İstanbul Barosu’ndan Kanal İstanbul’a itiraz dilekçesi

İstanbul Barosu’ndan Kanal İstanbul’a itiraz dilekçesi
İstanbul Barosu, Kanal İstanbul’un ÇED raporuna itiraz etti. Baro, 13 maddeden oluşan 3 sayfalık dilekçeyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü’ne gönderdi.

Kanal İstanbul projesine tepkiler devam ediyor. Projeye bir itiraz dilekçesi de İstanbul Barosu'ndan geldi. İstanbul Barosu, Akp iktidarının 2011 yılında "Çılgın Proje" olarak tanıttığı Kanal İstanbul projesi için hazırladığı 3 sayfalık dilekçeyle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne itiraz etti.

Baro, dilekçesinde Kanal İstanbul projesinin doğal çevreyi değiştirerek olumsuz etkileyeceğini, çevre ve tüm canlıların sağlığını bozacağını, dolayısıyla ‘sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ihlal edildiğinin altını çizerek, proje için ÇED olumsuz kararı verilmesini talep etti.

İstanbul Barosu’nun 13 maddelik itirazı şöyle:

*Büyük deprem bekleyen İstanbul’un fay hatlarının kesişme noktasındadır. ÇED raporunda yer alan bilgilere göre, proje güzergahı 1., 2., ve 3. derece deprem bölgelerinden geçmektedir. Kanal İstanbul yörede insan nüfusunu ve yapılaşmayı artıracak, dolayısıyla da olası bir depremde daha fazla can ve mal kaybının yaşanmasına neden olabilecektir.

"SU KAYNAKLARI KESİNTİYE UĞRAYACAK"

*Su sorunu yaşayan İstanbul’un yaşam destek sistemleri olan su havzaları, Istranca’lardan gelen ve su havzalarını besleyen su kaynakları kesintiye uğrayacaktır. Proje nedeniyle yok olacak Sazlıdere barajı İstanbul’un su ihtiyacının yüzde 29’unu karşılamaktadır.

*ÇED raporunda, Kanal İstanbul Projesinin Su Kaynaklarına Olan Etkisi, DSİ’nin verdiği rakamları ile örtüşmemektedir. DSİ’nin verdiği rapor ÇED raporunda yer almamıştır.

"TARIM VE HAYVANCILIK OLUMSUZ ETKİLENECEK"

*Trakya dahil tatlı suların beslediği tarım alanları yok edileceği için bölgede tarım ve hayvancılık yapılamaz hale gelecektir.

*ÇED raporuna göre, Kanal İstanbul Projesi kapsamında 440 adet mera, yaylak, kışlak vasıflı taşınmazından 418 adet (13.437.022,67 m2) taşınmazın mera niteliği kaldırılmıştır. Mera Kanunu Ek Madde 1 ve 30.04.2014 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararına göre; olası afet riskini bertaraf etmek için ruhsatsız, iskânsız ve afet riski altındaki yapıların tasfiye edilerek yeni yerleşim alanı olarak kullanılması amacıyla kullanılabilir. Mera Kanunu’nda 2016 yılında yapılan değişiklikle, Ulaştırma ve Altyapı Bakanına, afete dayanıklı yerleşim alanı oluşturulması amacıyla, Avrupa yakasında bulunan bazı mera, kışlak ve ortakların mera vasfını tek başına değiştirebilme yetkisi verilmiştir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı, bu yetkisini kanuna aykırı olarak, afete dayanaklı yerleşim alanı yapmak amacıyla değil, Kanal İstanbul projesi için kullanmıştır.

*Gelir olarak gösterilen, yoğun yapılaşma ile ilave nüfus artışı ulaşım ve kent yaşamını her alanda olumsuz etkileyecektir.

"HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDECEK"
*Doğal ve arkeolojik sit alanları, tabiat parkları, milli parklar, sulak alanlar vb. koruma alanları yok olacaktır. Kanal İstanbul nedeniyle, toplam 12.896.203,57 m2’lik devlet orman alanı, yok olacaktır Proje sahasındaki orman alanı, 3. Havalimanı için izin verilen alan ile çakışmaktadır. Proje sahasına 1,21 km mesafede bulunan Şamlar Tabiat Parkı, Arkeolojik ve Doğal Sit Alanları proje nedeniyle zarar görme riski taşımaktadır. Avcılar ve Küçükçekmece İç ve Dış Kumsal doğal sit alanı koordinatları değiştirilerek, Kanal İstanbul Proje alanı sınırlarında kalan kısım sit statüsünü kaybetmiş, konut alanı olan bir alan ise doğal sit, nitelikli koruma alanı haline getirilmiştir.

*Kazı sonucu hafriyatın taşınmasıyla bozulan ekosistem halkın sağlığını tehdit edecek, taşıma araçları trafiğe ek yük getirecektir.

*Kanala entegre yapılar Karadeniz Konteyner Limanı – Marmara Konteyner Limanı – Lojistik Merkezi Küçükçekmece Yat Limanı Diğer entegre tesislerden adalar ve Sazlıdere Yat Limanı için çalışma yapılmadığından maddi ve çevresel etkileri bilinmemektedir.

"VATANDAŞA EK VERGİ YÜKÜ GETİRECEK"

*Yap İşlet Devret modeliyle hayata geçirilmesi kararlaştırılmıştır. Aynı yöntem ile yapılan diğer projelerde olduğu gibi Hazine garantisi verilmesi vatandaşa ek vergi yükü getirecektir.

*Kanal İstanbul Projesi ile ADA haline gelecek bir kentte yaşamak zorunda kalacağız. Her açıdan yaşamı zorlaştıran bir yerleşim haline gelecektir.

*Trakya ile irtibatın köprülerle sağlanması, ulaşım hakkının kısıtlanması yanında güvenlik sorunu yaratacaktır.

*ÇED Raporu hazırlama aşamasında kurum ve kuruluşlardan görüş istenmesine karşı, görüşler hiç dikkate alınmamıştır. Rapor, projenin olumsuz çevresel etkilerini bertaraf edecek değerlendirmeler içermemektedir.