İstanbul'a imza atan başkanlar

Bugün Megakente yeni başkan seçiliyor. Yenileme kararı doğruydu ya da yanlıştı tartışmasına giremeyeceğim. Bildiğiniz gibi seçim yasağı var.

Üstünde durmak istediğim İstanbul'a imza atmış, iki önemli başkan. İlki Lütfi Kırdar. Görevinde çifte kavrulmuştu; vali ve belediye başkanı.

O zamanlar tüm şehrin nüfusu bugünün Bayrampaşa'sı kadardı. Yine de genişleme ve insan sayısının arttığı eğilimi açıkça görülüyordu. Düşünülmesi gereken, yayılmanın yeni yerlere, uydu kentlere doğru olması idi.

Kırdar, Eyüp, Beykoz, Beylerbeyi ve Üsküdar gibi tarihî semtleri koruma altına almanın gerektiğini hesaplayamadı. Buralardaki meskenlerin elden geçirilecekleri bile denetime tabi tutulmadı.

Eski şehir

Özellikle sur içinin, bilim, sağlık, kültür, turizm merkezi olmasını aklına bile getirmedi. Kimi uzmanlara göre eski kale kapılarından motorlu araçlar içeri alınmamalıydı. Mutlaka geçmiş yaşanmalıydı.

Bu bölge imara açılmasa, trafik sıkışır mıydı? Asla. Çünkü İstanbul'daki tarihî semtlerin her birinin toplamı 4-5 kilometrekareyi geçmiyordu. Böylece dönemin onarıma muhtaç malikaneleri bile, yani yorgun binalar değer kazanacaktı.

Avrupa'daki koruma

Gidenler bilir, Fransa ve İtalya'da hatta Dalmaçya kıyılarındaki bütün yerler aynen muhafaza edilmiştir.

Bunlara uygun olsun diye, o şartlarda hizmet verecek özel araçlar imal edilmiştir. Sadece motorlar değil, Yugo tipi mini otomobilleri her yerde görürsünüz.

Yaşlı insanların en büyük zevklerinden biri pedal çevirmektir. Şaşaalı lüks araçlara kimse heveslenmez. Arzulasalar dahi izin verilmez. Devlet o kadar denetimcidir ki, pencereye konacak saksıya kadar karışır.

Kimse "benim zevkim böyle" deyip evini istediği renge bile boyayamaz. Hele alüminyum doğrama veya plastik vitrin taktıramaz. Fabrikasyon çivi bile çakılamaz. Ahşap kullanmak mecburidir. Eğer bu kurallar olmasa turist gelir miydi?

Tam tersi

Peki bizim Lütfi Kırdar neler yaptı? Kırdar, görev süresi olan 1938-1949 seneleri arasında önüne gelen her şeyi yıkmakta sakınca görmedi.

İyi ki Melih Gökçek gibi çeyrek asır görevde kalmadı. Ankara'nın en uzun ömürlü belediye başkanının bugün yapamadıkları tartışılıyor.

Aslında Lütfi Kırdar'ın kanına giren Henri Prost adlı bir Fransız mimardır. Onun önerdiği uygulamaya sokulan saçmalıkların bir kısmını hatırlatmakta fayda var:

* Kazlıçeşme'yi tabakhane halinde tutan dericilere teslim eden oydu. Kokusu, aradan asırlar geçse giderilemeyecektir.

* Bir doğal dünya harikası Altın Boynuz'u sanayi tesisleriyle doldurdu. Bunlar arasında siyanür kullanan demir döküm Haliç'teki hayatın katilidir.

* Bunlara kumaş fabrikalarını hatta tersaneleri ekleyebilirsiniz. Tabii mezbahaları da.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Peki bu konuda sadece Henry Prost mu suçlu. Şehrin tek sorumlusu vali ve belediye başkanı Kırdar'ın hiç mi suçu yoktu?

Ve hocam

Ele alacağım diğer vali ve belediye başkanı unvanlı Fahrettin Kerim Gökay'dır.

İstanbul'a gelmiş geçmiş en politize yöneticiydi. Benim için en önemli tarafı hocalığımı yapmasıydı. "Halk efkarı psikolojisi" gibi çok önemli dersi veriyordu. İftiharla söylemeliyim onun eğitiminden tam not olan 20 puan alarak mezun oldum.

İnsan tanımak

Bu konuda kısaca ayrıntı verirsem, dersin ana teması "insan sarrafı olmayı öğrenmekti." Bana göre ünlü İtalyan hukukçu Lombrosso'nun "kriminal tiplerin tanımını"nın bize uyarlamasıydı.

Kısacık boylu Ord. Prof. Gökay, sokak serserileriyle mücadele ederken "Ben adamın belinden su alırım" demesi de öğrettiğinin bire bir uygulamasıdır.

Bereket Gökay, 1941-42 yıllarında İstanbul'da taş taş üstünde bırakmayan, gördüğü tarihî yapıların yarıdan fazlasını yok eden Prost'la çalışmadı.

Zirve

Kişisel görüşüm hocam Gökay, Fransız'ın saçma önerilerine hiçbir zaman evet demezdi. "Ben Bizansçı'yım. İşim Osmanlı'yla" diyen tutucu bir Hristiyan'a yakıp yıkma imkânı verenlere ne demeli?

Biliyorsunuz, üstelik seçim öncesi yapılan tarihî zirveyi Lütfi Kırdar'ın adını taşıyan kongre merkezinde yaptık. Sanki apolet takar gibi...

GÜNÜN SÖZÜ

Dünyada hayat deneyimi olmayan birinden daha hak bilmez yoktur; kendi yaptığı dışında hiçbir işin doğru olduğuna inanmaz! Terentıus

Yazarın Diğer Yazıları