İnce: "Pazartesi günü doların kaç olacağını o da biliyor"

İnce: "Pazartesi günü doların kaç olacağını o da biliyor"
Yerel seçimler için partisinin çalışmalarına yardım eden Muharrem İnce, Cumhubaşkanı Erdoğan'ın dolar açıklamalarıyla ilgili, "Pazartesi günü doların kaç olacağını o da biliyor" ifadelerini kullandı.

CHP’li Muharrem İnce seçim döneminde 30 ili dolaştı; Türkiye’nin nabzını tuttu.

İnce, “Sahada gördüğüm şu; siyasette değişim başlamış” diyerek, “2 ay önceki CHP seçmeninin kırgınlığının bittiğini gördüm. Daha doğrusu ‘Kırgınız ama yine de sandığa gideceğiz' diyorlar" ifadesini kullandı.

Sözcü'den Özlem Gürses'e konuşan İnce, gündeme ilişkin olarak açıklamada bulundu.

– Bu seçime ‘beka sorunu' tartışmaları damgasını vurdu…

Çok zor bir coğrafyadayız. Dünyadaki sorunların yüzde 70'i bizim bölgemizde; yani Kafkasya'da, Orta Doğu'da, Balkanlar'da Ukrayna'da. Yüzde 20'si Çin Denizi'nde, yüzde 10'u Güney Amerika'da. Biz böyle sorunlu bir coğrafyada yaşıyoruz. Şu anda vatandaşın en temel konusu geçimdir, mutfaktır, kaynamayan tenceredir… Durum bu…

Ama bu kadar kritik bir coğrafyada seçim döneminde siyasetçiler sadece bugünü değil, yüzyılı konuşmalıdır. Liderlik bunu gerektirir, önümüzdeki 100-200 yılı konuşmalıdır siyasetçi. Bunları konuşmak yerine ne yazık ki bu ülkeyi yöneten Erdoğan, pazar gününü, en fazla pazartesiyi konuşuyor. Tüm derdi tasası pazar gününden ibaret. Pazartesi günü doların kaç olacağını o da biliyor zaten. Beni kaygılandıran bu!  Asıl beka sorunu bu. Önümüzdeki 50 yılı 100 yılı konuşamamak, sadece 2 günü, 3 günü konuşmak. Türkiye'nin asıl sorunu bu bence.

İnce, CHP'lilerin ‘küstüm' deme lüksü yok. Ben de beğenmedim bazı listeleri ama göğsümü gere gere oyumu kullanacağım” diye konuştu.

"30 CİVARI İL GEZDİM"

– Seçim çalışmalarına siz de katıldınız… Şu ana kadar kaç miting yaptınız, kaç yere gittiniz?

30 civarında ile gittim, ondan daha fazla ilçelere gittim. Benim gördüğüm şu: Halk 31 Mart yerel seçiminde sandıkta bir ders verecek…

– Nedir o halkın vereceği ders? Ne mesaj çıkacak sandıktan ?

Tencere, mutfak… Çiftçinin hasadı, traktörünün mazotu. Arabasının deposu, faturalar… Bunları görüyorum. Benim ısrarla söylediğim şey şu; siyasetin sadece bugünün krizlerine değil, geleceğin meselelerine dair çözüm üretmesi lazım…

Bir vizyon ortaya koyması lazım siyasetçinin. Ne yazık ki bunu unuttuk.

– Ekonomide ne olur seçimden sonra? En çok konuşulan da bu…

Bakın, şu anda Merkez Bankası'nı diğer bankalar gibi kullanıyorlar. Rezervlerimiz düştü. Bakmayın manipülatif açıklamalara. Pazartesinin, salının, çarşambanın ne olacağını kimse kestiremiyor. Ama Erdoğan'ın derdi bu değil, bu kadar ülkenin ve 81 milyonun geleceği değil.

– ‘Seçimden sonra IMF gelir' senaryosunun ‘dış güçler' tarafından ortaya atıldığı söyleniyor…

Özlem Hanım… Şimdi bir yabancı yatırımcı düşünün; Türkiye'ye yatırım yapmak isteyecek, fabrika kurup, iş yapmak isteyecek… Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı dinleyince Türkiye'nin beka sorunu olduğunu öğrenecek. “Eyvah!” Parasını yatırmaz. Bırakın yabancıyı, Türk de yatırım yapamaz… Dolayısıyla üç oy fazla almak için ‘beka' demek bu memlekete büyük haksızlıktır, kötülüktür.

– Bu gezdiğiniz 30 il ve ilçede yaptığınız mitinglerde CHP seçmeniyle ilgili izleniminiz nedir ? 

2 ay önceki CHP seçmeninin kırgınlığının bittiğini gördüm. Daha doğrusu ‘Kırgınız ama yine de sandığa gideceğiz' diyorlar. Kırgınlar… Ama bunun bir ülke görevi olduğunu düşünüyorlar ve sandığa gidecekler. Bunu hissediyorum. Asıl önemlisi AKP seçmenindeki değişim. Geçmişte AKP'den başka partiye oy vermemekte kararlı seçmenin bu sefer farklı düşüneceğini görüyorum. Bununla ilk kez karşılaştım mesela… 17 yıldır hep AKP'ye oy verdiğini ama bu sefer ilk kez Millet İttifakı'nın adaylarına oy vereceğini söyleyen seçmenler görüyorum. İşte bu büyük bir dönüşüm anıdır siyasette. En önemlisi de bu…

– Peki ne olursa CHP Genel Merkezi kendisini başarılı hissetmeli? Ne olmazsa başarısız ?

Bence bu soruyu genel merkez yöneticilerine sormanız lazım. Ben başarılı olsunlar diye uğraşıyorum. ‘Başarısız olsunlar sıra bana gelsin' mantığında değilim, değiliz… Bir oy fazla almak için dün Çorum'daydık. Bugün Edirne'deyiz. Çorum'dan bin km. yol gidip, Ankara'ya geçip, Çorlu'dan Edirne'ye, Silivri'ye…

– Gezilerin finansmanını kendinizin mi karşılıyorsunuz?

Bu soruların tamamını seçimden sonra açıklayacağım. Ama yarısını şimdi açıklayayım. Genel merkezden en ufak bir katkı yok. Kendi imkanlarımızla yaptığımız bir iş. Bir araba verilmiş bir kaynak verilmiş değil. Kendi imkanlarımızla destek vermeye çalışıyoruz. Cumhurbaşkanlığı adaylığımda Türkiye'nin dört bir yanında benim afişlerimi asan, kapı kapı, köy köy dolaşan insanların bugün bazıları aday olmuşlar. Onlara katkı sağlamak benim boynumun borcu. Ama bu süreçte genel merkezin en ufak bir katkısı yok. Hatta bazı yerlere gitmemem konusunda da tavsiyeler var… Ama bunları seçimden sonra anlatacağım.

– 1 Nisan sabahı Türkiye nasıl bir güne başlar ? Her seçimde olduğu gibi iki senaryo var sonuçta…

1 Nisan sabahı inşallah başta İstanbul, Ankara İzmir, Bursa, Adana, Antalya, Mersin olmak üzere bütün büyükşehirlerin alındığı, insanların umutlarını yeniden tazelediği, güne güler yüzle baktıkları, iktidarın kulağını çektikleri, bu konuda yeniden insanlarda umudun yeşerdiği bir gün olacak… Bunu hayal ediyorum, bunu arzu ediyorum, inşallah da böyle olur.

"KÜSME LÜKSÜMÜZ YOK"

- Cumhur İttifakının seçimlerden sonra bir dağılım sürecine girebileceği Sayın Bahçeli'nin tıpkı 2001'de olduğu gibi gece yarısı Türkiye'yi bir erken seçime götürebileceği gibi pek çok senaryo var.

Bahçeli dün ‘erken seçim yok' diye açıklama yaptı. Fal bakmayayım şimdi. Pazar günü akşamını görmeden bunları kestirebilmek mümkün değil.