İŞ'i rahat bırakın

Çocukluğumda ilk kumbaramı annem hediye etmişti. Hani şimdi reklamlarda kalan kulplu metal şey. O dönem Fener'le Balat arasında tam beş banka şubesi vardı. Bunlardan biri İş Bankası idi. Vodina Caddesi'nin Balat'a bağlandığı yerde klasik ve muhteşem bir binanın iki katı tamamen ona aitti.

Benim için tek sembolü vardı. Sahip olduğum kumbara. Şimdi bu hatta hiç banka kalmadı. Bildiğim tek şey İş Bankası ülkenin geçirdiği ekonomik krizlere rağmen taş gibi ayakta.

Peki, Erdoğan'ın yaptığı çıkışa ne demeli? Hedefe CHP'li yönetim kurulu üyelerini oturtması yeni strateji mi? Bu işin sonunun ayakta kalan tek hür teşebbüs bankasını sarsabileceğini hiç mi hesap edemedi? "Siyasi partinin bankası olur mu?" diye sorarken onlarca Ak Partiliyi kamu bankalarının yönetim kurullarına yerleştirdiğini unuttu mu? Tamamının kendi onayından geçtiğini bilmiyor mu? Soner Yalçın'ın dünkü yazısından sonra herkes öğrendi.

İş Bankası ile CHP'nin "yetkisiz" dört yönetim kurulu üyesinin Atatürk'ün vasiyetinin gereği olarak orada bulunduğunu bir Cumhurbaşkanı bilmez mi? Muhalefet, Erdoğan'ın amacının "Katar'dan gelen hibe uçağı" unutturmak için olduğunu söylüyor. Gündemi değiştirmek istediğini belirtiyorlar. Buna inananların sayısı ise her gün artmakta. Eğer bu doğruysa Erdoğan'ın İş Bankası'nın prestij kaybına uğrayacağını hesap etmesi gerekmez miydi?

Geçmişte bu ülkede pek çok banka battı. Bereket İş Bankası'nın yapısı çok sağlam. Epey önemli iştirakleri de ekonomimizin damarları niteliğinde. Yine Cumhurbaşkanı hedefe oturtacaklarını seçerken, daha dikkatli olmak zorunda.

...

ÖZEL NOT: Alican Uludağ'ın mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum:

"Eski Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin bir ay önce profesör oldu. Altı gün önce yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 'Rektörlük için üç yıl profesörlük yapmak' şartı kaldırıldı. Ve Yusuf Tekin, Ankara Hacı Bayram Üniversitesi rektörlüğüne atandı. Kişiye özel kararname..."

***

Sinirleri bozulanlar

Tarafsız Bölge'ye katılan iktidar sözcülerinin sinirlerinin ne hâle geldiğini anladık. SETA'cı Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın ile eski Antalya savcısı Aladdin Varol'un "hibe uçak" konusundaki savunmalarını gülerek izledim. Bu ikili, 500 milyon dolarlık özel imalat Boeing'in alınışına onay verirken bir hayli terledi.

En trajikomiği de Varol'un ağzından çıktı; "Katar Emiri, Özgür Suriye Ordusu'na en fazla yardım eden kişidir". Sormak istiyorum, uçakla ÖSO'nun ne bağlantısı var? Eski savcıya bu programı tekrar seyredip alakasız laflarını yeniden değerlendirmesini tavsiye ediyorum. SETA'cı Yalçın hiç olmazsa, kurların kötü, ekonominin daha beter olduğunu itiraf etti.

Ahmet Hakan Coşkun'a gelince, durumu daha değişik. O da fazlaca saçmaladı. Hiç bu kadar yanlı görmemiştim. Belli ki "beni de yollarlar mı" korkusu yaşıyor. Belki de haklı. Türkiye'nin en dürüst kalemi Taha Akyol'un çıkışı verildikten sonra...

***

Seçmeler

Sıklıkla yüksek lisans yaptığını belirten Müge Anlı, selamet yerine selahiyet kelimesini kullanmaya devam ediyor; "Soruşturmanın selahiyeti için". Bu söyleme 2013'te başlamıştı. 2018'e geldik, aynen devam.

Anlı, hayvanlar için gebe sıfatının kullanılacağını da bir türlü öğrenemedi:

- Hamile ineğiniz ne renkti?

- Hamile ineğin kesilmesi...

- Hamile inek meselesinde...

3 Eylül'den beri böyle devam ediyor. Anlaşılan uyaran kimse de yok. Bu görevi Hüseyin Movit üstlendi. Hanımefendi belki okur da hatalarını düzeltir.

...

ESKİ-YENİ: Onur Buldu'nun -Güldür Güldür'ün Bilal'i- sunduğu Eyvah Düşüyorum, tanıdık çıktı. Bütün dünyada olduğu gibi bizde de yayımlanmıştı. Bu defa Star devreye soktu. Fikrimi sorarsanız beğenmedim.

...

BİR ŞİKÂYET: Türk sporunun hemen her dalına önemli hizmetler vermiş isim Tahsin Albayrak aradı. Şikâyeti Halk TV'nin iki haber spikerinden. Bu bayanların devamlı olarak "Sevgili seyirciler" demesinden fenalık geldiğini söyledi. Albayrak haksız değil. Bu konuda iki yeni mesaj daha aldım.

...

ALIŞKANLIK: Uğur Çoban'ın yazdıkları bana destek mahiyetinde:

"Birkaç yıl önce Mersin'den Adana'ya gittim. Amacım kitap fuarında Gürkan Hacır'a 'Efe Başvekil' kitabını imzalatmaktı. Ancak programda olduğu hâlde gelmedi. Sordum; 'Ankara'da bir televizyon programına katılacağını' söylemiş.

Anlaşılan duyurulduğu hâlde imza gününe katılmaması Gürkan Hacır'ın alışkanlığı!"

...

GÜNÜN SÖZÜ

Bazı insanları gözünüzde fazla büyütmeyin. Onların sadece özrü kabahatinden büyüktür. İbrahim Ormancı

Yazarın Diğer Yazıları