İtiraf, ihbar ve ispiyon!

Aziz okurlarım bu İstanbul''un eski semtleri var ya, eski semtleri... Sultanahmetleri, Kasımpaşaları, Galata ve Tophaneleri... Mektebi olmayan zamanların mektebidirler bu semtler. Hocası eksik okulların öğretmeni. Kişiliklerin şekillendiği birer törpüdür oralar... Mesela oralar öğretir "itirafla - ispiyon" arasındaki farkı!. Oralardan öğrenilir eksik, yanlış ve ayıp. Ve o tarihten günümüze bu öğretiye göre değerlendirilir olaylar ve gelişmeler. Fenerbahçe kongreleri, millî takımın hâl ve gidişi. Ülkede usulsüzlükleri ifşa edilen makamlar, kişiler, sahtekârlar ve hatta "Dolmabahçe''de saat kulesini satan Sülün Osman".

Peki ya şimdi?..

Delikli demir icat olmuş mertlik bozulmuş gibi. Hatır, çıkar, ya da menfaate bağlanmış, yazmak ve çizmek. Hatta "ağa deyip maldan yiğit deyip candan edenler" türemiş. Dalkavuklar yani. Bunlara da sözde dost denilmiş. O nedenle Fenerbahçe kongresine bir gün kala basın toplantısı düzenleyen dostumuz Aziz Yıldırım''a hiç kimse;

- Yapma Başkan. Sakın yapma; "Ayağınızı denk alın, bak sizi duman ederim" gibi cümleler kurma dememiş.

Ya da o dedikten sonra da; niye böyle yaptın! Bunun yerine kongrenin ilk günü gidip "yanlış giden ne varsa" ağzına geleni mikrofonda söyleseydin diye de uyaran ve yazan olmamış. Oysa ben, eski hukukumuza istinaden Başkanımız Aziz Bey''e şimdi buradan söylüyorum. Keşke demeseydin. Niçin demeseydin biliyor musun? Ali Koç da çıkıp, "mealen" "Bana bak bana, eskiden sana kırgındım, şimdi kızgınım. Senin adın Aziz Yıldırım ise burası Fenerbahçe ve benim adımda Ali. Üstelik soyadım da Koç. Öyle, ileri geri konuşturmam adamı" dememesi için.. Bu sözü söylettin mi? Söylettin. Aranızdaki hukuk bitti mi? Bitti. Fenerbahçe''ye ne faydası oldu bunun? Hiç...

 

***

 

Gelelim Euro 2020''den puansız dönen Millî Takıma. Elbette Şenol Güneş canımız ciğerimiz ve 2002''de Türk Millî Takımını dünya üçüncüsü yapan hocamızdır. Millî Takım da bu şampiyonada milletimizi üzmüştür. Bunun kusuru ise yalnızca Şenol Hoca ile izah edilemez. Edilmesi de yanlış olur. Bu kusur 80 milyonluk Türkiye ve 250 milyonluk Türk dünyasında Türk futbolunu "20 kişilik kadroya ve 5 de antrenöre" mahkûm edenlerindir. Yani bu başarısız sonuç bir sistem mevzuudur. Bu hususu en iyi bilen olarak 20 senedir haykırdığımız zaman bunu "kulak arkası edenler" ise şimdi bu başarısızlığın cevabını verecek asıl muhataplardır.

Yazımızda izah ettiğimiz gibi, konumuz gerek Fenerbahçe kongresi, gerek Millî Takımdaki başarısızlık ve gerek son dönemde memlekette sık sık yayınlanan videolarda isnat edilen usulsüz uygulamalar olsun, bakış açımız hep aynıdır. Biz hep yarım asrı aşkın alınan semt kültürüne uygun düşünürüz. Buna göre "hatırlar büyük, memleketin hatırı ise hepsinden büyüktür".

Adı geçen nedenle memleketin, Millî Takımın, kulüplerin bekası için kim vatan sevgisi ve onuru ile "risk alarak delikanlı" gibi itiraflarda bulunuyor, alenen yazıyor çiziyor, yanlışları da haykırıyorsa ciddiye alınmasından yanayız. Farklı bir niyet ve beklentiniz yok ise ve torbayı toplayan takımda değilseniz tabii.. Kalın sağlıcakla.

Yazarın Diğer Yazıları