İktidarın başarı hikâyesi hiç olmadı

İktidarın başarı hikâyesi hiç olmadı

Ekonomik ve sosyal dengeler tamamıyla bozuldu. İşsizlik, enflasyon, dış açıklar, yoksulluk ve daha önemlisi toplumda oluşan huzursuzluk, yapılan yanlışların bir sonucu olamaz. Zira sadece siyasi iktidarın yanlışlarına kalsaydı, piyasa güçleri, üretici ve tüketici dinamizmi, kısmen bozulmayı engellerdi. Buhranın nedeni siyasi iktidarın bilerek popülizmi ve özel hesapları önde tutmasıdır.

Siyasi iktidar IMF''nin üç yıllık güçlü ekonomiye geçiş programı dışında, Türkiye şartlarına, iktisadi konjonktüre, küresel şartlara uygun bir politika oluşturmadı. Her şeye yalnızca özel hesaplar ve popülizm penceresinden baktı. Yani buhranı adeta zorla yarattı.

Hükümet geçen sene TL krizinin buhrana dönüşmesini de adeta zorlayarak yaptı. Çok basit, Hükümet geçen sene Ekim''den başlayarak dolar 18 liraya çıkıncaya kadar, Merkez Bankası kadrolarını değiştirdi. MB, enflasyonun artmasına rağmen her ay gösterge faizini indirdi. Ekonomi yönetimi, faiz ve kur konusunda her gün farklı konuştu. Dolar 18 liraya geldikten sonra, ağır toplumsal maliyetlerle önlem almaya çalıştı. Şimdi de MB Başkanı MB, gösterge faizini önemsizleştirdik diyor.

İktisat Fakültesi''nin duayen hocalarından Ali Özgüven, mantıksız ve yersiz bulduğu bir olaya cevap vermez ve ''''Aman Allah''ım'''' derdi. Şimdi MB Başkanı''na çok defa ''''Aman Allah''ım''''...

Türkiye''nin, iktidarın ilk yıllarında büyümesi, yüksek oranda sıcak para girişi, bankaların ve kamu-özel birçok şirketin yabancıya satılması ve özelleştirme yoluyla gelen dövizin, ekonomiyi canlandırması yoluyla oldu. Ama aynı zamanda cari açık arttı. Bu açığın bir kısmı doğrudan yabancı yatırım sermayesi bir kısmı da dış borçla kapatıldı.  

O kadar ki Türkiye 19 yılda, ülkenin bir yıllık GSYH toplamına yakın 650 milyar dolar cari açık verdi. Cari açık dış borca dönüştüğü için bugün anlaşılmaz ve fakat kaynak çıkışı ve tasarruf kaybı olduğu için, potansiyel büyümeyi olumsuz etkiler. Türkiye''de olan da budur. Yani siyasi iktidar Türkiye''nin en az 20 yıllık geleceğini hovardaca kullandı.

Merkez Bankası 2006 yılına kadar örtük, 2006 yılından sonra açık enflasyon hedeflemesi kulandı. Enflasyon hedeflemesinde, hedefi tutturmak için diğer politika araçlarında sapma olursa, bu hoş görülebilir. Bunun için uluslararası piyasalar enflasyon hedeflemesine Merkez Bankası''nın namusu olarak bakar. MB bu hedefi hiç tutturamadı. Ekonomide aşırı kırılganlığın bir nedeni de, MB''nin enflasyon hedeflemesindeki başarısızlığı oldu. 

MB başkanlarının liyakatine ve iyi niyetine rağmen, enflasyon hedefi tutmadı. Çünkü;

Kontrolsüz kambiyo sistemi ve sıcak para yoluyla giren yabancı sermaye, TL gibi işlem gördü. MB''nin, para politikası işlevsiz kaldı. MB TL''ye hâkim olamadı.

Dalgalı kur politikası da, ani giriş ve çıkışlara neden oldu. TL''nin aşırı değer kazandığı ilk dönemlerde hükümetin tercihi farklı olduğu için ve aşırı değer kaybettiği son dönemlerde rezerv yetersizliği nedeni ile MB, kur istikrarı için gerekli miktarda döviz alıp, satamadı.

İktidar IMF''ye hayır diyor, ama IMF''nin getirdiği kur politikasına sahip çıkıyor.

Siyasi iktidarın bütçede tek hedefi bütçe denkliği oldu. Mehmet Şimşek bu nedenle övgü aldı.

Oysa ki iktisadi gerçekler çok daha farklıdır. Bütçe denk olacak diye, kamu yatırımlarını kesmek, ekonomide açık bütçeden daha bozucu etki yapar. İktidar, kamu yatırımlarını, devlet tekellerini özelleştirdi. Geliri ile bütçe denk oldu. Ama öte yandan bütçe kaynakları etkin kullanılmadı. Popülist amaçlı kullanıldı. Kamu imkânları seçimlerde kullandı. Bu kaynaklarla yatırım yapılmış olsaydı, açık da verilseydi bugünkü kadar sorun olmazdı, tersine bugün Kamu-Özel İşbirliği yatırımları yoluyla halkın geleceği ipotek altına alınmamış olurdu.

Söylemek istediğim, siyasi iktidarın hiçbir dönemde ekonomi derdi olmadı. Ekonomide başarılı olamadı. Büyüme ve canlanmayı, sıcak para dış borç  yatırımların yabancıya satışı yoluyla gelen sermaye bir süre kurtardı.

Ve artık deniz bitti.

Yazarın Diğer Yazıları