İmamoğlu - Erdoğan yarışı başladı

Özal, Demirel, Erbakan ve Türkeş Türk siyasetinin liderleri idi, Hakkın rahmetine kavuştular. Ruhları şad olsun…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı süreci ile başlayan Recep Tayyip Erdoğan rüzgarı onu da siyaset sahnesinde lider yaptı…

17,5 yıl tek başına hataları ile sevapları ile Türkiye'yi yönetti…

Mütevazı bir yaşam içinde "milletin adamı" dendi ama kazandığında her seçim onu şatafatlı yaşama "ben bilirim, ben yaparım" hırs bataklığına sürükledi…

Yakın çevresini, "siz bilirsiniz efendimiz" diyen danışmanlar, doğru yolu gösteren değil girdiği yanlış yolun doğru olduğunu söyleyen yağcılar çevirdi…

Başbakanlık hırsını kesmedi, cumhurbaşkanı oldu…

Cumhurbaşkanlığı hırsını kesmedi, başkan oldu…

Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı yaptığı Çankaya Köşkü küçük geldi…

Atatürk Orman Çiftliği'nde ağaçlar kesildi dev saray yapıldı… Göçek'teki köy evi yıkıldı, "yazlık saray" için yüzlerce ağaç kesildi… Ahlat'ta Van gölü kıyısına da "Saray" inşaatı başladı… Meclis'ten aldığı İstanbul'daki sarayları kendisine bağladı, tarihi sarayları da başkanlık ofisi yaptı…

Uzağa gitmesin diye sarayın bahçesine Cami de inşa edildi…

Millet tepki çekmesin diye caminin adını "Millet" koydu…

Ama sarayın önündeki yolu millet geçmesin diye milletin araçlarına kapattırdı…

Siyasi egosu ve hırsı tavan yaptı "Tek Adam" rolünü, devletin tüm "yasama, yürütme ve yargı gücünü" kendisinde topladı…

Etrafında doğruları söyleyen, hatalarını anlatan, gerçekleri gösteren kimse kalmadı…

Milleti ötekileştirdi, partizanlık had safhaya çıktı, cemaatler bakanlıkları bölüştü…

Kavga, nefret, kin, iftira ve tehdit ile siyaset yapmayı marifet sandı… Hak, hukuk ve adalet rafa kalktı…

Milletle, milletvekillerinin arasını, milletvekilleri ile bakanların arasını koparan cumhurbaşkanlığı hükümet rejimi en büyük zararı Erdoğan'a verdi…

Damat Berat Albayrak'ı "Hazine ve Maliye Bakanı" yaptı…

Ekonomi çöktü, enflasyon azdı, hayat pahalılığı milleti ezdi geçti…

Liyakata bakmadı cemaatlere baktı kamu görevine atamaları hak edenleri değil, siyaset-cemaat ilişkisinde olanlardan yaptı…

Patates, Soğan kuyrukları tanzim çadırları önünde oluşunca, "bunlar yokluk değil varlık kuyrukları" diye milletle dalga geçti,

Devleti gerçekleri söyleyen ve yazan gazetecilerin ortaya koydukları tabloya rağmen Gülen cemaatine teslim etti, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahramanlarını, genelkurmay başkanı da dahil olmak üzere hapse attırdı…

15 Temmuz kahpe darbe girişimine neden olan AKP iktidarının tek adamı olarak "17-25 Aralık milattır" sloganını yargıya da kabul ettirdi…

Güvenlik önlemlerini o kadar arttırdı ki Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdiği anda güvenlik şeridi çekilerek milletvekillerinden bile korunması sağlandı…

Yandaş medyayı oluşturarak onlarca gazete, dergi, televizyon ve radyoyu tek bir yerden verilen talimatlarla yönetmeye başladı…

Özerk medyayı baskı altına almak için özgür gazetecilere büyük bir baskı kurdu. Hapse attırdı, susturmak için yandaş yargıyı görevlendirdi, saldırıya uğralarını görmezden geldi…

Milletin adamı, sarayların adamı oldu…

Her gün hakaretler, iftiralar, tehditler yağdırdığı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde saldırılmasını neredeyse memnuniyetle karşılayacaktı…

Kalkıp ziyaretine dahi gitmedi, yumruk atan kendini bilmezi serbest bıraktırdılar ve "kahraman" ilan ettiler…

O yumruğun demokrasiye atıldığını anlamazlıktan geldiler…

Özgür Gazetecilere "öldürün" diye saldırılarınlar da yanlı yargı tarafından serbest bırakıldı…

Cumhur İttifakı ile Devlet Bahçeli'nin neden olduğu bilinmez tavrı ile 24 Haziran'da yeniden cumhurbaşkanı seçildi.

Ve 31 Mart Yerel seçiminde "beka" diye bir sloganı son koz olarak ortaya attı, yandaşı Devlet Bahçeli ile "illet, zillet, teröristler" söylemleri ile hücum ettiler ama millet de "zeka" diyerek Ankara ve İstanbul başta 11 büyükşehir belediyesini CHP'ye teslim etti.

Makedonyalı dedikleri Mansur Yavaş tüm iftiralara rağmen farklı kazandı…

Pontus dedikleri Ekrem İmamoğlu 13 bin farkla kazandı…

Zoraki aday Binali Yıldırım kaybetti…

Erdoğan da kaybetti ama hazmedemedi, sandık sonuçlarına saygı, demokrasiye bağlılık göstermedi…

Büyük bir siyasi darbe yaşayınca İstanbul seçimindeki 13 bin farkı az bulup "çaldılar" söylemleri ile Yandaş Seçim kurulunun (YSK) 7 üyesine seçimi haksız, hukuksuz ve yanlı bir kararla iptal ettirdiler…

Ve 23 Haziran'a gelindi…

İstanbullular 2. kez sandığa gittiler ve siyasi bir yumruk atarak, partili devlet gücünü de Recep Tayyip Erdoğan'ı da nakavt ettiler…

Kılıçdaroğlu'na atılan o yumruğun da intikamını sandıkta aldılar…

İmamoğlu'nu 800 bin oy farkla tekrar seçtiler…

"Türkiye'de lider çıkmıyor" sloganını Ekrem İmamoğlu bu sonuçla yıktı, geçti…

"Türkiye Cumhuriyetinin, Atatürk cumhuriyetinin projesiyim" diyen İmamoğlu çok kısa sürede "efsane" oldu, "Erdoğan'a rakip" oldu…

Ve İmamoğlu - Erdoğan yarışı başladı…

Yarın: Yarış nasıl sürer, kim kazanır?

 

Yazarın Diğer Yazıları