İktidarın mesaj kutusu doldu taştı!

Ekrem İmamoğlu bu tabiri -haklı olarak- çok sevmese de muhalefete büyük bir "zafer" kazandırdı. Zafer diyorum çünkü iktidar, ayrıştırdığı karşı "cepheye", "aşağılık, azgın…" gibi ithamlarda bulunarak seçimleri adeta "savaşa" çevirdi.

Karşısındakini siyasi rakip olarak görmek yerine; etik kuralları alaşağı ederek yıpratmaya çalıştı ve kendisine oy vermeyeni "düşman" olarak gördü.

Bu düşmanca tavırları ise, diğer adayın birleştirici tavırları ve uzlaşmacı üslubu ile birlikte değerlendirilince iktidar için, en çok da Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan için "ezici bir mağlubiyete" sebep oldu.

Her şeyden önce mutlak suretle belirlenmesi gereken şey şu:

Yenilginin sorumlusu kim?

Her ne kadar 23 Haziran akşamı, bazı AKP'li seçmenler yenilgiden il başkanlarını sorumlu tutarak istifaya davet etseler de yenilginin faturasının kesilmesi gereken kişiler aslında onlar değil.

Zira, bu zamana kadar hangi galibiyet onlara mal edilmişti ki, şimdi yenilgi onlara mal ediliyor?

AKP'nin galip geldiği hiçbir seçimde il başkanları, ilçe başkanları veya bakanlar başarıda imzası olan kişiler olarak görülmemişti. Her zaman "başarının tek bir sahibi vardı".

O halde yenilginin de tek bir sahibi var: Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Yenilginin faturasının kesildiği AKP teşkilatı ve sözcüleri, Cumhur İttifakı adayı ve iktidar yanlısı medya kuruluşları ise işte bu tek adamın talimatlarını uygulamıştır. Dolayısıyla, seçimi müteakiben yapılacak tek şey kabine değişiklikleri olursa; mesaj tam alınamamış demektir.

Erdoğan, neden yenildi?

Yenilginin sorumlusunu tespit ettikten sonra ise, "neden" sorusuna geçmek gerekiyor:

Yenilginin nedeni asla iktidarın "kendini iyi anlatamaması" değil. Yazılı ve görsel basının büyük çoğunluğu iktidar lehine faaliyet gösterirken, devletin kanalı bile AKP'ye yayınlarında daha çok yer verirken; iktidarın kendisini anlatamaması mümkün mü?

İktidar, bu seçim sürecinde de son birkaç seçimde olduğu gibi, devletin bütün kaynaklarını kullandı ve buna rağmen yenildi.

Ancak AKP, hala "kendini iyi anlatamaması" nedeniyle sandıktan bu sonucun çıktığını düşünüyorsa, mesajı alamamış demektir. Oysa, seçmenin sandıkta verdiği mesajlar alınırsa, AKP yenilgisinin nedenini öğrenecektir.

***

O halde tekrarlanan seçimle birlikte seçmenin verdiği mesajları bir bir sıralayalım:

* Milletin yarısına hakaret içeren söylemleri bırakın.

* Milleti birbirine düşman etmekten; hedef göstermekten vazgeçin.

* Gergin ve hırçın siyaset anlayışından vazgeçin.

* Tehdit içeren söylemleri bırakın.

* İsraf etmeyi de bırakın.

* Hayat pahalılığını, işsizliği, yoksulluğu bitirmek için çabalayın.

* Demokrasinin gelişmesi için uğraşın.

* "Parti devleti" değil, "hukuk devleti" tesis etmek için çalışın.

Tüm bunların yanında ve aslen hepsinin temelindeki ulaşması gereken başlıca mesaj şu:

* Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu yönetimden vazgeçin.

* Tarafsız olacağına dair and içen Cumhurbaşkanı, andının arkasında durarak partisiz olsun.

AKP'nin sandıktan çıkan bu mesajlara kulak vermesinde fayda var.

Zira, güç zehirlenmesinin yol açtığı akıl tutulmasıyla atılan yanlış adımlar, yalnız AKP'nin gerilemesine değil; başta ekonomi olmak üzere ülkemizin, her alanda gerilemesine sebep oluyor.

Şimdi iktidar için vakit "uzlaşma" vakti. İmamoğlu'nun birlikte yönetelim çağrısına ve yukarıdaki mesajlara kulak verme vakti…

***

Günün sözü:

"Millete efendilik yoktur. Ona hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur." Atatürk

 

Yazarın Diğer Yazıları