Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

İngiltere'den hukuk dışı tehlikeli adımlar

Yıllarca böl ve yönet siyaseti ile sömürgecilik yapan, Kıbrıs Türk halkına kan kusturan emperyalist  Birleşik Krallığın yeni oyunlar peşinde olduğu anlaşılmakta. Geçen hafta Kıbrıs Rum Yönetimi ile İngiltere arasında Egemen Üsler Bölgeleri'nin askeri amaçlar haricindeki alanlarının sivil kullanıma açılması yönünde 2014 yılında yapılan anlaşma ileriye taşındı; iki ülke arasında nihai anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre, Birleşik Krallık, Kıbrıs'taki üs topraklarından 200 km karelik bir bölümü Rum Yönetimine devretti. Bu toprakların içerisinde Türk köylerinin de bulunması Rum-İngiliz anlaşmasına gösterilen tepkilerin dozunu artırdı.

Son dönemde Kıbrıs Türk halkının, KKTC'nin ve Anavatan Türkiye'nin haklarına karşı girişilen saldırılara sessiz kalan, kılını dahi kıpırdatmayan Cumhurbaşkanı Akıncı, göstermelik de olsa, bu anlaşma ertesinde Kıbrıs Türk tarafının hak ve yükümlülüklerini ilgilendiren ve onayı alınmadan yapılan değişikliklerin kabul edilemeyeceğini bildirdi.

Başbakan  Ersin Tatar, yazılı açıklamasında tepkisini ortaya koydu:

 "Kıbrıs'taki Egemen İngiliz üslerinin statüsü 1960 yılında Kıbrıs Türkleri ile Rumlarının eşit haklarla Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti'ni kurdukları süreçte Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs Rumları, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından imza konulan uluslararası antlaşma ile belirlenmiştir. Bu gerçek ortadayken İngiltere'nin Kıbrıs konusuyla doğrudan ilgili tarafların onayını almadan tek yanlı kararlar alıp uygulamaya koymaması gerekir." dedi. Tatar, Türk tarafı ile müzakere edilmeden, alınan herhangi bir kararın doğru olamayacağını belirtti.

KKTC Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada Rum-İngiliz anlaşmasının hem 1960 Uluslararası Kıbrıs Antlaşmaları'nın, hem de 1969 Antlaşmalar hukukuna ilişkin Viyana Sözleşmesi'nin açık bir ihlali olduğu belirtildi. Dışişleri açıklamasında,  bu gerçekler ışığında, Kıbrıs Türk tarafının ve bölgede yaşayan Kıbrıs Türk halkının hak ve yükümlülüklerini de yakından ilgilendirmesine rağmen, bilgimiz dışında gerçekleştirilen, bizimle müzakare edilmeyen ve onayımız alınmayan bu değişikliklerin Kıbrıs Türk tarafını bağlamayacağı belirtildi.

Kabul edilemez

Anavatan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aksoy, "Bu anlaşmanın imzalandığı dönemde de belirttiğimiz gibi, Üsler bölgesinde statünün değişmesi anlamına gelecek bu düzenlemenin içeriği hakkında garantör konumundaki Türkiye ve 1960 Antlaşmalarında imzası bulunan Kıbrıs Türk tarafıyla zamanlıca danışılmaması kabul edilemez bir durumdur." değerlendirmesinde bulundu.

Aksoy,  "Kıbrıs Türkleri bir kez daha görmezden gelindi" dedi.

KKTC Dışişleri eski Bakanı, Tahsin Ertuğruloğlu da, Volkan gazetesine yaptığı özel açıklamada, İngiltere'nin 1963-64 döneminde tüm anlaşmaları ve anayasal kuralları hiçe sayarak, Rumların BM'de 'Kıbrıs Cumhuriyeti', Türklerin de bu Rum devletinin etnik bir azınlık toplumu olarak kabul edilmesine neden olduğunu vurgulayarak, "Eğer bu olmasaydı 2004'te AB malum hatasını gerçekleştiremeyecekti ve bugünlerde çok farklı senaryolar gündeme gelmiş olacaktı." dedi. Ertuğruloğlu, İngiltere'nin Kıbrıs meselesinde tarafsız ve olumlu bir rol üstlenmesinin söz konusu olmadığını kendi üslerinin esiri olmuş İngiltere'den, Kıbrıs Türk halkının her türlü kötülüğü ve zararı beklemesi gerektiği uyarısında bulundu.

Konuyla ilgili Volkan'a açıklamalarda bulunan Türkiye eski Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel de, İngiltere'nin, Rum'a üs topraklarını devrederek yalnız siyasal açıdan yanlış bir adım atmakla kalmadığını, aynı zamanda hukuku da hiçe saydığını söyledi. Gürel siyasal açıdan yapılan yanlışın, Kıbrıs Türkünü yok sayma, hiçe sayma yanlışı olduğunu söyleyerek "KKTC'yi tanımayabilirler ama Kıbrıslı Türklerin varlığını ve 1964'den beri kendi kendilerini yönetmekte olduklarını görmezden gelemezler" dedi.

Bana göre, Birleşik Krallık üslerde Rum'a toprak vererek, Rum-Yunan ikilisinin politikalarına destek vererek, bozguna uğradıkları, ağır bedel ödedikleri Çanakkale'nin intikamını almaktadır. İngiltere, Anavatan Türkiye'nin bölgemizde ve Doğu Akdeniz'deki kazanımlarından, Mavi Vatan'dan oldukça rahatsız olmuştur ve aklı sıra Türkiye'ye kafa tutacak bir siyaseti devreye koymuştur. İngiltere, Türkiye'nin ne 1878'de Kıbrıs'ı kiraya vermek zorunda kalan ne de İngiltere'nin Kıbrıs'ı işgal ettiği 1915 yılındaki Türkiye olmadığını iyice kafasına kazımalıdır.

Rum'a ve İngiliz'e meydanı boş bırakmamalı, anlaşmaların çiğnenmesine göz yummamalı ve Uluslararası Adalet Mahkemesi'nde muhakkak hakkımızı aramalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları