İhanet kapısı ve Rumbeyoğlu Fahrettin Bey!

Hürriyet’ten Sefa Kaplan, Dışişleri Bakanlığı’nın Ermenistan sınır kapısını açmaya hazırlandığını resmi yazışmaları delil göstererek yazdı. Kaplan’ın derlediği bilgilere göre Ermeni kaynaklar,  “Hillary Clinton’ın ziyareti durumu değiştirdi. Sınırın Akdamar’daki ayinden önce protokollerin onayı gerçekleşmeden açılması ihtimali var” diyor. Aynı kaynaklara göre aslında Türkiye sınır kapısını geçici olarak açacaktı ve bunu da 19 Eylül 2010’da Akdamar’daki kilisede yapılacak ayin törenine denk getirecekti!
Bülent Arınç da dün, “Heybeliada Ruhban Okulu’nun Türkiye’de din adamı ihtiyacını giderecek bir okul olarak açılmasını ben şahsen çok arzu ediyorum”  dedi.
Egemen Bağış ise 16 Haziran Salı günü İzmir Musevi Cemaati Yönetim Kurulu’nu kabul ederken bu ülkede kimin köklerinin daha eskiye dayandığının araştırma konusu olduğunu, dolayısı ile kimin azınlık kimin çoğunluk olduğunun tartışılabileceğini
söylemişti. 
Demek ki 12 Eylül’de referandumdan evet çıkarsa iktidar, Türkiye’nin bütün güvenlik kapılarını ardına kadar açacak!

* * *

AKP iktidarı, esasen Türk kavramından hoşlanmıyor veya en azından bu kelimeyi, Türkiye’de yaşayan milletin adı olarak değil, etnik gruplardan birinin adı olarak zikrediyor.
En son, AKP Grupbaşkanvekili Ayşenur Bahçekapılı,  “Anayasayı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız. Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız. Vatandaşlık tanımı da değiştirilecek. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak ’Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’diyecek. İşte bu, sorunu çözer”   demişti.
Abdullah Öcalan da son zamanlarda bunu istiyordu zaten!

* * *

Aslında aynı politikayı, mütareke döneminde Damat Ferit Hükümeti’nin Eğitim Bakanı, mareşal rütbeli Rumbeyoğlu Fahrettin Bey uygulamıştı. Fahrettin Bey, gerçekten bir Rum beyinin oğlu muydu belli değil ama ünlü Sabetaylar listesinde adı var.
Rumbeyoğlu Fahrettin Bey, ilk icraat olarak, okul kitaplarından Türk kelimesinin çıkarılmasını emretmişti.
Tarihçi Suat Aydın, hazırladığı bir sınav sorusunda Turgut Özakman’dan naklen bu bilgiyi verdikten sonra  “Neden Rum, Ermeni, Kürt, Çerkez, Arap, Arnavut vb. sözcükler yasaklanmamıştı?” diye soruyor.

* * *

Dr. Necdet Aysal da bir makalesinde, Damat Ferit hükümetini anlatırken, Tevfik Bıyıklıoğlu’nun  “Atatürk Anadolu’da”  kitabından naklen şu bilgileri verir:
 “Damat Ferit Hükümeti’nde Adalet Bakanı Ali Rüştü Bey, Yunan ordusunun başarısı için dua edilmesini isteyen bir kişi idi. Milli Eğitim Bakanı Rumbeyoğlu Fahrettin Bey ise okul kitaplarında bulunan Türk kelimesi yerine Osmanlı kelimesinin konmasını emretmişti.”
Damat Ferit Hükümeti ise işgalcilere direnenlere karşı Kuvayı Milliye’yi bir isyan hareketi olarak suçlayan bildirisi ile asilerin katledilmelerinin şeriat yönünden gerekli olduğuna dair bir fetva yayınlamıştı.
Anadolu hareketini bastırmak amacıyla işbaşına getirilen Damat Ferit Paşa, bu amaçla 18 Nisan 1920’de çıkarılan bir kararname ile  “Kuvayi İnzibatiye” yi kurmuş, iç isyanları örgütlemiş, Türk’ü Türk’e kırdırmıştır.
İşgalle beraber İngilizler, Meclisi de basarak bazı milletvekillerini ve aydınları tutuklamış, Malta’ya sürmüşlerdir.
Şimdi sorarım size, bugünkü uygulamalar Damat Ferit Hükümeti’nin icraatlarına benzemiyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları