İnatla su!

Nihayet  “Türkiye’den denizaltı boruları ile su getirme projesine”  Rum sözcü Makarios zamanından bu yana değişmeyen yanıtını verdi:  “Kıbrıs meselesi halledilmeden bu konuya el atmak doğru olmaz” !
Basın haberlerine göre bu konu ile ilgili müşterek komitede Türk tarafı konuyu gündeme getirmişmiş! Rum sözcü diyor ki  “zayıf bir şekilde bundan bahsetmişlerdi”  yani gündeme alınması için bir ısrar olmadı! Diğer yanda Kilise Ulu’su  “Milli davadan, kırmızı çizgilerden taviz yok. Bunun yakından izleyicisi olacağız”  diyor. “Barış meleği” Hristofyas ise, kendi içindeki 200 bine yakın  “yerleşiklere”  bakmaksızın, KKTC’deki vatandaşlarımızı dışlamak kararında olduğunu açıklıyor. Sözcüsü de  “bir ülkeyi kolonize etmek suçtur”  uyarısında bulunuyor. 1955’den bu yana EOKA-ENOSİS saldırıları ile adadan göçe zorladıkları, toplu mezarlara gömdükleri, kuyulardan çıkarmakta olduğumuz  “kayıplarımızdan”  bahseden yok. Bu yüzü kızarma bilmeyen utanmazlar Papadopullos’un ABD’ye yazılı olarak  “Kıbrıs Türklerini 75 saat için tümüyle yok edecek imkâna sahibiz” tehdidini ve Makarios’un  “Türkiye, Türkleri kurtarmaya gelecek olursa kurtaramayacak Türk bulamayacaktır”  fetvasını unutmuş gibi davranıyorlar. Klerides’in meşhur sözü de hatırlanmıyor. Klerides’e göre  “Kıbrıs Türkleri korunmaya alınmış azınlıktır” . Yok oluncaya kadar azalacağız fakat dıştan kan alıp canlı kalmayacağız. Vasiliyu’ya göre  “400 yıllık misafirleriz” . Rum idaresi Yunanistan’dan ve diğer yerlerden Ortodoks Hıristiyanları alarak nüfusuna 200 bine yakın takviye yapabilecek, fakat KKTC’de sadece  “saf Kıbrıslılar” kalabilecek. Kendi siyasetleri ve vahşetleri nedeniyle ikiye böldükleri ortaklığın Türk kesimine de hükmetmeyi hak bilen bu yüzü kızarmazlara  “yeter artık”  denmesini istiyoruz.
Su konusunda Makarios’tan bu yana değişmeyen siyasetlerine tanık oluyoruz. Kıbrıs meselesi 43 yıldır halledilmemişse bunun nedeni ortadadır: 43 yıldır Makarios’un siyasetinden zerre kadar ayrılmış değildirler. Makarios  “Milli Konseyi”  bu maksatla kurmuştu. “Oy birliği ile alınan kararlar liderleri bağlayıcıdır” . Bu kararlarda Enosis vardır; Üniter devlet esastır; 1960 Antlaşmalarının kıskacından kurtulmak şaşmayan ana hedeftir; böylelikle Enosis’i engelleyen ne varsa (Kıbrıs Türklerinin eşit egemen ortaklığı ve Garanti Antlaşmaları ile İttifak Antlaşması) feshedilinceye kadar milli mücadele devam edecektir. Makarios’un kilisesini yöneten Başpiskobos haykırıyor: Milli davadan, kırmızı çizgilerden asla taviz yok!  Hristofyas ise  “Türklere yeniden 1960’daki toplumsal haklar verilemez”  diyor ve Akritas Planının öngördüğü şekilde Garantilerin sıfırlanmasını, Türk askerinin adadan çıkmasını talep etmektedir.
Kıbrıs üç beş yıl sonra kuraklıktan yaşanamaz bir ülke haline gelecektir. Büyük bir su sıkıntısı çeken Rum tarafı 700 mil öteden Yunanistan’dan Güney için su getirmeyi tasarlıyor da, 1960’dan bu yana Makarios’un izinde yürüyerek  “Türkiye’den su mu? Asla” diyebiliyor hem de bu su’yu Güney ile paylaşmaya hazır olduğumuzu bildirdiğimiz halde.
 Su konusu bundan böyle müşterek komiteye getirilmemelidir. Türkiye’den su getirmek için Rum’un vizesine ihtiyaç yoktur. Bu proje süratle uygulanmalıdır. Anadolu’nun temiz suyu şakır şakır akıp Mesarya’dan üç mevsim ürün almaya başladığımızda, canları isterse KKTC’den su isterler. O zaman düşünürüz. 

Yazarın Diğer Yazıları