'deki adalarımızla ilgili olarak kurduğu "Hukuki statüsü Türk toprağı ama Yunanistan'ın fiilî uygulamaları var" cümlesi, "Lozan'ın ihlaline göz yumuyor olduğumuz"un itirafı değil miydi?

***

Sanırsın ilk defa "silah" gösteriyor Yunanistan Türkiye'ye;

Yunan hücumbotları önümüzü kesti; daha ne olsun; Türkler, Türk topraklarına yaklaştırılmadı Ege'de!

***

Üç tarafı deniz olan bir ülkenin "Mavi Vatan"ın hatırlaması yerinde…

NAVTEKS yerinde…

Hem Doğu Akdeniz'de, hem Ege'de "menfaatlerimiz"in gözetildiğine dair bir iklimin -nihayet- oluşuyor olması yerinde…

Ama üç gün sonra bir "U dönüşü"yle karşılaşıp karşılaşmayacağımızı bilmiyoruz; zira "konjonktürel" hepsi de.

***

Bütün bunların;

- İki gün sonra Yunanistan'ın aynı saldırganlığının sineye çekilmeyeceğinin,

- Macron'un "dostum"laştırılmayacağının,

- Kuzey Kıbrıs'ın yeni bir "Yes be annem" soytarılığına feda edilmeyeceğinin,

- Bu coğrafyada "askeri güç" olmanın ne kadar önemli olduğunun idariyle, TSK'nın bir daha zinhar hiçbir dini, siyasi, ideolojik "paralel" oluşuma teslim edilmeyeceğinin,

- Kriz anlarında "diplomasi"nin ne kadar elzem olduğunun idrakiyle "Hariceye"yi, bakara-makara düzeyinden kurtaracak, iade-i itibar niteliğinde atamaların yapılacağının,

- Değil ada, adacık, kaya parçası bir "çakıl taşı"nın dahi "vatan" olduğu konusunda şuur kaybı yaşanmayacağının,

- Milli güvenliğin, hamaset ile seçmen kafalama aracı yapılmayacağının,

- "Değerli" olanın "yalnızlık" değil "millilik", "ilkelilik" ve "onurluluk" olduğunun,

Garantisi niteliğinde, "devlet politikası"na dönüştürülmesi gerek bize.

 

Yazarın Diğer Yazıları