İngiliz şifresi

İngiliz The Daily Telegraph'ın Savunma Editörü Con Coughlin,  "Türkiye'nin NATO üyeliğini iptal etme zamanı" başlıklı yazısında, "Türkiye 1952'de NATO'ya katıldığında örgütün doğu cephesini Moskova'nın saldırganlığından koruyacaktı. Ama artık durum kesinlikle böyle değil ve Avrupalı liderler, Amerika'daki mevkidaşları gibi Erdoğan'ın yönetimindeki Türkiye'nin kaybedilmiş bir dava olduğu gerçeğiyle yüzleşmeli" demiş.

***

Bu arkadaş, Türkiye'de şimdi "stratejik çukura gömülme dönemi" olarak anılan sürecin sembol olaylarından biri olan ve failleriyle ilgili olarak bizatihi Cumhurbaşkanı'nın "Pensilvanya"yı işaret ettiği, Suriye-Türkiye sınırında Rus uçağının düşürülmesi olayının ardından da "Sayın Putin, Türkiye'nin çıkarlarını koruma noktasında kararlı olduğunu anlayamadı" diye yazarak "isabetli analiz kabiliyeti"ni peşinen ortaya koymuş olduğundan "çok da ş'aapmamak lazım" aslında da, yine de aklınızın bir köşesinde bulunsun:

Medyanın dolaşıma soktuğu bu tür derin (!) analizler hiçbir zaman yazıldığı gibi okunmazlar. Kimin yazdığı, nerede yazdığı, ne zaman yazdığı gibi -daha da çeşitlendirilebilecek- sayısız parametreye göre belirlenir yazılandan "aslında okumamız gereken"in ne olduğu.

***

Keşke çıkarsa da Türkiye de kurulan "yeni dünya"da, "tam bağımsız" olarak yerini alsa ama…

NATO'nun Türkiye'yi güya üyelikten çıkaracağını üfüren Coughlin gibi Saddam'a, Humeyni ve etkilerine, Lübnan'daki rejime dair koca koca kitaplar yazmış, meslek hayatının önemli bir bölümünde tabiri caizse burnu Orta Doğu'dan çıkmamış bir gazeteci, NATO'nun, kendi yazısında da kabul ettiği gibi, NATO açısından "hayati jeopolitik konum"a sahip olan Türkiye'yi, zinhar üyelikten çıkar(a)mayacağını bilmez mi?

Anlayacağınız, kocaman bir uluslararası medya üzerinden sopa gösterme durumuyla karşı karşıyayız sayın seyirciler!

Yazıda imzası bulunan İngiliz Coughlin'in "Türkiye ve Irak'a rağmen Bağımsız Kürdistan savı"na destek verdiğini…

"Ondan başkası İran'a kafa tutamaz" gerekçesiyle daha seçilmeden önce Trump'tan yana tavır aldığını…

Ve bingo!

2010 yılında, Erdoğan'ın, dönemin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ile pazarlık yaptığı ve İran'ın, AK Parti'ye, seçim kampanyasında kullanılmak üzere 25 milyon dolarlık yardımda bulunacağı yönündeki haberi de yapan kişi olduğunu bilmenizi isterim. (İki ülke arasında krize yol açan ve mahkemeye de taşınan bu haberden sonra The Daily Telegraph bir özür yazısı yayınlamak durumunda kalmıştı.)

***

Katışıksız bir Rusya ve İran karşıtının kaleminden çıkmış bu metni kaç defa okuduysam her seferinde de aynı şeyi fısıldadı aklıma ortalama zekam:

Ne NATO, ne üyeliğin akıbeti; yazının şifresi "Erdoğan'ın yönetimindeki Türkiye'nin kaybedilmiş bir dava olduğu gerçeği" ifadesi.

Ve hayli sıradan sayılabilecek aklım da sormayı ihmal etmedi:

Bu örtülü tehdit yazısının, Erdoğan'ın, Türk siyasetindeki "İngiliz ekolü"yle yollarının artık resmen de ayrıldığı, siyasi rekabetin arifesine geldikleri bugünlere denk gelmesi tesadüf olabilir mi?

ADALETİN BU MU DÜNYA

Bir yanda, FETÖ olduğu iddia edilen yapının darbe girişimindeki tek rolleri "komutanlarının verdikleri usulsüz emirleri uygulamak" olan ve bu nedenle müebbete çarptırılan gencecik subaylar var.

Bir yanda da, dün, Ali İsmail Korkmaz'ı öldürdüğü sabit olan polislere "usulsüz talimat verdiği" için yargılandığı davada 1 yıl 6 ay ceza(!) alan -FETÖ üyesi olduğu başka bir mahkeme kararıyla sabit- müdürler var.

Demek ki türküler boşa yakılmıyorlar

Kötülerinsin sen dünya

İyileri öldüren dünya!

ALT TARAFI BİR SALDIRI CANIM!..

Erbil'deki saldırının "Olayın hızla çözülmesine çalışan, kimlik tespitlerini yapan Bölgesel Kürt Yönetimi'yle ilişkilerini bozması söz konu değil"miş; doğrudur. Sonuçta, 40 bin insanın kanının "İmralı'yla aralarını bozamadığı" günleri gördü bu gözler!

Kaldı ki, "Kürdistan" için referandum yaptıklarında bozulmayan ilişkilerin "kötü terörist, iyi peşmerge(!)" filminin on yüz bin milyonuncu versiyonunda bozulmasını beklemek saçma zaten; demedi demeyin "müttefik" bile çıkarlar bu işten günün sonunda…

Yazarın Diğer Yazıları