İnsanlık ölüyor mu?

Son zamanlarda öyle vicdansızlıklara, öyle acımasızlıklara şahit oluyoruz ki ister istemez "İnsanlık ölüyor mu?" sorusunu sormak geliyor içimizden… Sahi insanlık ölüyor mu?

Bu soruya doğru cevap verebilmek için öncelikle insanı insan yapan değerleri ve onu diğer canlılardan ayıran özellikleri bilmek gerekir.

İnsan öncelikle vicdan sahibi bir canlıdır. Maalesef vicdanını yitiren insanlar canavarlaşıyor. Acıma duygusunu kaybediyor. Tabiat boşluk kabul etmediği için de vicdanın yerini cüzdan alıyor. Vicdansızların para-pul, makam-mevki için yapmayacakları kötülük ve girmeyecekleri kılık yoktur. Dalkavukluk, ikiyüzlülük, nankörlük, bencillik, menfaatperestlik, acımasızlık gibi insan onurunu zedeleyen davranışlar onlar için gayet normaldir, hatta yaşantılarının bir parçasıdır.

Meseleyi biraz abarttığımı düşünüyorsanız, bir köşe yazısından aldığımız aşağıdaki cümleyi lütfen okuyunuz, eminim durumun vahametini siz de görecek ve üzüleceksiniz. Tabii vicdanınız varsa...

"Bu süreçte (FETÖ) suçlu suçsuz tartışmasına girmeden tutuklanmalar, açığa alınmalar, memurluktan atılmalar olması gereken işler."

İnsanın bu kadar mı vicdanı taşlaşır, Allah'ın "eşref-i mahlûkât" olarak yarattığı âdemoğlu bu kadar mı haktan, hukuktan uzaklaşır?.. Allah'ım aklıma sen mukayyet ol!..

İnsan hakperesttir, güçlünün değil, haklının yanında yer alır. Hak kavînindir (güçlü) diyerek güçlünün yanında yer alıp güçsüzleri, kimsesizleri, fakir-fukarayı, garip-gurebâyı ezmekten zevk alan iki ayaklılara insan demek insanlığa hakarettir.

İnsan olmanın bir başka şartı da "âdil" olmaktır. Adaletin olmadığı yerde her şey olur. En çok da dalkavuklar olur. Bunun içindir ki Hz. Peygamberimiz, zâlim bir hükümdara hakkı ihtar etmek en büyük cihattır, buyurmuştur.

Bu noktada, mağduriyetleri dile getirdiğimiz için bizi FETÖ'cülerin avukatlığına soyunmakla itham edenlere de bir çift sözümüz var. Biz dün neredeysek bugün de aynı yerdeyiz. Lütfen bizi Ata uçağında cemaatçilerle kol kola seyahat eden bukalemunlarla karıştırmayın. Aşağıdaki satırları yaklaşık 5 yıl önce kaleme almışız:

Elbette suçlular cezasını çekecektir. Bunun aksi düşünülemez. Lakin suçluların cezasını çekmesini istemek başka, suçluların cezasını çekmelerinden zevk almak başka… Birincisi ne kadar âdil ve insânî bir duygu ise, ikincisi de o kadar kin ve nefret dolu, gayri insnânî bir davranıştır. Adalet gerek görürse -gayet tabii- parmağı kesebilir. Ama kesilen parmak için zil takıp oynamak insanoğluna yakışmaz. Her ne kadar "adaletin kestiği parmak acımaz" deniliyorsa da, adaletin kestiği parmağın da acıdığını hissettiğimiz ölçüde insanız. (Yeniçağ, 14 Nisan 2012)

Yazık ki -vaz geçtik adaletin kestiğinden- zulmün kestiği parmağın acısını bile hissetmez olduk. Onun için "İnsanlık ölüyor mu?" diye feryat ediyoruz…

Yazarın Diğer Yazıları