Şair ruhlu çocuk Kazım Koyuncu unutulmadı. İşte ölmeden önce söylediği son söz

Şair ruhlu çocuk Kazım Koyuncu unutulmadı. İşte ölmeden önce söylediği son söz
Karadeniz’in unutulmaz şarkıcısı, şair ruhlu çocuk Kazım Koyuncu’nun ölümünün üzerinden 17 yıl geçti. Türkiye'nin kalbine taht kuran Kazım Koyuncunun son sözleri duygulandırdı...

"Küçükken herkesi Laz sanırdım. Büyüyünce anladım ki her renkten çiçek varmış. Benim için Diyarbakır ile Trabzon arasındaki tek fark, Diyarbakır’da deniz olmamasıdır." sözlerinin sahibi, şair ruhlu çocuk Kazım Koyuncu’nun ölümünün üzerinden 17 yıl geçti. Karadeniz müziğini tüm Türkiye’ye tanıtan ve sevdiren Kazım Koyuncu, müziğin yanı sıra kişiliği ve hayat tarzıyla da gönüllere taht kurdu. 

2005 yılında uzun süre mücadele ettiği kansere yenik düşerek yaşam savaşını kaybeden Kazım Koyuncu’nun nişanlısı için yazdığı mektup sevenlerini duygulandırdı.

KOYUNCU’NUN MEKTUBUNDAN…

“Canım aşkım, meleğim… Sanki yanındaymışım gibi hayatını devam ettir bebeğim. Sana ulaşma arzusu beni dirençli yapıyor sevgilim. İyi olmam için bir koşul var; kendine iyi bakman, yemek Yemen ve sakin olman…”

HAFIZALARA KAZINAN SÖZLERİ

İşte Kazım Koyuncu''nun hafızalara kazınan sözleri:

  • Birkaç aylık ömrün var. Soruyorsun kendine, Ne götürmek istiyorsun? Para yok işine yaramaz. Can kalıyor elinde, can nedir, uyur, gözünü kapatır gidersin. İyi ki mülkiyetten bu kadar uzakmışım. Şimdi gitmemem için, asla ölmeyi düşünmemem için bir sebep var. Acayip bir sevgi var.
  • Kanseri, kanser olmayanlar anlayamaz. Kanser de oldum artık. Duyarlı bir sanatçı olarak onları da hissediyorum. Ben kanserden çok korkan bir insandım. Kanserim ve korkmuyorum. Sadece beni sevenleri ve özgürlüğümü düşünüyorum. Ölüm küçük bir şey, ama hastalık özgürlüğünüzü sınırlıyor.
  • Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.
  • O çayı içen biri geri zekâlıdır. Ben kendi zekâmla ve felsefemle ölümü, hayatı uzatabilirim, kısaltabilirim, her şeyi yapabilirim. Peki benim köyümdekiler, anasının kuzusu çocuklar, 16 yaşındaki kız o neyi düşünsün, hangi felsefeyi düşünsün? Onun annesi hangi felsefeyle acısını yumuşatsın? Sen kimsin, o acıları onlara tattırabiliyorsun? Bu ülkenin politikacılara, yalancılara ihtiyacı yok. Kendi onuruna sahip çıkmış, kendi kişiliğine sahip çıkmış haline ihtiyacı var.
  • Ben nereden bilecektim ki ölümün ince belli bir bardak çayla dudak arasında olduğunu...

  • Bir şey ürettim ben, üç beş kişilik şey değil, sevgi denen şey herhalde.
  • Küçükken herkesi Laz sanırdım. Büyüyünce anladım ki her renkten çiçek varmış. Benim için Diyarbakır ile Trabzon arasındaki tek fark, Diyarbakır’da deniz olmamasıdır.
  • Bilemiyorum; bazen aklım yetmiyor, tüm akılları toplasam da bir aşk etmiyor.
  • Savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlamak için, savaşmak zorunda değiliz.
  • Bütün savaşlardan beter bir savaş. Saklanacak yerin yok. Ne yer, ne gök, ne de suyun altı...
  • Şarkılarla geçtim aranızdan.
  • Çok fiyakalı bir hastalığa yakalandım, baba.
  • Yerim yurdum yoktur benim, dünyada bir yerdeyim.
  • Sevgi bin kilometre ötede bile olsa gelir dokunur bize.
  • Birbirimizi sevmemiz için birbirimize benzememiz gerekmez.
  • Sizin için ucuz olan nükleer enerji değil, insan hayatıdır...
  • Birbirimizi anlamamız için aynı dili konuşmamıza gerek yok. Ezildikten sonra hepimiz aynı şarabız...
  • Kaldırın, kaldırın gözlerimden şu sisini yüzyılların . Bir çocuk gibi görmek istiyorum her şeyini dünyanın...
  • Sevgi çok önemli bir şey. Sevmeyi bilebilmek, sevdiğini hissedebilmek, seni sevenlerle göz göze gelebilmek.
  • Konserime sadece bilet alarak giremezsiniz. Herkes gelirken yanında bir kitap getirsin. Kapıda durup tek tek kontrol edeceğim.

KAZIM KOYUNCU VE HAYATI…

Artvin’in Hopa ilçesinde dünyaya gelen Koyuncu, müziğe ortaokul birinci sınıfta mandolin çalarak başlamış, çocukluğu, “üstadım” dediği, “Kemençeci Yaşar” lakabı ile tanınan Yaşar Turna’nın yanında türkü dinleyerek geçmiştir. İstanbul’a üniversite eğitimi için geldikten sonra müzikle yoğun olarak uğraşmaya başlamışsa da İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden siyasi nedenlerle ayrılmıştır.  1992 yılında profesyonel müzik hayatına atılmıştır. Henüz 21 yaşında iken Ali Elver ile “Dinmeyen” adlı özgün müzik grubunu kurmuş ve profesyonel müzik hayatı başlamıştır. Zamanla Lazca müzik yapmak için bu gruptan ayrılmışsa da rock’tan kopamamış ve geleneksel Laz halk müziğini rock tabanlı yorumlamaya başlamıştır.

1993''te Mehmedali Barış Beşli ile birlikte Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) adlı rock müzik grubunu kurmuştur. Lazca rock yapma iddiası ile yola çıkan ve 1995’te Va Mişkunan (Bilmiyoruz), 1998’de de İgzas (Gidiyor) adlı albümleri yaparak bu iddialarını da gerçekleştiren grup, sınırlı sayıda (yalnızca 130 adet) basılmış bir konser albümü (Bruxel Live)çıkardıktan sonra 1999 yılında dağılmıştır.

Kazım Koyuncu, tek başına müziğe devam etmiş ve Salkım Söğüt adlı projelerin ikincisinde 3 şarkıyla yer almıştı. 2001''de Viya! adlı ilk solo albümünü çıkardıktan sonra Kanal D televizyonunda yayınlanan popüler TV dizisi Gülbeyaz’ın müziklerini yapınca yurt çapında tanınmıştır. Daha sonra Kemal Sahir Gürel ile birlikte Sultan Makamı adlı televizyon dizisinin müziklerini hazırlamıştır. Karadeniz müziğinin güçlü temsilcilerinden Fuat Saka, Volkan Konak ve Bayar Şahin ile birlikte düzenledikleri, büyük ilgi gören Hey Gidi Karadeniz konserler dizisinin de öncülüğünü yapmış, Nisan 2004’te çıkardığı ikinci solo albümü Hayde ile popülaritesini arttırmıştır.

2004’ün sonlarında sanatçıya akciğer kanseri teşhisi konulmuş ve kanser tedavisi görmeye başlamıştır. 25 Haziran 2005’de, 33 yaşında, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmiştir. 26 Haziɾan 2005’te Haɾbiye Açık Hava Tiyatɾosu’nda düzenlenen töɾen sonɾası on binleɾ taɾafından Hopa’ya uğuɾlanmış ve 27 Haziɾan 2005’te, doğduğu köy olan Pançol’da fındık ağaçlaɾının çevɾelediği köy mezaɾlığında defnedildi.