Siyasi iktidarın Gazze konusunda duyarlı olmasını, yıllardır büyük acılar çeken 7’den 70’e yüz binlerce insana yardım elini uzatmasını sevinçle karşılıyor ve yürekten destekliyorum.

Ama bunu yaparken içerdeki sorunlara da eğilmesi, onların çözümü için de adımlar atması gerekmez mi?

Enflasyon sanki unutulmuş gibi örneğin.

İki zincir markete uğradım dün.

İkisinde de görevliler ellerinde yeni etiketlerle “fiyat güncellemeleri” yapıyorlardı.

TÜİK’in “gayretiyle” değil, üretimin artırılması, keyfi fiyat artışlarının engellenmesi, israfa dur denilmesi, yüksek bütçe açığının önlenmesi, dış finansman ihtiyacının azaltılması ve vergi sistemindeki bozukluğa çare bulunmasıyla düşer enflasyon.

Böyle bir anlayış göremiyorum son zamanlarda.

***

Ülkenin üzerine kara bir bulut gibi çöken işsizlik sorunu da giderek büyüyor.

Türkçede epeydir “ev genci” diye bir deyim var.

Milyonlarca genç iş bulmaktan umudunu kesti, evde oturuyor artık.

Araştırmalar toplam işsiz sayısının 10 milyonu geçtiğini ortaya koyuyor.

***

Mafya örgütleri ve çetelerin de kökleri kazınamıyor bir türlü.

Televizyonda akşamları hangi haber kanalını açsam, ellerinde tabanca ve tüfek olan motosikletli çocukların bir yerleri kurşunladığı görüntüler çıkıyor karşıma.

Uyuşturucu kuryeleri de yoğun mesaide.

Gece gündüz demeden vızır vızır dolaşıyor, “mal” taşıyorlar.

***

Eğitim sistemi derseniz ayrı bir felaket.

İlkokuldan üniversiteye milyonlarca öğrenci, yeteneklerine uygun ve ülkenin gereksinim duyduğu meslekleri kazanmaları için değil çoğu hiçbir işe yaramayacak diplomaları almaları için yetiştiriliyor.

Okullarda akran zorbalığı da aldı başını gidiyor.

Eskiden sadece erkek öğrenciler arasında zorbalık olurdu.

Şimdi maşallah kızlar da uydu onlara.

***

Sağlıkta ise tam bir sağlıksız yapı var.

Özel hastanelerin önemli bir bölümü ticarethaneye dönüştü.

Doktorları çok yaratıcı. Hastaların vücutlarında ameliyat edilecek mutlaka iki-üç organ buluveriyorlar hemen.

Sağlam girenin cenazesinin çıkmasına da rastlanıyor kimi zaman.

Mide küçültme ve estetik operasyonlarda bile öldürüyorlar hastaları.

Yenidoğan çetesinin öldürdüğü bebekler de belleklerimizde acı izler bıraktı.

İlaç sektörünün oyunlarıyla yeni hastalıklar icat edilmesi, bunların sözde tedavisi için reçetelere durmadan ilaçlar yazılması, evlerin adeta küçük birer eczaneye dönüştürülmesi sağlıktaki bir diğer sorun.

***

Yargıyı hiç sormayın!

Adalet saraylarının önünde “Adalet istiyoruz!” çığlıkları eksik olmuyor, “Hak hukuk adalet” sloganları yükseliyor.

Sadece siyasi nitelikli davalarda değil pek çok davada “Helal olsun hâkime, çok doğru karar verdi” denilecek, vicdanları rahatlatacak kararlar pek çıkmıyor ne yazık ki.

***

Düzensiz göçmen sorunu da kaderine terk edildi çoktandır.

Milyonlarca Suriyeli ve Afganlı yetmiyormuş gibi şimdi de Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan’dan işsiz gençlerin çalışmak için Türkiye’ye gelmesi söz konusu.

Yani önümüzdeki aylar ve yıllarda ülkemizdeki işsizlik sorunu biraz daha büyüyeceğe benziyor.

***

Trafik ve iş kazaları, çevre kirliliği, pestisitler, konut ve işyeri kiraları, dolandırıcılıklar...

Sorunlar say say bitmez.

En iyisi burada keselim.

***

Evet, iç sorunlara eğilme vakti!

Yazının girişinde belirttiğim gibi siyasi iktidarın Gazze’deki kardeşlerimize yardımcı olması hiç şüphesiz sevinçle karşılanması, alkışlanması, yürekten desteklenmesi gereken güzel bir davranış.

Ama ülkemizdeki kardeşlerimizi de unutmasalar, onlar için de bir şeyler yapsalar iyi olmaz mı?