İmamoğlu ezdi geçti...

Bu başarının mimarı demokrasi kahramanı olan ve Ekrem İmamoğlu'nu İstanbul'a aday yapan ve Türk milletine tanıştıran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Asıl kazanan da Kılıçdaroğlu'dur...

Ekrem İmamoğlu kazandı ve bu zaferle CHP'ye de Millet İttifakını da kazandırdı...

Millet İttifakı ve İmamoğlu kazandı denince hemen Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim...

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'nin de demokrasiye olan inancı ile İmamoğlu'nun kazanmasındaki büyük desteği unutmamak takdir etmek lazım...

Hak hukuk adalet kazandı...

Teröristbaşı destekli Cumhur İttifakı kaybetti...

Recep Tayyip Erdoğan kaybetti...

Devlet Bahçeli kaybetti...

YSK'nın 7 üyesi kaybetti...

Yandaş medya kaybetti...

Hak yerini buldu mu?

Türkiye Cumhuriyeti Devletinde demokrasi çarkının hatasız, yansız, şeffaf şekilde işlemesi için olmazsa olmaz seçimleri yapması için kıdemli hâkimler tarafından oluşturulan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) anayasal görev yapmaktadır.

55 milyon seçmenin iradesinin oylarıyla sandığa yansımasının ve bu oyların tasnifinin, açıklanmasının sorumlusu olan bu önemli kurul ne yazık ki son seçimlerde iktidarın emrine girerek Yandaş Seçim Kurulu olarak tanımlanıyor.

16 Nisan gibi devletin rejiminin değiştirildiği anayasa referandumunda mühürsüz oy pusulalarını "geçerli" kabul eden Yandaş Seçim Kurulu üyelerinin bu kanunsuz uygulaması Türkiye'nin bugünlere gelmesinin ilk hukuk dışı kararı oldu.

Yetmedi…

Görev süresi dolan 6 YSK üyesi için yeniden seçim yapılacağına bu kurulun 16 Nisan hizmetinden yani kanunsuz karar almasından memnun ve mutlu olan AKP iktidarı bu görevlerinden ayrılmalarını istemedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarılan bir yasa ile bu 6 üye ile diğer 5 üyenin görev süreleri birer yıl uzatıldı.

6 üye, "hayır kabul etmiyoruz. Önümüzde 31 Mart Yerel seçimi var. Şaibe olur. Biz Yargıtay ve Danıştay'da yeniden aday olur, seçilirsek göreve devam ederiz" demediler, diyemediler…

Hatta yasa ile görev süreleri uzatılınca, "biz yokuz" diye istifa da etmediler.

Neden?

Bu sorunun yanıtını Başkan Sadi Güven dâhil o 6 üyeden bekliyorum…

Mahkeme kadıya mülk oldu anlayacağınız…

Evet, değerli okurlarım aynen böyle oldu.

İstifa etmediler, itiraz etmediler ki bunlar anayasayı, yasaları, hakkı ve hukuk en iyi bilen adaletin güvencesi yüksek hâkimlerdir.

Nitekim korkulan oldu.

Güvenilmeyen bu yandaş seçim kurulu 31 Mart yerel seçimin yapılmasında tam anlamı ile çuvalladı.

Sonuçların açıklanmasında Anadolu Ajansı krizine müdahale etmedi.

Sonuçlara yapılan itirazların çoğunu iktidar partisi lehine sonlandırdı.

Ve İstanbul seçimi…

AKP'nin hazmedemediği sonuç çıktı, Millet İttifakının CHP adayı Ekrem İmamoğlu seçimi kazandı.

AKP haksız, belgesiz, mesnetsiz itiraz yağdırmaya başladı.

Sandık başlarında yapılması hukuken, yasal zorunluluk olarak gerekli itirazlar yapılmadı ama ilçe, il ve YSK nezdinde yapılamaya başlanıldı.

"Bir şeyler oldu" sözcüğü YSK'ya görev oldu…

Bula bula son 20 yıldır yapılan seçimlere mesnet olacak bir şey bulamadılar.

AKP'nin çıkardığı "Sandık başkanları memur olacak" yasasını buldular…

Kaymakamların ilçe seçim kuruluna verdiği listelerdeki isimler kura ile sandık başkanı yapılırken meğer banka memurlarına da görev verilmiş.

YSK'nın 7 üyesinin oyları ile Ekrem İmamoğlu'nun anasının ak sütü gibi helal, demokrasi ürünü tertemiz mazbatasını gasp ettiler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararı verdiler.

Bu haksız, hukuksuz, adaletsiz bir karar oldu.

Çünkü memur olmadığı gerekçesi ile o sandıklarda kullanılan ayni zarftan çıkan muhtar, ilçe belediye başkanı ve ilçe belediye meclis üyeleri oyları da vardı.

Bu 3 seçim ise iptal olmadı.

Değerli okurlarım bir uçak 4 parçadır.

Gövde ki Büyükşehir Belediye Başkanlığı,

Sağ kanat ki ilçe belediye başkanı

Sol kanat ki belediye meclis üyeliği

Kuyruk kanadı ki muhtarlık gibidir.

Bu kadar net bir tablo içinde uçağı yöneten kaptan pilot için durumu kanuna uygun değil "lisansı yok" denildi.

Ve sadece gövde yani Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi iptal edildi.

YSK'nın bu kararı ile uçak düştü yani demokrasi uçağı düştü.

Aslında bu uçuş iptal edilseydi, uçağın her parçası yerinde kalır, demokrasi darbe almazdı.

Yüksek Hâkimler tarafından oluşan YSK hak, hukuk ve adaleti çiğnedi…

Ki bu YSK'nın, mahalli idareler yasasının, seçim yasasının ve siyasi partiler yasasının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yenilenmesi şarttır.

Partili cumhurbaşkanı rejiminden kesinlikle vazgeçilmeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden vazgeçilmeli güçlendirilerek parlamenter rejime dönülmelidir.

Unutulmasın ki 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'.

Yazarın Diğer Yazıları