İrlanda: 400 yıllık husumetin hikayesi

İrlanda: 400 yıllık husumetin hikayesi
Kuzey İrlanda’da dünya kamuoyunu IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) örgütüyle tanıştıran bu savaş nasıl doğdu, gelişti ve barışa nasıl ulaşıldı?

İrlanda sorununun tarihsel kökeni, 1600’lü yılların başlarında İngiliz ve İskoç yerleşimcilerin İrlanda adasına gelmesi ve Katolik İrlanda halkını yönetimleri altına almaya başlamalarına dayanıyor. İngiltere’nin asırlarca başını ağrıtan İrlanda sorununun temelini atan olay, Kral 8.Henry’nin 1534 yılında Roma ile olan sorunlarının ardından Katolik kilisesinden ayrılarak kendi kilisesini kurması oldu. Bu olayla birlikte Katolik İrlandalılar ile Protestan İngilizler arasındaki husumetin dinsel boyutu şekillenmeye başlamış ve iki toplum arasındaki temel belirgin ayrıştırıcı unsur bu mezhep farklılığı olmuştur. O dönemde İngiliz ve İskoç yerleşimcilerin İrlanda’ya gelmeleriyle sorunlar, Katolik İrlandalıların da tepkileri başladı. 1916 yılında Dublin’de kurulan Katolik IRA’nın silahlı mücadelesi sonucu 1922’de adanın güneyinde bağımsız İrlanda Cumhuriyeti kuruldu. Adanın kuzeyiyse İngiltere yönetimine bağlı kaldı. 1960’lı yıllarda kuzeyde yaşayan Katolik İrlandalılar İngiltere’den ayrılıp birleşik bir İrlanda devleti kurmak amacıyla IRA’yı yeniden kurdu. 2005’teki barış anlaşmasıyla sona eren Kuzey İrlanda sorunu böylece doğdu. IRA, Katolik İrlandalılar arasında örgütlenirken, İngiltere ile birlik yanlısı Protestanlar arasındaysa, “Gönüllü Ulster Güçleri” adlı paramiliter grup ortaya çıktı. Böylece Katolik İrlandalılar ve IRA, karşılarında Protestan İrlandalılar, Gönüllü Ulster Güçleri ve İngiliz ordusunu buldukları kanlı bir çatışma sürecine girdiler. 1981’de Kuzey İrlanda’dan bağımsız milletvekili olarak İngiltere Parlamentosu’na giren Bobby Sands’in cezaevinde açlık grevinde ölümü çatışma sürecinin önemli noktalarından biri olarak görüldü. 

Silah bırakma şartı
Partinin lideri Gerry Adams, 1983’te milletvekili seçilerek İngiltere parlamentosuna girdi. Dönemin İngiltere Başbakanı “Demir Leydi” Margaret Thatcher devletin IRA’yla görüşmesi için silahların susması ön koşulunu koydu. O dönemde zaman zaman ateşkes ilan edildi ancak ses getiren sansasyonel eylemler devam etti ve sorun gündemde kaldı. Bu tarz eylemler sonucunda Prens Philip’in amcası öldürüldü, Downing Street’te bulunan başbakanlık ofisi bombalandı, İngiliz istihbaratı MI6 binasına roket saldırısı gerçekleştirildi ve Thatcher’a suikast yapıldı. Thatcher bombalı saldırıdan kurtulsa da 5 kabine ve parti üyesi öldü. Thatcher’ın yerine 1990’da Başbakanlık koltuğuna oturan John Major, çatışan taraflara görüşme çağrısı yapınca, bunun üzerine IRA 1994’te ateşkes ilan etti ancak Sinn Fein’le görüşülmemesi üzerinde ateşkes adımı geri alındı. İşçi Partili Tony Blair’in 1997’de İngiltere Başbakanı olması, Kuzey İrlanda sorunu açısından dönüm noktalarından biri oldu. Blair, önceki hükümetin aksine herhangi bir ön şart koymadan Gerry Adams’la görüştü ve IRA’nın siyasi kolu barış sürecine dahil edildi. BBC’ye konuşan, Kuzey İrlanda’daki Ulster Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr.Martin Melaugh, Blair’in bu tavrını şöyle yorumladı: “Blair, bir anlaşmanın mümkün olduğu noktasına vardı ve buna ulaşmak için bazı politik riskler almaya hazırdı.” Görüşmeler sonunda 1998 Paskalya’sından iki gün önce Kuzey İrlanda Anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre IRA silah bırakmaya razı olurken, İngiltere de IRA mahkumlarını serbest bırakmayı, Kuzey İrlanda’dan askerlerini çekmeyi, Kuzey İrlanda’ya yönetim hakkı vermeyi kabul etti. Buna göre 1972’de kapatılmış olan Kuzey İrlanda meclisi tekrar açılacaktı. Barış anlaşmasının en kritik maddesindeyse, hem İngiltere’nin hem de İrlanda’nın, Kuzey İrlanda konusunda halkın çoğunluğunun rızasını kabul etme taahhütleriydi. 

Mezhepçilik sürüyor
Bu, bir referandumla Kuzey İrlanda halkının İrlanda Cumhuriyeti’ne bağlanmayı onaylaması durumunda, bu kararın kabul edileceği anlamına geliyor. Referanduma sunulan anlaşmaya Kuzey İrlanda’da yüzde 71 destek oyu çıktı.  Dr.Melaugh’ya göre ortada hâlâ birçok sorun var. Melaugh, bunu şöyle açıkladı: “Kuzey İrlanda hâlâ insanların ayrışmış cemaatler içinde yaşadıkları bölünmüş bir toplum olmaya devam ediyor. Geçmişteki sorunların üstesinden gelme, mezhepçilik önemli sorunlar olarak sürüyor. Belfast Belediyesi’ne asılan Britanya bayrağıyla ilgili son şiddet olayları toplumun önemli bir bölümü içinde uzlaşma sağlanamadığının taze kanıtları.”