İş yok, iş bulma umudu hiç yok…

Açıklanan işsizlik oranına göre; geçen sene Temmuz ayında 4 milyon 596 bin kişi olan işsiz sayısı bu yıl 4 milyon 227 bine geriledi. (yüzde 13,9'dan yüzde 13,4'e düştü. )

Ancak bir sakatlık var… TÜİK'in açıkladığı iş aramayıp ta iş bulsa çalışmaya başlayacak olanların sayısı yüzde 78 oranında arttı. 2019 da 2 milyon 354 bin kişi iken bu sene 4 milyon 201'e yükseldi. Bunların bir kısmı iş bulma umudunu kaybetmiş olanlardır.

Bu durumda Temmuz ayında fiilen ve  gerçek işsiz sayısı 8 milyon 482 bindir ve işgücünü de düzelterek oranlarsak fiili işsizlik oranı yüzde 23,6'dır. Geçen sene bu oran 19,6 idi.

Eğer bir istihdam politikası düşüneceksek, 8 milyon 482 bin kişiye iş bulmayı hedef olarak almamız gerekir.

Öte yandan çevremize ve ailemize bakarsak zaten dört kişiden birinin işsiz olduğunu da görürüz. Pandemide GSYH daraldı fakat işçi çıkarma yasağı olmasaydı , işsiz sayısı daha  fazla olurdu.

 

Öte yandan geçen sene yüzde 53,8 olan istihdam oranı da bu sene 43,5'e geriledi. İstihdam oranı önemlidir? Zira bu oran  ülkedeki mevcut iş gücünün ekonomik faaliyetler içerisinde sürekli biçimde çalıştırılmasını  gösterir. Bu oranın yüksek olması, insan gücü kaynaklarının  etkin kullanılmış olduğunu ve daha yüksek katma değer elde edildiğini gösterir. Bu oranın düşük olması yoksulluk kısır döngüsü yaratır.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından 2019 yılı üçüncü çeyrek rakamları dikkate alınarak hazırlanan bir rapor, en yüksek istihdam oranının İzlanda'da, en düşük istihdam oranının Türkiye'de olduğunu belirtiyor.

İş bulma umudumuz da yok… Çünkü siyasi iktidar işsizliğin çözümünü bazı teşvikler, esnek çalışma koşulları ve sertifika programları ile sınırlı görüyor.

İşsizlikte en önemli iki sorun yatırımların daralması ve ithalata bağımlı üretim yapısıdır. Üretimde kullandığımız ithal girdi payını ortalama yüzde 10 seviyesine indirmemiz gerekir. Bunun için ithal ettiğimiz hammadde ve ara mallarını içeride üretmemiz gerekir. Elbetteki her durumda içeride yatırım ortamı ve güven ortamı sağlamak şarttır. Ayrıca, ithal girdi sektöründe bir geçiş dönemi içinde, devlette yine geçici olarak piyasaya girmeli ve ithal ikamesi uygulanmalı, bu kapsama giren yatırımlara daha yüksek teşvik verilmelidir.

Büyüme, istihdam ve gelir dağılımı ekonominin üç ayağıdır. Bu çerçevede, işsizlik oranı, ekonomik sorunların tek rakamlı blançosudur. Ekonomik sorunlar, ekonomide daralma, işsizlik ve gelir dağılımında bozulma olarak ortaya çıkar. Bu sorunların çözülmesi için tek başına istihdam politikası yeterli değildir. Önce hukuki ve demokratik altyapıyı yeniden oluşturarak güven ortamı yaratmak zorundayız. Aynı zamanda bir planlama yaparak; para, faiz, kur, maliye, istihdam, dış ticaret politikalarını koordineli olarak planlamamız gerekir. Bu günkü siyasi tabloya ve ekonomi yönetiminin tutumuna bakarsak böyle bir niyet göremiyoruz. O zamanda iş bulma umudumuz da kalmıyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları