İntikam dönemi

Elli küsur yıla yakın meslek hayatımda, gazetecilik ve devlet hizmetlerinde bulundum. Bu süre zarfında Türkiye’de kavramların, kurumların bütün ayrıntıları ile bu kadar sistemli bir şekilde alt üst edildiğini görmemiştim. Yapılan tasfiye hareketinde AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan, 12 yılda sistemli bir şekilde bunu başarmıştır. Türkiye’deki bu devire bir isim vermek gerekiyor ise rövanş/intikam devri demek doğru olacaktır. Hâlâ sürmekte olan 28 Şubat davasının açılmasındaki maksat, Türkiye’de gericiliğin iktidara gelmesine karşı yapılan hareketin ve sorumluların şimdi yargılanmaları, hapse tıkılmalarıdır.
Yeni anayasanın peşrev hareketlerinden biri de Türkiye Cumhuriyetinin alışagelmiş kavramlarını kökünden değiştirmektir. Şimdi Türklük kavramı bile tartışılır hale geldi. Geçen akşam bir televizyon programında Onur Öymen’in karşısına çıkan bir sözde tarihçi, ’Türk kelimesinin yerli yersiz her konuda öne çıkarılması bana göre yanlıştı’diyerek Cumhuriyet tarihinde Türklük kavramının fazla abartıldığını iddia etti.
O tarihi dönemi muhtelif kaynaklardan okuyan o sözde tarihçi, muhakkak ki o dönemi yaşamadığı veya özümsemediği için bunları iddia etti. Anadolu’da aslen Türk olanlar bile Türk olduklarının farkında bile değillerdi. Yakup Kadri’nin Yaban romanında bir olay hatırlatılır. Anadolu’nun göbeğinde bir yerlerde çalışan bir köylüye sormuşlar: Sen Türk müsün diye? Cevabı; ‘O senin dediklerin Haymana Ovası’nda bulunur’. Atatürk devrimlerinin bir maksadı, Mustafa Kemal’in Türk tarihine ve Türk diline verdiği önem bu yüzdendi. Kendine olan güvenini kaybetmiş olan Türk halkına özgüven aşılamaktı. Ankara’da Kızılay’daki abidede ‘Türk öğün, güven, çalış’ sözleri de bu çabanın işaretiydi. Kısacası Atatürk Cumhuriyeti bugüne kadar bu ilkeleri benimsemişti. İşte şimdi Recep Tayyip Erdoğan hiçbir zaman benimsemediği Cumhuriyeti, bunun için tasfiye etmek istiyor. Türk ordusundan başlayarak her alanda hatta törenlerde bile silmek istiyor. Ve başarılı oluyor. Her halde yeni anayasada bu yeni ilkeler egemen olacak. Ve Türkiye Cumhuriyeti, Erdoğan’ın hüküm sürdüğü bir ülke olacak. Son zamanlarda Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyetini tasfiye etmek sürecinin en bariz misali, milliyetçiliği ırkçılık addederek Atatürk’e doğrudan saldıramadığı için İsmet İnönü’ye saldırmasıdır. Ama asıl hedefi Mustafa Kemal’dir. Çünkü ne Mustafa Kemal’i ne de Türkiye Cumhuriyetini özümsediği için bütün kavramlarına ve ilkelerine karşıdır. Daha önceki milliyetçilik ve hatta Atatürk aleyhindeki sözlerinden bellidir.

 

***

 

Bu zat şimdi hasbelkader veya hasbelkeder bu sevmediği Atatürk Cumhuriyeti’nin Başbakanı mevkiindedir. Elli küsur yılı geçen gazetecilik ve devlet meslek hayatımda çok lider ve politikacı gördüm ama hiçbiri Cumhuriyete bu kadar bariz bir şekilde karşı değillerdi. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhuriyeti tasfiye etmek sürecinin en açık tehlikeli bir safhasını yaşamaktayız. Bu da bundan evvelki Kürt açılımının fiyaskosundan sonra şimdi yeni bir Kürt açılımına girmiştir. Bu açılıma göre Türk devletinin Başbakanı eşkıyabaşı ve bebek katili Öcalan’ı muhatap kabul ediyor ve ondan PKK’nın silah bırakması için aracı olmasını talep ediyor. Neticede Öcalan bu aracılığı kerhen ve şeklen yapsa bile PKK’nın silah bırakacağı kesin değildir. Çünkü PKK Kürtlerinin ’Büyük Kürdistan’hayali gerçekleşmediği sürece başka hiçbir manası kalmayacaktır. Siz Mustafa Kemal’in, mesela Şeyh Sait’ten yardım dileyeceğini ve medet umacağını düşünebilir misiniz? Ben şuraya kesin olarak yazıyorum ki Erdoğan’ın yeni bir fiyaskosu kaçınılmazdır. Fakat Atatürk Cumhuriyeti’nin onuru pahasına...

Yazarın Diğer Yazıları