İsyanın sebebi:Dışlanmışlık

Nevzat Tarhan,  “Yaşam Alanı Kavgası”  başlıklı yazısında ilginç tespitler yapmış:  “28 Şubat şokundan sonra halk uyutulduğunu anladı ve kendi iradesini temsil etme yeteneğinde olan insanları destekledi. Halkın temsilcileri devlette görülmeye başladı. İşte bundan sonra şehzade gibi özel emzikle büyütülmüş, imtiyazlı gruplar kendilerini tehlikede hissetmeye başladılar. (...) Tıpkı haylaz, sorumsuz, ailenin imtiyazına alışmış gençler gibiler. İstedikleri olmazsa eğer kendilerini tehdit altında hissedip ayrı bir ev açma düşüncesi gibi vatanı terk etmekten söz ediyorlar. Doğru yöntem, özeleştiri yaparak sorumluluk almaktır. Ben odaklı değil aile odaklı, yani toplum odaklı düşünmektir.”

* * *

Tarhan, bireyin psikolojisinden yola çıkarak toplum psikolojisini izah etmeye çalışmış. Ancak ulaştığı sonuçların doğruluğunu gösteren ciddi bir veri sunmuyor!
28 Şubat şokundan sonra uyutulduğunu anlayan halk bugün de türban tartışmaları ile uyutulmuyor mu? Dolayısıyla halkın 28 Şubat sonrası geliştirdiği siyasi tepkilerin sağlıklı olduğu iddia edilebilir mi?
Bu konuda çok farklı yorumlar yapılabilir. Mesela, bana göre halk, 28 Şubat’tan itibaren yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş, doludan kurtulmak için de AKP saçağının altına sığınmıştır! Siyasi hava düzeldiği zaman saçağın altından çıkacaktır!
Tarhan, yazısının bir bölümünde  “1945’lerde plajlara sadece Halk Partililer ve üyeler girebiliyordu. Babam o yıllarda İstanbul Diş Hekimliği Fakültesini kazanmıştı. Halk Partisi’ne üye olmadığı ve Samsun Lisesi mezunu olduğu için yurda alınmadığını anlatmıştı. Birleşmiş Milletler’in baskısı ile gelişen demokratikleşme rüzgarları plajların halka açılmasını gerektiriyordu ve plajlar halka açıldı. O günlerde ünlenen gazete manşeti ’Halk geldi vatandaş açıkta kaldı’idi”  tespitini yapıyor.
Doğrudur. Ancak hemen ardından gelen Demokrat Parti döneminde de imtihanı birincilikle kazanan kişilerin değil de partililerin torpilli çocuklarının devlet görevlerine atandığı gibi örnekler de verilebilir! Yani bir dönemin eleştirisini yaparken, sonraki döneme de objektif bakmak gerekiyor!
Bugüne de öyle bakmalıyız.

* * *


Bugün Türkiye’de her hak, AKP’lilerindir!
Ehliyet ve liyakat ölçüsü gözetilmemektedir. Bugünkü AKP yöneticileri, Tarhan’ın bahsettiği CHP dönemindeki elitist yaklaşımı dahi aşmışlar, tam bir partizanlık çukuruna düşmüşlerdir. Kaldı ki kendi elitlerini de yaratmışlardır artık! Özel emziklerle artık AKP’lilerin çocukları büyütülmektedir!
Bunu da görmek gerekir!
Dolayısıyla, dışlanmışlar arasından evrensel çıtayı aşmış olan bir kişinin bireysel feryatlarına  “geçmişte özel emzikle büyüyenlerin isyanı”  olarak bakmak, intikamcı ve bilim dışı bir yaklaşım olsa gerektir!
Bilimsel bakış sahibi bir kişi dünün eleştirisini yaparken bugünün çarpıklıklarına meşruiyet sağlayamaz. En azından böyle bir duruma düşmemelidir.

* * * 

 “Toplumsal muhalefeti susturmak için siyasi cinayet ve kriz planları yapanlar artık bu gerçekleri görmelidir”  mesajı da gariptir!
Bir grup, hem iktidar hem toplumsal muhalefet nasıl oluyor? Biraz incelemek gerekmez mi? Siyasi cinayet ve kriz planı yapanlar kimdir?
 “Toplum artık darbecilerin siyasi ajandalarını biliyor. Eğer bir darbe girişimi olsa binlerce arabanın askeri birliklerin önünde trafiği kilitleyeceğini söylersek abartmış olmayız. Çünkü toplum özgürlüğün ve insanlığın tadını tattı. Artık daha politize ve daha idealistler”  tespiti masum gibi duruyor ama bu ifadelerden, Tarhan’ın gerçek iktidar odağı olarak hâlâ Türk Silahlı Kuvvetleri’ni gördüğü anlaşılıyor! Kendi yanılgısı ile toplumu yanıltıyor!
Peki öyleyse Abdullah Gül nasıl Cumhurbaşkanı olabildi?

Yazarın Diğer Yazıları