İstanbul Belediyesi'ne müfettiş uğradı mı?..

Şu rezalet, CHP'li bir belediyede patlak verseydi, seyreleyin o zaman gümbürtüyü... Yandaş medya çamur üstüne çamur sıçratmıştı işte o zaman çevreye!..

Çünkü bu vahim manzarayı ancak "Yağma Hasan'ın böreği" lafı tarif edebilir ki; belediye kesesinden dağıtılan paraları sanki sıradanmış gibi, çekmecelerde saklanan faaliyet raporlarına da yansıtmış beyefendiler...

İstanbul'ın yığınla sorunu varken; kentin güzelleştirilmesi, doğasının korunması, denizlerin temizlenmesi, yeşilin artırılması, parkların çoğaltılması, trafik ve otopark sorununa neşter atılması gerekirken, sanki her yer güllük gülistanlıkmış gibi devletin paralarını yandaş vakıflara hangi hakla dağıtıyor İstanbul Büyükşehir Belediyesi?..

Milletten toplanan vergileri ne hakla AKP yandaşı dernek ve vakıfların kasasına savuruyor İBB?..

Kimden ve hangi yasadan alıyor bu yetkiyi İBB?.. Belediyeler yandaşları besleme deposu mu, yoksa halka hizmet kurumları mı?..

TÜRGEV'den, adı şaibelere karışan Ensar Vakfı'na kadar onlarca dernek ve vakfa bir yıl içinde 847 milyon 592 bin lirayı dağıtan İBB bunun gerekçesini halka açıklamaktan neden kaçınmış acaba?..

2018 yılında yandaşların kasalarına milyonlar akıtan AKP'li İstanbul Belediyesi daha önceki yıllarda kaç milyon lira dağıttı acaba bu vakıflara ve derneklere?..

Nedir bu pervasızca savurganlığın asıl gerekçesi?.. Kimleri, niçin besliyor AKP'li başkanlar, amaçları nedir, planları nedir ve kamu yararı nerededir?..

Asıl önemlisi de; hadi İçişleri Bakanlığı müfettişleri görmüyor, Sayıştay denetçileri bu rezaletin peşine düştüler mi, düşecekler mi acaba?..

Ve de İstanbul'da milletin parasının yağmalanırcasına yandaşlara dağıtılmasının hesabını soracak birileri çıkacak mı?..

CHP'de iki şaibe, iki aday!..

CHP seçmenleri içinde kadınların siyasete-başarıya etkisi kesinlikle yadsınamaz... Her seçim öncesinde, sokaklarda-caddelerde bildiri-broşür dağıtan ve yağmur-çamur demeden oy toplamaya çalışanların başında hep kadınlar geliyor...

Ancak konu, parti içinde etkili olmaya gelince, ne yazık ki kadının adı yok!.. Baksanıza; İstanbul, Ankara ve İzmir'de 90'dan fazla belediye için ancak 4 kadın aday gösterilebilmiş...

Kadına karşı duyarsızlık vahim de, tabanı sarsan bazı siyasi tercih vakaları var ki, CHP en çok da bu yüzden oy kaybedecek...

Örneğin; adları şaibeye karışmayan Kadıköy ve Kartal belediye başkanlarının üzeri neden çizildi acaba?..

Altınok Öz ve Aykurt Nuhoğlu'nun geçen yıl yaşanan kurultay "imza" tartışmaları sırasındaki tavırları mı bu ötekileştirmenin sebebi, yoksa bir zamanlar "dernek olsun" dedikleri CHP içinde etkin olmaya çalışan "hareket"in sinsi tasfiye operasyonu mu?..

İstanbul'da CHP'yi yöneten Oğuz Kağan Salıcı ve Canan Kaftancıoğlu, ellerindeki anketlere rağmen hangi hesaplaşma yüzünden temiz siyasetçilere sahip çıkmadılar acaba?..

Peki; şaibesiz bu iki ismin üzerini çizen CHP yönetimi Bakırköy ve Ataşehir'de adları şaibeden kurtulmayan iki adaya niçin yeniden koltuk bahşetti?..

O Bülent Kerimoğlu değil mi; belediye çaycısından (!) esnafına kadar sürekli kavgaların ortasında olan, Bulgaristan'da kumar masasında yakalanan ve Bakırköy halkının neredeyse nefret ettiği zat?..

Anketlerde ancak yüzde 20 civarında çıkmışken Kerimoğlu'nun şaibelerini görmeyenler, adaylığı açıklandığında Bakırköy meydanında atılan mide bulandırıcı karşıt sloganları da mı duymadılar?..

Peki; yolsuzluktan görevden alınan Battal İlgezdi, mal varlığıyla ilgili şaibeler günlerce gazetelere manşet olmuşken hangi gerekçeyle (!) el üstünde tutuldu acaba?..

Ataşehir'i 3 bin oyla kaybeden AKP'ye yolsuzluk üzerinden saldıranlara sormak lazım; CHP, Ataşehir'i yolsuzluktan yargılanan İlgezdi yüzünden kaybettiğinde, ona gizemli (!) biçimde sahip çıkanlar seçmene nasıl hesap verecekler?..

Evet; Kartal-Kadıköy ve Ataşehir-Bakırköy hattında seçmeni infiale sürükleyen ayrımcılık -şaibesiz isimlerin çizilmesi, şaibelilerin de korunması- gibi utanç verici bir çelişki yaratmıştır ki, CHP bu skandalın travmalarını halka kesinlikle açıklayamaz...

Şişli'ye "panzehir" lazım!..

Gelelim "yatak"-batak (!) reklamı yaptırılan kiralık köşe yazarlarının da mağlubiyetini gösteren Şişli-Sarıgül vakasına!.. Orada kıran kırana bir mücadele var...

Belediyenin milyonlarca dolarlık mal varlığını kendi okuluna aktardığı için yargılanan Sarıgül'den kurtularak rahatlayan CHP, Şişli çıkmazını çözmeye çalışıyor...

Evet; siyasi kurtarıcılık teraneciliğini bir yana bırakalım...

Şişli halkı Sarıgül'ün böbürlendiği gibi adaya değil, sadece CHP'nin kurumsal kimliğine oy verdiği için o ilçede asıl gerekçe şaibesiz bir isimle halkı kucaklamak olmalı...

Velhasıl, yıllar boyu kültür-sanat yerine; imar rezaletleri, yolsuzluk, doğa yağması ve rant vurgunculuğuyla anılan Şişli için tüm bu olumsuzlukları silecek bir "panzehir"e gereksinim var...

Hayri İnönü'den Gürsel Tekin'e, Sarıgül'ün "değişim hareketi"nin uzantılarından (!) Beykoz Konakları'na kadar her kesimden girişimler var Şişli adaylığı için...

Kılıçdaroğlu'nun her fırsatta ilçesindeki icraatlarını övdüğü Erzurum-Çat Belediye Başkanı Arif Hikmet Kılıç da Şişli için bastırıyor, ilçe başkanı ve belediye meclis üyesiyken imar rezaletleriyle mücadele eden Dursun Çaltı da...

Çaltı, yolsuzluk ve doğa tahribatlarına direnirken ne yazık ki silahlı saldırıya hedef olmuştu...

Evet; işte bu yüzden de sürekli rant oyunları, yolsuzluk, "tehdit" vakalarıyla gündeme gelen Şişli için, "kavga ve siyasi gerilimden uzak; huzur, barış, güven ortamı" vaat eden bir isme gereksinim var...

O halde CHP; doğanın çevrenin korunması ve en çok da "temiz siyaset" için Şişli'de iyi bir şeyler yapmalı... Herkes eminim bunu bekliyor...

 

Yazarın Diğer Yazıları