Abdüllatİf Şener, AKP’den kopuş sürecini “Adım da Benimle Beraber Büyüdü” adıyla kitaplaştırdı. Şener, eski yol arkadaşları Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Huzursuzluğun kaynağı Başbakan’dı
Eski Devlet Bakanı Şener, AKP ile yollarını nasıl ayırdığını anlattığı kitapta, Erdoğan ve Gül hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Eski Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, AKP’den kopuş süreceni yazdığı kitapta anlattı. Abdüllatif Şener, eski yol arkadaşı Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şener, AKP’den ayrılma sürecinde yaşadıklarını, “Adım da Benimle Beraber Büyüdü” isimli kitabında anlattı. Akşam gazetesinde yer alan habere göre Şener, Erdoğan’ı huzursuzluk ve güvensizlik yaratmakla suçladığı kitabında özetle şunları belirtti:

Baykal’ın adayıydım
“O ortamı düşünün. Cumhurbaşkanlığı adaylığı gündeme geldiğinde, yasağının kalkmasına katkı sağladığı ve genel kurulda sürekli dinlediği halde Sayın Baykal ile görüşmedi. Çünkü ismimin gündeme girme ihtimali vardı bence. Konuyu gündeme taşırdı. Tayyip Bey ile aramızın çok iyi olduğu bir dönemdi. Bir gün odasına girdim. Çok samimi olarak şunu söyledim: ’Şimdi bu sürecin başındayız. Ama davranışlarınızdan, bu süreci birlikte götüremeyeceğimiz izlenimi ediniyorum’ dedim. ’Nereden çıkardın?’ dedi. ’Böyle sezinliyorum. Gerektiği zaman kendimiz bırakırız’ dedim. Konuyu kapattı.”

Ayrılma kararı
Şener, kitabında şöyle devam etti: “Başbakan ile ekonomi konularında farklı düşünüyorsunuz, siyaset tarzınız farklı, devlet anlayışınız farklı, yönetim biçiminiz farklı ve sürekli bununla bağlantılı kendinizi sıkıntıda hissediyorsunuz. Daha önemlisi yolsuzluklardan arınmamış bir iktidar anlayışının ortasında olduğunuzu da görüyorsunuz. Kirli bir siyasetin kuşatılmışlığı içinde olmak nasıldır bilir misiniz? Devam etmek imkânsızdı. Miting için Abdullah Gül ve Başbakan ile birlikte özel uçakla Sivas’a gidecektik. Başbakan’nın yanına gittim, ’Konuşmamız gereken bir konu var’ dedim. ’Seçimlerde aday değilim’ dedim. ’Nereden çıktı?’ dedi. Kavgaya tutuşacağım izlenimi almasın diye aday olmayacağımı, ’Yıllardır milletvekilliği yapıyorum, bakanlık da yaptım. Artık gönül dünyamda seyahat etmek istiyorum’ dedim. Güldü. Bir gün Başbakanlık Resmi Konutu’ndaki toplantı sonrası ’Bırakmak istiyorum’ dedim. Alınmasın diye ’Kurulduktan hemen sonra iktidara gelen bir partinin yaşayabileceği bir süreç zaten bu’ dedim. Ama bir şeyden alındım. Bana ’Olmaz, partiye zarar verirsin’ dedi. Bakış tarzı buydu. Söz gelimi ’Olur mu, sen lazımsın kardeşim’ demedi.”

Erdoğan’la bilinçli tartıştım
Abdüllatif Şener, kitabında Başbakan Tayyip Erdoğan’la tartışmasını şöyle dile getirdi: “Kamuoyu ÖİB’yi Başbakan’ın benden aldığını söyler. Ama yanlıştır. Bilinçli olarak küçük bir tartışma oluşturdum.Bir akşam özelleştirme dosyasıyla yanına oturdum. ’Buyurun, işte özelleştirme dosyası. İstediğinize verin’diye önüne koydum. Başbakan da, ’Kemal Bey’e ver’dedi. Ben de ’Hayırlı olsun’deyip verdim. Daha önce özelleştirmeden varlık satın almış bazı firmaların taksitlerinin ertelenmesinin gündeme geldiği ve benim ertelemeye karşı olduğum için aramızda ihtilaf çıktığı şeklinde yorumlanmıştı. İşin doğru tarafı ertelemelere karşı oluşumdur. Taksit zamanı gelmişse ödenmelidir.”

Burnumu sürttürmem
Şener, Kemal Unakıtan ile kararname yüzünden nasıl tartıştğını da şu ifadelerle dile getirdi: “Kemal (Unakıtan) Bey özelleştirmeyi devraldıktan sonra, önüme ÖYK kararı getirdi. Normalde, son imzayı Başbakan atar. Öncesinde son imzanın da benim olması gerek. Ancak gelen metinde sadece Başbakan’ın imzası vardı. Kemal Bey kararı kendisi getirdiği halde imzalamamış. Kemal Bey’e şunu söyledim: ’Bunu benim önüme koymanın anlamı, ya senin burnunu sürteriz veya bu koltuktan alırız. Ben bu koltuktan kalkarım ama burnumu sürttürmem. Al götür!”