İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den asgari ücret ve emekli maaşları için iktidara çağrı. Sığınmacıların dönüşü için de garanti verdi

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den asgari ücret ve emekli maaşları için iktidara çağrı. Sığınmacıların dönüşü için de garanti verdi
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

Partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunan İYİ Parti lideri Meral Akşener, ekonomiden dış politikaya ve sığınmacı sorununa kadar geniş bir yelpazede iktidara yönelik sert eleştirilerde bulundu.

Akşener, Gelire Endeksli Senet sistemine değinerek, Bakan Nebati''ye eleştirilerde bulundu.  Akşener, "Çare olarak sundukları, sözde kurtuluş reçeteleri, sadece vatandaştan yandaşa servet aktarımına yol açıyor." derken, "5’li çetenin gelirine endeksli, “YES”, yani “Yandaş Endeksli Senet” çıkartırsa şaşırmayın…" şeklinde konuştu.

İktidara çağrıda bulunan Akşener, "Asgari ücreti güncelleyin, en düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine çıkartın." dedi.

Sığınmacı sorununa da değinen Akşener,  "Aziz milletim, sevgili gençler;"Size garanti ediyorum. İYİ Parti iktidarıyla birlikte, Türkiye’de sığınmacı sorunu diye bir sorun kalmayacak." ifadelerini kullandı.

Meral Akşener''in açıklamaları şu şekilde;
 

Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler, kıymetli basın mensupları;

Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Yine gencecik fidanlarımızı uğurluyoruz.

Yine evlatlarımız, toprağa düşüyor.

Yine canımız, yüreğimiz acıyor.

Piyade Komando Sözleşmeli Er, Fuat Özer.

İstihkam Uzman Çavuş, Gökhan Demir.

Piyade Uzman Çavuş, Ömer Yıldırım.

Piyade Uzman Onbaşı, Mehmet Ali Çap.

Piyade Uzman Çavuş, Ramazan Gök.

Pençe-Kilit Operasyonu’nda,

vatanımızı, terör örgütüne karşı korurken, şehit düştüler.

Başımız sağ olsun.

Her bir evladımızın ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Ailelerine ve sevdiklerine sabır,

yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.

Rabbim onları korusun, bize acılarını göstermesin.

Değerli dava arkadaşlarım;

Geçtiğimiz hafta, ülkemizin çeşitli bölgelerinde, sel felaketleri meydana geldi.

Zarar gören vatandaşlarımıza, geçmiş olsun dileklerimi iletiyor,

Ankara’da yaşanan sel felaketinde hayatlarını kaybeden;

İlkay Yiğit, Muhammed Şahin, Mustafa Demirel ve Ramazan Gök’e

Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine de sabırlar diliyorum.

Ülkemizde yaşanan doğal afetlerin, giderek artmasının bir sebebi var.

Dengesini bozduğumuz doğamızın, bize bir mesajı var.

Yaşadığımız bu felaketlerle, bize fark ettirilmek istenen, bir gerçek var.

2 gün sonra, yani 17 Haziran günü, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü.

İklim Krizi, tüm dünyayı, ama özellikle de, konumu nedeniyle,

ülkemizi derinden etkileyen, acil sorunlarımızdan biri…

Ülkemizin içinde bulunduğu, Akdeniz Havzası,

“Antropojenik”, yani insan eliyle meydana gelen, iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle,

gittikçe, daha da kuru bir bölge hâline geliyor.

Türkiye maalesef, “su sıkıntısı çeken” bir ülke.

Kuraklığa, arazi bozulmasına ve çölleşmeye karşı,

son derece kırılganız.

Yapılan değerlendirmelere göre, topraklarımızın yaklaşık yüzde 60''ı,

çölleşmeye eğilimli.

Yağış dağılımında, İklim Krizi nedeniyle gerçekleşeceği öngörülen değişimler,

daha aşırı yağış olaylarına ve uzun süreli kuraklıklara yol açarak,

ülkemizin toprak erozyonuna karşı kırılganlığını, maalesef daha da arttıracak.

Ayrıca, ısınma nedeniyle, göller ve akarsular gibi su kaynaklarımızdaki kayıpların,

derin bir su krizine yol açması riskiyle de, karşı karşıyayız.

Bu risk;

artan maliyetlerden dolayı, toprağını boş bırakmak zorunda kalan,

suya erişemeyen, ya da erişse bile, çok yüksek fiyatlarla erişen, çiftçilerimiz için,

çok daha hayati…

Biz, İYİ Parti olarak;

ne ülkemizin, ne de milletimizin, yeni bir krizi daha kaldıramayacağının farkındayız.

İşte o nedenle, buradan iktidar mensuplarına, açık bir çağrıda bulunmak istiyorum:

İklim Krizi meselesi, iktidar-muhalefet meselesi değildir.

Bu mesele, el ele, kol kola hep beraber,

Türkiye’nin geleceğini kurtarma meselesidir.

Bu mesele, bizden sonraki nesillere,

yaşanabilir bir Türkiye bırakma meselesidir.

Biz, ülkemizin için hayati öneme sahip, İklim Krizi ile ilgili atacağınız,

her türlü olumlu adımın yanında olacağız.

Ama o adımı atmak, iktidar olarak sizin görev ve sorumluluğunuzda.

Gelin, iktidarınız döneminde, bir ilke vesile olun.

Gelin, bu sefer, bir krizin sebebi değil, önleyicisi olun.

Gelin, bir kez olsun, cennet doğamızı katleden değil, koruyan tarafta olun.

Gelin, bu hayati yol ayrımında, milletimiz ve memleketimiz için,

üzerinize düşeni yapın!

Değerli dava arkadaşlarım;

Biliyorsunuz, Antalya’da, Akdeniz Üniversitesi’nin içerisinde bulunan,

Elmalılı Hamdi Yazır KYK yurtlarında,

yaklaşık 1 aydır, üst üste intihar vakaları yaşanıyor.

3 evladımızın, KYK yurtlarında,

1 evladımızın da, öğrenci evinde intihar etmesi,

hepimizi derinden etkiledi.

Öncelikle evlatlarımıza Yüce Allah’tan rahmet,

kederli ailelerine de baş sağlığı diliyorum.

Ülkemizdeki ağır ekonomik koşullar nedeniyle,

yorulan, bunalan ve yıpranan gençlerimizin,

barınma imkânını bile, zor buldukları yurtlarda,

neler yaşadıklarını, bilmek zorundayız.

Eğer ortada,

Gençlerimizin hayatını baskılayan,

Özgürlüklerini kısıtlayan,

Onlara düşük kaliteli ve sağlıksız beslenme koşullarını dayatan şartlar varsa,

bunu öğrenmek zorundayız.

Öğrencilerimizin yaşadığı barınma sorunu;

onları, dernek ve vakıflara ait, özel yurtlara mecbur bırakırken,

ve Enes’in acısı, hâlâ yüreğimizdeyken,

KYK yurtlarının da, başıboş yönetimlerin eline bırakılmasına, göz yumamayız.

O nedenle, Elmalılı Hamdi Yazır yurtlarında yaşanan olayların,

araştırılması, soruşturulması ve gerçeklerin, bir an önce gün yüzüne çıkarılması için,

konunun takipçisi olacağız.

Gençlerimizi çaresizliğe iten, karamsarlığa hapseden,

yaşamaktan vazgeçiren sebeplerin peşini bırakmayacağız!

Değerli dava arkadaşlarım;

Hatırlarsınız, ben bu kürsüden, defalarca Sayın Erdoğan’ın vicdanına seslendim.

“Her hafta çocuklarımız ölüyor,

her hafta gençlerimiz ölüyor,

her hafta kadınlarımız ölüyor.

Gel, iktidar ve muhalefet el ele verelim,

bu ülkenin lügatından, kadın ölümlerini, genç ölümlerini silelim.” dedim.

Ama belli ki, Sayın Erdoğan’ın vicdanı, kapsama alanı dışında ve kendisine ulaşılamıyor.

Çünkü bu konuda, tek bir somut adım atmıyor.

Çünkü kürsü şovları peşinde koşup, hâlâ üç maymunu oynuyor…

Nitekim;

Geçtiğimiz günlerde, Vanlı bir gencimiz,

KYK yurtlarının yetersizliğiyle ilgili, Bay Kriz’e bir soru sordu.

Ne cevap verdi biliyor musunuz?

"KYK yurtları boş. Biz yurtlara öğrenci arıyoruz." dedi.

Yanlış duymadınız.

Yurtlar boş duruyormuş, kalacak öğrenci arıyorlarmış…

Şu umursamazlığa, şu vurdumduymazlığa bakar mısınız?

İşte tam da bu nedenle, bu hafta Milletin Kürsüsü’nde,

üniversite öğrencisi bir gencimizi ağırlıyoruz.

Bay Kriz ve arkadaşlarının, gözünü, kulağını ve gönlünü kapadığı gerçekleri,

bizzat öğrencilerimizin sesinden dinleyeceğiz.

Süleyman Kızıltaş aramızda.

Buyur Süleymancım, söz de kürsü de senindir.

Ayrıntılar geliyor...

İlgili Haberler