İyi ki "çıkışa gel" demedi!

Birkaç gün önce Anayasa Mahkemesi (AYM) "şehirler arası yollarda gösteri yürüyüşünü yasaklayan yasayı iptal eden bir karar" verdi.

2014'teki Soma maden faciasında mağdur olan ancak tazminatını alamayan maden işçilerinin Ekim 2019'da yaptıkları yürüyüşün "şehirlerarası karayollarında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenemez" yasağına takılması sonucu, ilgili yasa hükmü AYM önüne gelmişti ve mahkeme hükmü Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.

Bunun üzerine, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, nereden tutsan elde kalan bir konuşma yaptı.

AYM ve eleştiri

Öncelikle şunu belirtelim: Anayasa Mahkemesi eleştirilemez değildir.

Her ne kadar ifade özgürlüğü açısından mahkemeler karşısında üzerlerinde baskı oluşturmamak ve etki altında bırakmamak için bu özgürlük dar yorumlansa da Türkiye'de işler ters. Mahkemeleri özgürce ve acımasızca eleştirseniz de -görüldüğü üzere- bir şey olmaz; ancak ifade özgürlüğünün en geniş tutulması gereken siyasetçilere, özellikle de iktidarda yer alan siyasetçilere karşı ifadelerinizi cımbızla seçmeniz gerekir. Ne yazık ki!

Tabi bu dar yorumlama, AYM eleştirilemez anlamına gelmez. Mahkemelerin verdikleri kararın hukuki açıdan eleştirileri kurum itibarını zedelemeden, tehdit etmeden veya hedef göstermeden pek ala söylenebilir.

Ancak…

Kararı beğenilmedi diye AYM' ye meydan okunamaz.

Üstelik, görev tanımına güvenliği sağlamanın da dahil olduğu ve emrinde güvenlik birimleri bulunan bir Bakan tarafından asla meydan okunamaz.

En azından, bir hukuk devletinde böyle bir şeyin mümkün olmaması gerekir.

Yargının duruşu

Bir Bakan, sırf verdiği kararı beğenmediği için ülkenin en üst mahkemesine şu sözlerle kafa tutuyor: "Madem özgür bir ülkeyiz. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Hadi git gel, özgürüz ya, her şey güvenlik altında. Niye polis koruması alıyorsun?.. Neden eskortla dolaşıyorsunuz?.. Ben varım, sen var mısın Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı?.. Ben varım. Tek başıma arabamla gitmeye ben varım, sen var mısın?"

Hani lisede ergenlik çağındaki gençler "çıkışa gel" der ya kızdığı arkadaşına, bakan da üst mahkeme başkanına aynı üslupla "ben varım, sen de var mısın" diyor. Sanki söz konusu olan hukuk meselesi, ülke meselesi değil de fiziksel güç ve cesaret meselesiymiş gibi.

AYM üyesi Engin Yıldırım ise, AYM Başkanı yerine Soylu' nun sözlerine cevaben bisikletli fotoğrafını ve Anayasa'nın mahkemelerin bağımsızlığını konu alan 138'inci maddesini paylaştı.

Yürütme ve yargı arasında böyle bir polemik yaşanmasını doğru bulmuyorum.

Mahkeme kararlarına karşı yapılacak eleştiriler, hukuki çerçevede ve polemiğe yol açmayacak şekilde, bireysel hedef gösterilmeden yapılmalı;

Yargı da hiçbir eleştirinin ya da medyadan okumanın etkisinde kalmadan görevini yapıp, hukukun işaret ettiği yönde kararlarını vermelidir.

Vatandaş olarak bizim yargıdan beklentimiz bu.

Yürütmenin evinde yapılan adli yıl açılışına katılan ve kendini yürütmeden bağımsızlaştırmayı başaramayan, kendisini atayanın taleplerinden sıyrılmış bir duruş sergileyemeyen mahkeme, pek tabi, işte böyle meydan okuyuşlarla karşılaşır.

Yargının saygınlık kazanması, ancak adaleti güvence etmesi ile mümkün olur.

Adil ve hukuki kararlarla ilkeli bir duruş sergileyebilen bir mahkeme, kendisine yapılmış her eleştiriye, en güzel cevabı vermiş demektir.

Yazarın Diğer Yazıları