İnfazı yakın

Önce Osman Köse'nin şehit edilmesinin üstünde duracağım. Suikastın kurgusu ve işleniş tarzı ortaya çıkarılanlarla birebir örtüştü. Olayın tetikçisi Mazlum Dağ, 1992 Diyarbakır doğumlu. Yani bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.

Bu şerefsizin dağıtılan fotoğrafı Kandil-Süleymaniye hattını işaret ediyor. Fotoğrafı gördüğünüz anda "prototip hainlerden" diyebiliyorsunuz.

Dün de belirttiğim gibi artık kaçıp kurtulma şansı kalmadı. Sanırım daha da önemli olan, bağlantılarını ortaya çıkarmak. Bekliyoruz. Bu da fazla uzun sürmez...

ÖBÜR TEZGAH

F-35'lerde getirildiğimiz durum çok açık. Sebep-sonuç ilişkisini dün anlatmıştım. Bugün ise ilaveler yapmak istiyorum.

CNN'in Ankara Kulisi'nde yorumculuğa soyunanlara birkaç gönderme yapacağım. Devamlı aynı tipler aynı şeyleri söylüyorlar.

Ayrıca sırf İngilizce duyup-yazıyor diye ekrana sürülenlerin ne kadar yetersiz olduğunu görmek ürkütücü.

ABD yasalarının getirdiği müeyyidelerden dahi haberleri yok. Şunları bir yere kaydetmelerini istiyorum:

* Kararlar, Cumhuriyetçilerle Demokratların fikir birliği ile alındı.

* Başkan Trump'ın 180'er gün yani 6 aylık erteleme yapmaktan başka yetkisi yok.

Diğer ülkeler

Bu iki bağlayıcı madde Demokles'in Kılıcı gibi tepemizden inmeyecek. Ayrıca dışlandığımız F-35 projesinde Kanada'dan Avustralya'ya kadar 9 ülkenin imzası mevcut.

Ankara Kulisi'nin katılımcılarından biri var ki evlere şenlik. İki saati aşan sürede ağzını her açtığında sadece "Erdoğan methiyeleri" duyduk.

Şu cümlesine özellikle dikkat edin:

"Yıllardır gergef gibi, oya gibi işlediği dış politika..."

Çok merak ediyorum bu zatı muhterem, söylediklerine gerçekten inanıyor mu?

***

KALECİLERİN GÜNÜ

Orhan Ayhan'la programına Turgay Şeren'le başlandı ve gelmiş geçmiş en başarılı isimler ele alındı. Açılışı Turgay'la yapmak doğaldı. Çünkü Türkiye'nin ilk modern görüşlü kale bekçisiydi. Ona gelinceye kadar diğerlerinin tamamı "çizgide beklerlerdi." Şeren, futbolumuzda çığır açmıştı. 18 denilen alanın tamamına hükmederdi. Yan toplardaki hâkimiyeti inanılır gibi değildi. Onun pek çok maçını izleyen şanslılardan biriyim.

Berlin Panteri

Asıl şöhretini 7 Haziran 1951'de yaptı. Olimpiyat Stadı'nda Almanya'yı 2-1 yendiğimiz maçtan sonra tüm dünya onu "Berlin panteri" olarak tanıdı.

Evrenin gelmiş geçmiş en iyi kalecisi kabul edilen Lev Yaşin ile birlikte anılmaya başlandı. Dönemin Galatasaray başkanı Sadık Giz engellemese, River Plate takımına transfer olmuştu.

Daha fazlası

Cihat Arman, Özcan Arkoç ve bugün 80 yaşına gelen Şükrü Ersoy'un da anlatıldığı yapımda mükemmel bir arşiv çalışması izledik. Bir başka çınar, Vefa'lı Kör Galip(Haktanır)dan Yılmaz Ulusoy'a kadar Turgay'ı tanıyan pek çok ismin anıları aktarıldı.

Bu arada Şeren'in isminin Atatürk tarafından konulduğu da anlatıldı. Babası Sabit Şevki, Ulu Önderin Özel Kalem Müdür Muavini'dir. Doğacak çocuğun isim babası olur; Türkay. Dikkat ettinizse Büyük Ata'nın koyduğu ad, Türk ve Ay kelimelerinin birleşimidir.

Esas değişim

Türkay, Galatasaray Lisesi'ne başlayınca Fransız öğretmenler ismini telaffuzda zorlanırlar. Hep Turguay derler. Neticede Türkay, Turgay'a dönüşür.

Turgay Şeren belgeselinde Coşkun Sabah'ın efsane kaleciye Samanyolu şarkısını söyletmesi bölümleri gerçek nostaljiydi.

Anlatım zorluğu

Orhan Ayhan'ın araya sıkıştırdığı bilgilerden biri eski statlarımızdaki maç anlatım yerleriydi. Kiminde seyircinin arasına girip oyun aktarıldı. Kimi de Bursa'daki gibi felaketti. Kapalı tribünün en tepesine çıkmak zorundaydınız.

Düşünün yüzlerce basamağı çıkıp-inmeyi. Hem de tutunacak bir şey olmadan. Doğrusu, şu andaki modern anlatım yerlerini gördükçe şükretmeliyiz.

Taç çizgisi kenarından 30 metre kablolu mikrofonlar ise tam gırgırdı. Orhan Ayhan'ın oyun devam ederken koşuşturmalarını, hatta oyuncularla röportajlarını bugün gibi hatırlıyorum.

...

ÖZEL NOT: TRT Spor'da uzun aradan sonra Erdoğan Arıkan'ın maç anlattığını fark ettik. Her zamanki gibi başarılıydı. Burada kesinlikle bir tuhaflık olduğu kanısındayım. Erdoğan'ın niye bu kadar uzun süre kızağa alındığını çözebilmiş değilim.

GÜNÜN SÖZÜ

Menfaat, insan toplumunun çimentosudur. Cenap Şahabettin

 

Yazarın Diğer Yazıları