İlim adamlarının yeri

Kaç seferdir umre meselesini yazıyoruz. Halk tedirgin... Geçen aralık ayında virüs ortaya çıktı. Biz ise umrecilerin karantinaya alınmasına çok geç karar verdik. Kaç kişinin yurt sathına yayıldığını bilmiyoruz. Her birinin tek tek araştırılması gerekmez mi? Anadolu'nun birbirine uzak yerlerindeki ilçeler iki vak'ayı biliyoruz. Kim bilir nerede ne var.

Yine mektuplar geliyor. Şu mektubu yetkililerimiz lütfen okusunlar, insanlarımızın hâlet-i ruhiyelerini anlasınlar. Notu yazanın ismini vermeyeceğim. Samimi olduğuna inanmamız gerek:

"Umre meselesi. Özellikle Rusya uygulamasını cumhurbaşkanlığına iletin. Uzmanı olmayan kişiler televizyon ekranlarında. Kafamız karışıyor, tedirgin oluyoruz, korku içindeyiz. Milleti telaşa düşürmeye kimsenin hakkı yok." 

R. T. Erdoğan, önceki gün, ekrandan bakanlarıyla görüşürken, "Okulların tatili konusunda Bilim Kurulu'nun tavsiyelerini dikkate alacağız." dedi.  

Bu söz Timur'u hatırlattı.

Prof. Dr. Cüneyt Kanat bana bir vesileyle not göndermişti. Prof. Dr. Kanat, Timurlular üzerinde otorite Prof. Dr. İsmail Aka hocamızın tedrisinden geçmiştir. Kendisinin çalışmaları da Timurlular merkezli Türk tarihidir.

Timur, ele geçirdiği yerlerdeki âlimleri huzuruna toplar, onları kendi yanındaki âlimler ile münazara yaptırır ve çoklukla bu tartışmalara kendisi de katılırdı.

Timur, Halep kalesini aldığının ertesi günü Halep ulemâsını huzuruna çağırtır. İçlerinde İbn Şıhne'nin de bulunduğu kadılar ve âlimler birlikte kaleye giderler. Yanındaki âlimlerin başında, Semerkandlı meşhur hoca Numaneddin'in oğlu Abdulcebbar vardır. Timur, tartışmayı idare eden ve tercümanlık yapan bu âlime dönerek şöyle der:

"Açık sözlü olup inandıkları şeyi bana çekinmeden söylesinler. İçlerinden en âlim ve en iyi olanı cevap versin ve ne söylediğini bilerek konuşsun."

Daha önceden, Timur'un âlimlere bazı karışık sorular sorup sonra bunu onlara işkence etmek ve onları öldürmek için sebep olarak kullandığını duymuş olan Halep ulemâsı bu sözler karşısında telaşlanırlar. Bu sırada Kadı Şerefeddin el-Ensârî, İbn Şıhne'yi göstererek "Bu bizim şeyhimiz ve bu bölgenin müftüsüdür. Ondan sorunuz, size, doğru cevabı verecektir." der.

Bir hatırlatma... Moskova'da, Helep'in bitişiğinde İdlib'de geçici ateşkes imzalandıktan sonra R.T. Erdoğan "Böylece Müslümanın Müslümanla böyle bir savaşı yapması da bitmiş olur." demişti. "İki taraf vuruşunca hangisi şehit?" sorusunu sormuştuk.

Timur, bu meseleye girer. Abdulcebbar, İbn Şıhne'ye dönerek:"Sultanımız şu soruyu soruyor." der:

"Dün yapılan savaş esnasında bizden ve sizden ölenler oldu. Bunlardan hangisi şehittir; bizim tarafımızdan ölenler mi? Yoksa sizin tarafınızdan ölenler mi?"

Herkes kara kara düşünürken İbn Şıhne söze girer:

"Bu mesele daha önce Peygamber Efendimizden sorulmuştu. Ben de bu soruyu Peygamber efendimizin söyledikleri ile cevaplayacağım. Bir gün bedevînin biri Peygamber Efendimize gelerek şu soruyu sordu: 'İnsanların bazısı hırslı olduğundan, bazısı şecaat için, bir kısmı da şöhret için harp ediyor. Bunlardan hangisi hak yolundadır? Peygamber ona şöyle cevap verdi; Kim Allah için vuruşup ölüyorsa en üst derecededir ve o şehit olur. Dün bizden ve sizden kim Allah kelâmını yüceltmek için savaştı ve öldüyse işte onlar şehittir."

İbn Şıhne'nin cevabı karşısında Timur, "Hûb, hûb" (iyi, iyi) der.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları