Muhalif gazeteciler hapiste
Demokrat Parti’nin icraatlarını eleştiren gazeteciler birer birer hapse tıkıldı. Tutuklamaları protesto eden nümayişlerin haber yapılması da engellendi

1954 yılında basın davalarının ardı arkası kesilmiyordu. Dünya Gazetesi yazarı Bedii Faik, Yazı İşleri Müdürü Ali İhsan Göğüş tutuklandı. Bazı gazetecilerin bizzat Başbakan Adnan Menderes’in talimatıyla sivil polisler tarafından takip altına alındığı iddiaları hızla yayılmaya başlandı. Yeni Sabah Gazetesi’nin sahibi Safa Kılıçlıoğlu bu konuda bir yazı yazarak, “Bir saldırı olursa silahımla yanıt vereceğim” diyordu. Kılıçlıoğlu, bu görüşlerini Adnan Menderes’e çektiği bir telgrafta da yinelediği için 6 ay hapse mahkum oldu.

İnönü de kurtaramadı
Hüseyin Cahit Yalçın, Başbakan Adnan Menderes’e hakaret ettiği iddiasıyla tutuklandı. Yalçın, 26 ay 20 gün hapis cezası aldı. Cezaevinde hastalanan
80 yaşındaki ünlü gazeteci, hastaneye kaldırıldı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, hapis cezasını kaldırdı. Hükümet, ünlü gazetecinin tutuklanmasını protesto eden gösterilerin haber haline getirilmesini de yasakladı. Aynı yıllarda Ulus, Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinin yazı işleri müdürü olan Cemal Sağlam hakkında da 69 ayrı dava açılmıştı. 7 Nisan 1955’de İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker, Akis dergisinde yazdığı bir yazıdan dolayı 9 ay 10 gün hapse mahkum edildi. Gazetelerde her gün bir başka gazetecinin tutuklandığı, yargılandığı yönünde haberler çıkmaya başladı. Bazı gazeteler, basın davalarını “Bugün Yargılanan Gazeteciler” türünden ironik başlıklarla verirken, özellikle muhalefeti destekleyen gazeteler Demokrat Parti hükümetini tüm yasak ve ceza tehditlerine rağmen eleştirmekten vazgeçmiyorlardı.

Ünlü isimler tutuklandı
Basın, özgürlüğünü geri istiyordu. Bu dönem, Yusuf Ziya Ademhan, Selami Akpınar, Cüneyt Arcayürek, Metin Toker, Cemil Sait Barlas, Beyhan Cenkci, Bedii Faik, Hüseyin Cahit Yalçın, Naim Tirali Cemalettin Ünlü, Oktay Verel, Ahmet Emin Yalman gibi tanınmış gazeteciler tutuklandı. Vatan Gazetesi’nin sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalman da 72 yaşındayken iktidarı eleştiren yazısından dolayı 15 ay 16 gün hapis cezası aldı.

Siyasi partiler radyodan mahrum kaldı
Demokrat Parti, 1954 yılında Seçim Kanunu’nda değişiklik yaparken, o dönemin en etkili kitle iletişim aracı olan radyoyu siyasi partilere kapatmayı kararlaştırdı. Bu girişim, radyonun tam anlamıyla iktidar denetimine girmesi anlamına geliyordu. Türkiye’de baskı ve sindirme politikalarına karşı “etkili” bir muhalefet başlamıştı. Demokrat Parti’nin sadece basın üzerinde değil, üniversiteler ve yargı üzerinde de sıkı bir denetim kurmaya çalıştığı öne sürülüyor, gazetelerde bu tür haberler çarşaf çarşaf yayınlanıyordu. Hatta muhalif milletvekilleri, konuşma metinlerini “avukatlara” danışarak hazırlamaya başlamıştı. Örneğin, DP’den ayrıldıktan sonra Hürriyet Partisi’ni kuranlardan biri olan Turan Güneş’in bir konuşması için tahkikat açılmıştı. CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek ise Samsun’daki bir konuşmasından dolayı bir yıl hapis cezası alırken, dört ay Bursa’da ikamete mahkum oldu. Giresun CMP Kongresi’nde konuşan Osman Bölükbaşı’yı alkışlayan 4 kişi hakkında soruşturma başlatılmıştı.

6-7 Eylül Olayları, basına baskıları artırdı
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu evin bombalandığı haberinin ardından çıkan ’6-7 Eylül Olayları’nın ardından DP iktidarı, gazetecilere yönelik baskının şiddetini artırdı. 6 Eylül 1955 günü Selanik’te Mustafa Kemal’in doğduğu evin bombalandığı haberinin İstanbul Ekspres gazetesinin ikinci baskısından duyurulması üzerine İstanbul ve İzmir’de olaylar başladı. Özellikle 6 Eylül’ü 7 Eylül’e bağlayan gece, İstanbul’un hemen hemen bütün semtlerinde, Rumlar’ın evleri, işyerleri, kiliseleri saldırıya uğradı. Benzeri olaylar İzmir’de de vuku buldu.

Sıkıyönetim ilan edildi
1924 Anayasa’sına göre “Harp halinde veya harbi gerektirecek bir durum baş gösterdikte veya ayaklanma olduğunda veya vatan ve Cumhuriyet’e karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma olduğunu gösterir kesin belirtiler görüldükçe Bakanlar Kurulu, süresi bir ayı aşmamak üzere yurdun bir kesiminde veya her yerinde sıkıyönetim ilan edebilir” maddesine dayanarak sıkıyönetim ilan edildi. Ancak, bu sıkıyönetimle ilgili birtakım tuhaflıklar söz konusuydu. Anayasa’ya göre, Bakanlar Kurulu en fazla bir ay süreyle sıkıyönetim ilan edebilirdi. Bu sıkıyönetimin süresi belirtilmemişti. Bir diğer, aksaklık ise Bakanlar Kurulu’nun sıkıyönetim ilanının aynı gün ya da bir sonraki gün yayınlanması gerekirken, “12 Eylül 1955 tarihli 9101sayılı sayısında” yayınlanmasıydı. Ayrıca, sıkıyönetim ilanının Meclis’te onanması gerekirken çağrı 7 Eylül’de, toplantı da 12 Eylül’de yapılmıştı. Bu durum, 7-12 Eylül tarihleri arasında uygulanan sıkıyönetimin hukukiliğine de kuşku getirmişti. Bu dönemde sıkıyönetim askeri mahkemeleri kurulmuş, binlerce kişi tutuklanmıştı.

İstanbul Ekspres gazetesinde, “Atamızın evi bomba ile hasara uğradı” haberinin ardından çıkan olaylarda, İstanbul ve İzmir’de yaşayan Rumlar’ın ev ve işyerleri talan edilmişti.

Hükümeti tenkit yasak
Sıkıyönetim komutanı Korg. Nurettin Aknoz, yasaklarla ilgili şu bildiriyi yayınlamıştı: “Halkı heyecanlandıracak haberlerin yayınlanması yasaktır. Hükümeti tenkit etmek yasaktır. Hükümetin çalışmalarını etkileyecek yazılar yasaktır. Sıkıyönetim çalışmalarıyla ilgili haberler yasaktır. NATO devletleriyle ilgili haberler yasaktır. Darlık, kıtlık ve yokluk haberleri yazılmayacak. 6 Eylül olaylarının komünistlerden başkasının yaptığı yolunda yazı ve yorumlar yasaktır.
6 Eylül olayları ile ilgili haber ve resimler yasaktır.”

Ulus süresiz kapatıldı
1955 yılında, İsmet İnönü’nün bir makalesini yayımlayan Ulus süresiz olarak kapatılırken, Hürriyet ve Tercüman da 15 gün yayın yapmama cezası aldı. Ulus 31 gün kapalı kaldıktan sonra ilk yayına başladığı gün “Türk Ordusu Ancak Vatanın Hizmetindedir” başlıklı bir yazı yayımladı. Bu yazı bir kez daha kapatılma nedeni sayıldı. Bu kez 32 gün çıkmayacaktı. Ankara’da yayımlanan Medeniyet Gazetesi “Batı Trakya Türkleri ve Acıklı Durumları” başlıklı makale nedeniyle süresiz olarak, Dünya Gazetesi “DP Grubundaki Huzursuzluk Arttı” haberiyle ilgili olarak 15 gün ve yine Vatan Gazetesi “Bu Böyle Gidemez” haberiyle 15 gün kapatma cezası aldı.

YARIN: Tarihin en zalim Basın Yasası