İktidarın iki büyük yalanı

İktidarın iki büyük yalanı

Büyüyoruz…

Hem de ne büyüme!

Öyle böyle değil.

Öyle bir büyüyoruz, öyle bir büyüyoruz ki büyüdükçe daha yoksul oluyoruz.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yılın ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt içi Hasıla (GSYH) verileri açıklandı. Buna göre; Türkiye ekonomisi, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyüdü.

İnsan seviniyor tabii. Ülkesinin ekonomik verilerinin iyiye gitmesi… Yurttaşların zenginleşmesi, refaha ermesi kimi sevindirmez ki?

Ama öyle değil…

Bu hormonlu bir büyüme.

Anlatacağım.

Büyüme hakkında yapılan haberlere baktım.

Malum medyada "Türkiye büyümede dünya ikincisi oldu", "Türkiye yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21.7 ile, 1999''dan itibaren açıklanan yeni serideki en yüksek büyümeyi yakaladı", "Büyümede Tarihi Rekor", "Rekor büyüme ile Dünya ikincisi olduk. Ürettik Sattık Büyüdük", "Üretimle yüzde 21,7 Büyüdük" başlıklarını gördüm.

Manşetler bunlardı.

Türkiye''nin yüzde 90''ı bu haberleri okudu. Dinledi. İzledi. Medyanın ve yazılı basının halini biliyorsunuz. Haber almanız için değil haber alamamanız için, gerçeği değil istenileni görmeniz için hazırlanmış bir düzen.

Ama iktidar farkında değil ben bu propagandanın artık ters teptiğini düşünüyorum. Büyüme oranlarını duydukça cebinde 20 lira olan vatandaşın tepkisi daha da artıyor. Yüzde 21 büyüyen ülkede hiçbir zaman memurlara yüzde 6 zam verilmez arkadaşlar.

Hani dedim ya hormonlu diye. Hormonlu bir muzu dalından koparsanız da büyümeye devam eder. Ama artık plastikten farkı olmaz. İnsanlar yer anlamaz ama hayvana ver koklayıp atar. Hah işte bizim büyümemiz de böyle. Büyüdük dedikleri aslında hacim artışı ekonominin kendisinde bir değişiklik yok.

Aksine daha da geriye gidiyoruz. Yurt İçi Üretim Enflasyonu yüzde 45''i aştı. Sadece çimentoya yüzde 100 zam gelince müteahhitler iş durdurma kararı aldı. Pazarı, marketi, söylemiyorum bile boş torbaya 100 lira veriyoruz.

Yani anlayacağınız çukurdan kafamızı çıkardık. Turizm geliri ve kapanmanın sonlanmasıyla yaşanan bir genişleme sonrası sürekli bir istihdam artışı sağlamayacak hacim artışına şahit olduk.

Gerçek ne peki?

Türkiye gerçekten yüzde 21,7 büyümüş bir ülke gibi mi?

Nasıl yüzde 21.7 büyüdük?

Barış Soydan''ın tabiri ile istatistiğin illüzyon gücüyle. Geçen yılın aynı döneminde yani 2020 yılının Nisan-Mayıs-Haziran aylarında salgın nedeniyle her yer kapanınca Türkiye ekonomisi yüzde 10.4 küçülmüştü. Bu yıl aynı aylarında yasaklar olmadığı ve her yer açık olduğu için ikinci çeyrek büyümesi de geçen yılın aynı dönemine göre hesaplandığı için böyle bir büyüme ile karşı karşıya kaldık.

Yani aslında normal döneme geri döndük diyebiliriz. Hatta hatta değerli dostum Murat Muratoğlu''na göre "Büyüme rakamlarına büyüteç tutunca, ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe göre elde edilen yüzde 2.2 büyümenin ikinci çeyrekte yüzde 0.9''a yavaşladığını görüyoruz" diyor.

Sadece bu veriler bizde mi var?

İngiltere yüzde 22, İspanya yüzde 19,8, Fransa 18,7, İtalya yüzde 17,3 büyüdü.

İşte bu duruma uzmanlar "Baz etkisi" diyor.

Şöyle diyelim. İş yerimiz var. Yasak geldi ve iş yerimizi tam üç ay kapatmak zorunda kaldık. Bir yıl sonra kapanma olmadı işlerimize devam ettik. Sonra oturup geçen yıl aynı aylarda acaba ne yaptık diye bakıyoruz. Kapalı olduğumuz üç ayda gelirimiz yok. Ama bir yıl sonra aynı aylarda açık olduğumuz için kasaya para girişi var. Karşılaştırınca "ooo bayağı iş yapmışız" diyoruz.

Olayın aslı bu… Büyürken fakirleşiyoruz!

Daha geçen gün Adıyaman''da Gençlik ve Spor Bakanlığı''nın açtığı 6 kişilik erkek temizlik görevlisi kadrosuna, 3 bin 813 kişi başvurdu.

Doğal gaz rezervi bulundu müjdesinden sonra doğal gaza zam üstüne zam geliyor. Sırada elektrik var…

Pazarlarda meyve tezgahlarının önü boş, her şey ateş pahası olmuş durumda. Okullar açılıyor. Yurttaşlardan gelen mailleri okuyorum. Herkes adeta yardım edilmesi için çığlık atıyor. Çocuklarına ayakkabı alamayan, çanta, ders araç gereci alamayan binlerce, on binlerce insan var.

Türkiye''de pandeminin başladığı 2020 Mart ayından 2021 Mart ayına kadar geçen bir yıllık süreçte hane halkının bankalara, finansman ve finansal kiralama şirketlerine borcu yüzde 36 artışla 899 milyar TL''ye ulaştı. Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre, yılın ilk üç ayında 400 bin kişi daha ihtiyaç kredisi kullandı, hacim ise 16.8 milyar lira arttı. Böylece Mart 2021 itibarıyla 28.3 milyon kişinin toplam ihtiyaç kredisi borcu 412 milyar liraya çıktı.

İşte bunlar hep büyümeden(!)

Yani işin özü şu; şayet dini çıkarlarınız için kullanmıyorsanız, kamu kurumlarından haksız şekilde ihale alarak büyümemişseniz, sadece partili olduğunuz için semirip büyümemişseniz bu büyüme biz vatandaşlar için değil.

İstihdam yaratmayan büyümenin ise sonu belli: Buhran… İktidar son kurşunlarını kullanıp ekonomide iki büyük yalan söyledi.

Biri yüzde 21 büyüme ile ilgili açıklamalar diğeri de Merkez Bankası''nın rezervlerinin 119 milyar dolar olduğu... Doğrusu yüzde 0.9 büyüdük, net rezervler de -40.6 milyar dolar.

Hani hep yolsuzlukları, usulsüzlükleri yazıyordum ya işte bunların geldiğin son da bu. Vatandaşın, hepimizin kamburu daha da arttı, artacak.

Yazarın Diğer Yazıları