İşin şakası yok!

Testleri hızlandırmalıyız. Ne imkân varsa kullanmalıyız. Her gece rakam açıklanıyor. 9 can kaybı 670. Bu yazıyı okuduğunuzda daha katlanmış olacak.

Türkiye'ye diyebilirim ki, virüs umreciler vasıtasıyla girdi. Umreciler karantinaya alınma tedbiri sonra düşünüldü. Önce dönüp memleketlerine dağılanların kaçı doktora gitti? Kaçı kendisini yakınlarından izole edebildi? Umreden geliyorlar... Herkes "Hoş geldin." diyecek, el öpecek. Hacdan ve umreden gelenlerin ellerini, büyüklerimizin ellerinin öpüldüğü gibi üstü değil; kutsal mekanlara dokunduğu düşüncesiyle avuç içi öpülüyor. (Ben de çocukluğumda, hacdan gelen dedem elinin içini uzatınca öğrenmiştim.)

İyi bildiğim bir ilçemizde, umreden gelen kişi kendi isteğiyle hastahaneye gidiyor. Virüsün bulaştığı anlaşılıyor. Hemen tedaviye alınıyor ama kurtulamıyor. İlk açıklananlardan.

Doktorları dinlemeliyiz, yetkilileri dinlemeliyiz. Dün FOX TV'de, İlker Karagöz'ün programında koronavirüs için, Sağlık Bakanlığı'nın ilim kurulu üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, insanları telaşa düşürmeden, abartmadan, virüsle ilgili her şeyi tane tane anlattı, bütün soruları tatmin edici şekilde cevaplandırdı. Kanalın sitesine girip seyretmenizi isterim.

(Araya girmeyeyim diyorum ama bir not eklemeden geçemeyeceğim. "Seyretmek" yerine "izlemek" deniliyor. Görüntü seyredilir; izlenmez. "İzlemek" takip etmenin karşılığı görülebilir. Ama iki kelime yerine göre kullanılır. Ancak hiçbir surette seyretmenin karşılığı olamaz. Kimilerinin "Türkçeleştirme" tasarrufu dilimizi kısırlaştırıyor. Kendimizi ifadeden aciz kalıyoruz.)

Prof. Dr. Alpay Azap, ısrarla evden çıkmamayı tavsiye ediyor. Eğer ekranlarda gördüğümüz gibi, asker uğurlamayı abartırsak hastalığın önüne geçilemez ve ister istemez, devlet sert tedbir almak mecburiyetinde kalır, sokağa çıkma yasağı koyar. Kendimiz tedbir almayıp devletin zorlamasını mı bekleyelim! Tavsiyelere uymayanlar bahçelerde, parklarda yan yana banklarda alınlarını güneşe dayamışlar oturuyorlar! Belediye çareyi bankları sökmekte buluyor. Olacak şey mi? İnsanlarımız neden tavsiyelere uymuyorlar?!

Havaların ısınmasından yayılma hızı yavaşlayacak deniyor ama Suudî Arabistan çok sıcak... Virüs yaygın. Yaygınlığı dünyanın dört bir tarafından insanlar ziyaret ettiği için de düşünebiliriz. Yine de öyle bahar geldi, iliklerimiz ısındı, diye kendimizi bırakmayalım ve tedbirli olalım.

Devlet, halkını gözetmek, tedbiri küçükten büyüğe, muvafıktan muhalife herkes için almak mecburiyetindedir. Devleti yönetenler, HDP de olsa, -evet ben diyorum, beni savcılığa şikâyet eden parti için diyorum!- hiçbir unsuru ayrı görmeden koruyucu kanatlarını uzatmalı, akılcı icraatıyla herkesi ikna etmeli, hiç kimseyi daire dışına itmemelidir. Virüs senin partin, benim partim diye dolaşmıyor!

Şimdi belki yarı yarıya hapishanelerin boşaltılması planlanıyor. Hapishanelerden salıverileceklerden cemiyetin doğrudan zarar gördüğü ve göreceği, azap çektirdiği insanların devlete güvenini sarsacağı mevkuflar ve mahkûmlar için nasıl bir plan kuruluyor? Ayırım çok zor ama bir de ortada gereklilik var.  İran 85 bin mahkûmu bıraktı. Allah korusun hapishanede başlayacak bir salgın önünü alınamayacak faciaya yol açabilir. İnsanları, birbirinden iki metre uzaklaştırmak, her daim temizliğe riayet etmek mümkün olamaz.

Bütün partiler, bütün tedbirlerde ve bütün kararlarda ortak noktada buluşabilmeli.

Bu işin şakası yok. Devleti yönetenlerin mesuliyeti büyük.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları