ÇÜNKÜ: Üniversitelerdeki bugünkü durum, şimdi siz bunu hangi demokrasiyle, hangi hukuk nizamıyla, hangi insan haklarıyla bağdaştırabilirsiniz. Sadece kılık kıyafetinden dolayı, sadece dini inançlarından dolayı üniversite kapılarından geri çevrilen, diplomaları verilmeyen bir sürü Türkiye’nin Müslüman genç kızları. Şimdi gerek Avrupa’nın, gerek Amerika’nın veya Uzak Doğu’nun hangi üniversitesine giderseniz gidin böyle bir uygulama ile mümkün değil karşılaşmazsınız.
DEMİŞTİ...

Türbanı onaylayacak
Üniversitelerde türbanı serbest bırakan değişiklik paketi üç gündür Cumhurbaşkanı Gül’ün önünde. Ancak Gül’ün türbanla ilgili eski açıklamaları, paketin onaylanacağını ortaya koyuyor

Ünivesitelerde başörtüsünü serbest hale getiren Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili tartışmalar devam ederken, Türkiye, Cumhurbaşkanı Gül’ün vereceği kararı bekliyor. Gül, Meclis’ten geçen Anayasa değişikliğini üç gündür inceliyor ve sivil toplum ile çevresinin nabzını tutuyor. Bu görüşmelerde Gül’ün hem toplumdaki endişeleri hem de Meclis’te değişikliği destekleyen milletvekili sayısını dikkate almak gerekir dediği belirtiliyor. Ancak Gül’ün Cumhurbaşkanı olmadan önce yaptığı konuşmalar, AKP-MHP işbirliği ile TBMM’den geçirilen Anayasa değişikliğini onaylanacağı konusunda hiç şüphe bırakmıyor. Çünkü Abdullah Gül de, Başbakan Erdoğan gibi türban konusunda daha önce yaptığı sert çıkışlarla tanınıyor. İşte o konuşmalardan bir örnek:

İşte o konuşma!
Yer:
Ankara/ Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 3. İstişare Toplantısı
Tarih: 19 Aralık 1992
Refah Partisi Kayseri Milletvekili Doç. Dr Abdullah Gül, “Türkiye’nin Güvenliği ve Bütünlüğü Açısından Moral Değerler” konusuyla ilgili olarak konuşma yapmak üzere kürsüye geliyor. Sözlerine, “Üniversitelerdeki bugünkü durum, şimdi siz bunu hangi demokrasiyle, hangi hukuk nizamıyla, hangi insan haklarıyla bağdaştırabilirsiniz” diyerek başlayan Gül şöyle devam ediyor: “Sadece kılık kıyafetinden dolayı, sadece dini inançlarından dolayı üniversite kapılarından geri çevrilen, diplomaları verilmeyen bir sürü Türkiye’nin Müslüman genç kızları. Şimdi gerek Avrupanın, gerek Amerika’nın veya uzak doğunun hangi üniversitesine giderseniz gidin böyle bir uygulama ile mümkün değil karşılaşmazsınız. Dün Avrupa Konseyi toplantısında idim, yeni bir karar tasarısı ile oradan geliyorum. Bütün üniversitelerde, orta öğretim kurumlarında ve hatta ilköğretim kurumlarında hepsinde dini ne olursa olsun, insanların dininin gereği olan, giyim, kuşam, veyahutta ibadetlerini engelleyici her türlü yasakların kalkması yönünde bir karar tasarısı alındı.

Dindar subayları atıyorlar

Şimdi Türkiye de üye buraya ve tabii Türkiye’nin içinde bulunduğu hali dışarda anlatmak çok daha zor oluyor. Türkiye’de bunlara anlatamazsınız çünkü Türkiye’de sadece kısıtlamanın gayri-müslimlere olduğunu zanneder batılılar. Türkiye’deki Müslümanlar için geçerli olduğunu söyleseniz, önce kimse inanmaz buna. Aynı şekilde dini inançlarından dolayı veyahutta sadece sade bir vatandaş olarak dindar olduğu için kendi ordunuzda hayat hakkı vermiyorsanız, onu çeşitli dolaylı yollarla bunu açıkça söylemeden, onu eğer saf dışı ediyorsanız, bu ülkenin devamını nasıl temin edersiniz?” Gül, kürsüden inmeden önce sözlerini şöyle noktalıyor: “Bu açıdan ikinci cumhuriyet, yeni osmanlıcılık kavramlarının ve bu tartışmaların ortaya gelmesini ben çok sağlıklı olarak görüyorum ve geleceğe çok ümitle bakıyorum...”

Eşi Türkiye’yi AİHM’e şikayet etmişti
Abdullah Gül’ün eşi, türbanlı olarak üniversiteye alınmadığı gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gitmişti. Mahkemenin Leyla Şahin ile ilgili kararının olumsuz çıkması üzerine, Gül’ün eşi davasını çekmek zorunda kalmıştı. Hayrünisa Gül, Mart 2004’te davadan vazgeçtiğini söylemişti. AİHM’e açılan dava, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra çok tartışılmıştı.