İYİ Parti’den flaş ittifak çıkışı

İYİ Parti’den flaş ittifak çıkışı
İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, ittifaklarla ilgili yaptığı açıklamada; 'CHP ile aramızdaki ilişki, saygın bir işbirliği. İttifak kavramını MHP ve AKP tanımlıyor. Onlarınki ittifaksa bizimki değil, bizimki ittifaksa onların ilişkisinin adı ittifak değil. Kavramsal bir sorun var ortada' dedi

İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, partisinin olağan kurultayı sonrası izleyecekleri yol haritasından, gündemdeki gelişmelere kadar ANKA ajansının sorularını yanıtladı.

Partiler arası ittifaklarla ilgili konuşan Poyraz; "CHP ile aramızdaki ilişki, saygın bir işbirliği. İttifak kavramını MHP ve AKP tanımlıyor. Onlarınki ittifaksa bizimki değil, bizimki ittifaksa onların ilişkisinin adı ittifak değil. Kavramsal bir sorun var ortada. Bizimki seçim dönemlerinde ortaya çıkan, bir araya gelinen, çerçevesi belirlenen işbirliği. İYİ Parti için AKP, MHP gibi CHP ve diğer partiler de siyasi rakibimiz" ifadelerini kullandı

ugur-poyraz-iyiparti.jpg

İYİ Partili Uğur Poyraz'ın açıklamalarından satır başları şöyle: 

BİR DÖNEMİN TERÖRİSTİ KAHRAMAN HALİNE GELİYOR: Adaletin toplumun tamamına hitap etmesi gerekiyor. Adalet herkese eşit olmak ve eşit mesafede durmak zorunda. Uygulayıcıların büyük baskı altında olduklarını görüyoruz. Bu verdikleri kararlara da yansıyor. Aynı kişiyle aynı standartlardaki iki yargılamaların farklı sonuçlar doğurduğu, vatandaşın hangi eylemin sonucunda başına ne geleceğinden bir fikri olmadığını görüyoruz. Dönemsel olarak tanımlar çıkarılıyor. Bir dönemin kahramanları, bir dönemin teröristleri haline geliyor. Bir dönemin teröristleri, bir dönemin kahramanları haline geliyor. Terörist ve kahraman olma kavramları, siyasetin tesis ettiği bir husus. Siyasetle birlikte siyasetin medya üzerinden yürüttüğü bir süreç. Oysa kahramanın teröristin ne olduğu kavramları belirli olduğu zaman hepimiz için çok daha rahat bir ülke oluşacak. FETÖ dediğimiz örgütün, bıraktığı ciddi yaraları hala sarmakla uğraşıyoruz. FETÖ’ye teslim ettiğiniz yargı, bugün FETÖ ile aynı metotları uygular hale geldi. Karşımızdaki aynı seri katil mi kopya cinayeti mi? Müyesser Yıldız örneği… Bir insan her dönemde mağdur olmaz. Ya bu insanın psikolojisinde sorun vardır ya bu uygulayıcıların yol haritasında sorun vardır.

TÜRKİYE’NİN İDAM TARTIŞACAK VAKTİ YOK:  Türkiye’nin bunu tartışacak vakti yok, bunu tartışacak konu da yok. Uğur Poyraz olarak suç orantılı ceza kavramlarına inanıyorum. Bunun standartlarının belirlenmesi gerektiğini de düşünüyorum. Çünkü bu suni bir gündem olarak, süreci böyle yönetebilmeleri mümkün değil. Uluslararası sözleşmeler var, iç hukuku buna göre dizayn etmişsiniz. Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği sürecini devam ettiriyor. Avrupa’da seyahat çalışmaları devam ediyor. Günün sonunda ‘idam gelsin.’ Bu tezat. Bunu yapamayacakları için… Gündeme getirseler bile kendi çoğunlukları var. Getirsin AKP ve MHP. İYİ Parti olarak destekleriz, 38 milletvekilimiz var. Bizi bir amiral olarak konumlandırmalarının bir anlamı yok. 

BERBEROĞLU KARARI “UCUBE SİSTEMİN YANSIMASI: Berberoğlu’nun yargılandığı dosyanın tarafı değiliz. Hiçbir yargılamanın tarafı değiliz. Biz bunu bağımsız mahkemelerin bağımsız yargıçların yaptığı yargılamalar olarak kabul ediyoruz. Aksi takdirde bu ülkede yaşayabilmek mümkün değil. Berberoğlu konusunda; 2010 Referandumu'nda ‘yetmez ama evet’, ‘mezardakiler kalkıp gelsin’ sloganlarıyla büyük bir işbirliğinin oluştuğu, Türk yargısı açısından büyük bir ihanet olarak gördüğümüz, 12 Eylül ihaneti olarak gördüğümüz referandum sonrası, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu açılmıştı. 2010 Referandumu'nda güzel maddeler de vardı, bu FETÖ’nün tekniğiydi. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının tanındığı ama uygulamada işlevsiz bırakılma ihtimalinin yüksek olduğu, Anayasa Mahkemesi üyelerinin atanması usulü dikkate alındığında bu maddenin kadük kalacağı bir madde formu. Berberoğlu konusunun bu çerçevede değerlendirilmesi gerekiyor. Yargılamasına ilişkin milletvekilliğinin düşürülmesi gibi geri dönülmez bir karar öncesinde, iç hukuk yolları tüketilmiştir ama Anayasa Mahkamesi’ne bireysel başvuru devam etmektedir. Bu konuya ilişkin TBMM Başkanı, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı’nın, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na ‘biz böyle bir karara göre eğilimliyiz, seçmenin idaresini ortadan kaldıracak karar arifesindeyiz. Bu konuya ilişkin bu başvurunun hızlı değerlendirilmesini istiyoruz’ diyebilmeleri siyasi nezakette ve hukuk dilinde risk değildir. Biz bunu dile getirdik. ‘Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak başvurunun beklenmesi gerekiyor’ dedik. Apar topar bu karar alındı. Siz ülke yönetiyorsunuz, tüm olasılıkları hesaplamak zorundasınız. Bu ucube sistemin her birimlere yansımasının sonucu. Bundan sonrasını merakla bekliyoruz.

YARGI İKTİDAR İÇİN SOPA OLDUĞUNU HİSSETTİRİYOR: Yargının, iktidarın sopası olduğunu düşünmüyorum. Merkeze bunu koyarsak, çok büyük kaosu tetiklemiş oluruz ve bu kaosun parçası oluruz. Yargı, iktidarın sopası değil. Yargıçların yerine koyalım kendimizi. Terfi edebilmeniz için karar verici mekanizmanın başında Adalet Bakanı var, Cumhurbaşkanı tarafından atanan bir pozisyon. Diğer kurul üyeleri Cumhurbaşkanı veya Meclis tarafından atanıyor. Birçok yargıç için büyük bir baskı. Talimat vermenize gerek yok. Sonraki aşamayı görecek nitelikte insanlar. Mesleklerine ilişkin idari kararlar verilen alanda bunun baskısını hissetmeleri, maruz kaldıkları bir alan. İktidarın sopası haline gelmiyor yargı ama iktidar için sopa olduğunu her seferinde hissettiriyor, güven tazeliyor.

ŞİZOFRENİK BİR DURUM: İYİ Parti’de her alana ilişkin uzmanlık alanı olan yöneticilerimiz var. Birimler politika üretir. Her hafta düzenli olarak kamuoyu ve iktidara eleştiriden ziyade önerileri içeren sunumlar yaparlar. Nelerin yapılması gerektiğini dile getirir. Genel Başkan, salı günleri durum tespiti ve önerme yapar. Ekonomik kırılmadayız hatta ekonomik kriz. Bu sürece ilişkin topyekün mücadele gerekir. Toplumun her kesimiyle birlikte ‘neler olabilir, yapılabilir tartışmaya hazırız’ demeleri, önce kabullenmeleri gerekiyor. Yani bir taraftan vatandaş yanıyor. Genel Başkanımız ilçeleri tek tek gezdi, orada yaptığımız bir piyes değil. Esnaf her şeyin farkında, komşusununun durumunu görüyor. Bütün bu karmaşanın içinde hiçbir şey yokmuş gibi davranmak şizofrenik bir durum. Bu, strateji olamaz. Burada önerilerini yapan, tarihe not düşen, önerileri hayata geçirildiğinde alkışlayan bir siyaset yapıyor.

AKP VE MHP GİBİ CHP DE SİYASİ RAKİBİMİZ: İYİ Parti iktidar olma hedefiyle kuruldu. Bizim olaylara farklı bakış açılarımız, farklı politik duruşlarımız var ama müşterek doğrularda ve ayrılarda da asgari nezaketi ve tahammülü birbirimize göstermeye çalışıyoruz. İYİ Parti, şiddet ve ötekileştirme dilini reddederek daha dingin ses tonuyla, etkili konuşarak ve dinleyerek iletişim kurmaya çalışıyor. CHP ile aramızdaki ilişki, saygın bir işbirliği. İttifak kavramını MHP ve AKP tanımlıyor. Onlarınki ittifaksa bizimki değil, bizimki ittifaksa onların ilişkisinin adı ittifak değil. Kavramsal bir sorun var ortada. Bizimki seçim dönemlerinde ortaya çıkan, bir araya gelinen, çerçevesi belirlenen işbirliği. İYİ Parti için AKP, MHP gibi CHP ve diğer partiler de siyasi rakibimiz. Biz kimseyi düşmanımız olarak görmüyoruz, herkes bizim siyasi rakibimiz. Ama nezaket ve tahammülle bu süreçleri götürebilme, rekabete de şıklık kazandırabilme… Çünkü CHP, AKP, MHP bu topluma ne kadar bir şeyler katmaya yönelirlerse bundan millet kazanacak. İnsanları ötekileştirerek, itham edilerek ne siyasete bir şey kazandırabiliriz ne millete faydamız olabilir. İYİ Parti; iktidar olmayı hedeflemiş, Türk siyasetine damga vurmaya karar vermiş bir parti.

BİRBİRİMİZE KÜSECEĞİZ AMA DEVLETE MİLLETE KÜSMEYECEĞİZ: (Kurultayda liste tartışması) Bu iddialarda bulunanların içinde İYİ Partililer var. Ben ‘yalandır, doğrudur’ şeklinde yargıda bulunmayı doğru bulmam. Ben böyle bir pusulayla karşılaşmadım, bana gelmedi. Benim böyle bir şeyden haberim yok. İddia edenlere de ‘yalan söylüyor’ ithamında da bulunma, İYİ Parti’nin duruşunda da bozukluk yaratır. Böyle bir pusula vardır, yoktur. ‘Yoktur’ diyen de partililerimiz. Bunun muhakemesi nasıl yapılacak. Beyan esastır. İtham ettiğim kişi ‘benim konuyla alakam yok’ diyorsa ve dava yürütüyorsak, beyanı esas alacağız. Birileri provoke etmeye çalışmış olabilir, bir takım mantık hatalarının olduğunu görmek gerekiyor. Kurultaylar; hızlı, aksiyonel, o 50 kişilik gruba girebilmek için insanların yarıştığı bir alandır ama yarıştıklarınız da sizin yol arkadaşınızdır. Dava ve yol arkadaşınızın o yarışı kuralları içerisinde yapmış oldukları, üçüncü bir kişinin yapmış olduğundan daha çok üzer. O bahsedilen liste dışında da vardı ki her kurultay her siyasi arenada olan bir durum. İlk kez olmuş gibi lanse etmek bize oy vermeye eğilimli olan kişilerin kafasını karıştırmaya gerek yok, sağlıklı bir iletişim metodu da değil. Çıkan listede gözüme çarpan; delegasyonun milli güvenliği, ekonomiyi, hukuku, uluslararası hukuku çok önemsediğini ortaya koydu. Bunun birkaç aşaması sonrası tekrar kantara çıkacağız, delege bizi imtihan edecek. Birbirimize kızacağız hatta küseceğiz ama devlete, millete küsmeyeceğiz, kavga etmeyeceğiz. Düşündüğüm bir şeyle ilgili kinleneceğime yüzleşmeyi tercih ediyorum. Bu tepkilere de karşılıklı yüzleşme olarak değerlendiriyorum. Kriz olarak değerlendirilmesini çok sağlıklı bulmuyorum.

MİLLİYETÇİLİK, UTANACAĞIMIZ BİR KAVRAM DEĞİL:  İYİ Parti, MHP kongre sürecinden sonra kurulmadı, Bu ucube sisteme karşı duruş sergileyen herkes… Burada önemli bir ayrım var. Türk milliyetçileri kuruluşta rol almıştır. İYİ Parti kendini; demokrat, kalkınmacı ve milliyetçi olarak tanımlıyor. Bu bizim gizleyeceğimiz veya utanacağımız bir kavram değil. Ancak İYİ Parti kurulduğunda sınıflaştırmaları inkar ederek ortaya çıktı. İYİ Parti’de İYİ Partililik kavramı var. Hangi siyasi ekolden gelirsem geleyim ben İYİ Partiliyim. Bu ülkenin değerlerine kimse karşı değil. Bakmayın söz söylediğimize. Bugün MHP’yi, AKP’yi, CHP’yi vatan haini ilan edebilir misiniz? Nasıl insanlar siyaset yaptığı bu topraklara ihanet etmeyi aklından geçirebilir? İnsanın insan olma koşulu ortadan kalkmış olur. Biz ötekileştirme ve kutuplaştırmayı reddederken kendi içimizde bir sınıflaştırmayı sağlıksız buluyorum. İYİ Partililik kavramı vardır. Kimsenin üzerinden gömleğini çıkarmadığı bir parti.

BAHÇELİ’NİN ÇAĞRISI ÜSTÜ KAPALI ÖZÜRDÜ: Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısı ve Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını İYİ Parti’nin yerli ve milli duruşuna ilişkin geç kalmış tekzip olarak kabul ettik, üstü kapalı özür olarak kabul ettik. İYİ Parti’nin şu an durduğu safı değiştirmeyeceğini Sayın Genel Başkanımız ortaya koydu. Durduğumuz saf, Millet İttifakı’nın paydaşları değil. İYİ Parti, olduğu yerde durur. İYİ Parti kendi teamüllerini oluşturuyor. Üç yaşındayız biz. Bu çağrıları geç kalmış, itham ve itiraflara ilişkin tekzip niteliğinde görüyoruz. (ANKA)