İttihatçılar-Masonluk

Balkanlar, Osmanlı'yı parçalamanın merkezi olduğu gibi, Osmanlı'nın birliğini sağlamanın da merkezi idi. Balkanlarda ne kadar gayrimüslim varsa isyan başlatmıştı.

Balkan İsyanları Türkleri uyandırdı. 1889'dan itibaren örgütlenmeler başladı: İttihad-ı Osmanî/İnkılâb-ı Osmanî, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, Osmanlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti , Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti (1906-1907) İttihat ve Terakkî Cemiyeti (23 Temmuz 1908 - 30 Ekim 1918; Meclis-i Mebusan grubu "fırka=parti" olarak anıldı.)

Bir zaman Balkanlarda gizli cemiyetlerde faal olan Mutafa Kemal'e "Masonluk" izafe edilmek istenmiştir.

İttihatçılar gizlilik içinde hareket ederlerdi ve en emin buluşma yeri Mason locaları idi.

Orhan Koloğlu, "İttihatçılar ve Masonlar" kitabında İttihatçı-Mason ilişkisine dair ayrıntılı bilgi verirken, M. Kemal'den de bahseder:

"Eski bir İttihatçı ve mason olarak Celal Bayar'ın bu konu­daki düşüncesi, Mithat Gürata'nın 'Atatürk ve Masonlar' kitabı­na göre şöyle: 'Atatürk'ün masonluğu hakkında bir bilgim yok­tur. Yüzbaşılığı sırasında, Selanik'te bir locaya girmiş olduğu söylenirse de, bu rivayetten ileri değildir.'

Yazar Cemal Kutay bana, 196 kayıt numarasıyla, Mithat Şükrü'nün evinde, Talât Bey ve Kâzım Nami tarafından teklif edildiğini söyledi. Ama sonradan daha Selanik'teyken biraderlikten vazgeçtiğini ve 'biz kendi yolumuzda devam edelim' deyip toplantılara hiç katılmadığını ekledi. Bu kayıt pekâlâ İttihatçı kayıt numarası da olabilir. Dolayısıyla kesin delil saymak zor.

Masonluk üzerine pek çok eski söylentiyi aktarmakla tanı­nan yazar Ertuğrul Düzdağ bir gün masonların 33. dereceli bir büyüğüne sormuş:

Atatürk niçin sizi kapattı?

- Hıncı vardır da ondan... Vaktiyle Selanik'te mülazım iken masonluğa girmek için başvurmuş, fakat ne sebeple ise ka­bul olunmamıştı. Onun intikamını aldı. Yoksa prensip itibarıyla bize hasım değildi. Husumeti şahsi idi."

Orhan Koloğlu, araştırmalarına dayanarak Gerek Mustafa Kemal, gerekse İttihatçılarla ilgili, şu kanaate ulaşır:

"Biz, kesin belgesi ortaya konuncaya kadar, Atatürk'ün eylem ve düşünce yapısını da dikkate alarak şu görüşü ileri sürece­ğiz: 1906-1908 döneminin siyasal ortamında Mustafa Kemal masonluk kanalıyla İttihat ve Terakki'ye girme önerisini kabul etmiş olabilir. Büyük bir olasılıkla tekris de edilmiştir. Ancak son derece pragmatik yapısı sebebiyle iki kurumdan (İttihatçılık ve Masonluk) birincinin hedefe götürmeye yeterli olduğunu fark etmiş, masonluğunun pratikteki sınırlılığını hesaplayarak onunla ilgisini erkenden kesmiştir."

Masonlar, Cumhuriyet kurulduktan sonra M. Kemal'i üyeliğe davet etmişlerdir. (Davet mektubu Cumhurbaşkanlığı arşivinde mevcuttur.) bir "davet" olduğuna göre, M. Kemal'in üyeliği söz konusu edilemez.

1935'de, M. Kemal, Mason localarını kapatma kararına alınca, Mahmut Esat Bozkurt'a, Masonlar hakkında bir kitap veriyor. Kitabı incelemesini ve TBMM'de masonlara hücum eden bir konuşma yapmasını istiyor. Mahmut Esat "Biz atalarımızın mensup olduğu tarikatları kapattık. Masonluk da kökü dışarda, bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Onu da kapatmamız gerekir." diyor. Ardından Mason locaları kapanıyor.

(O dönemde Türkçülerin Masonluğa karşı tavrına da geleceğiz.)

 

Yazarın Diğer Yazıları