Kadın balıkçı palamudun kum gibi olduğu yerleri açıkladı. Katırtırnağı ve incir bize yer işareti verir

Kadın balıkçı palamudun kum gibi olduğu yerleri açıkladı. Katırtırnağı ve incir bize yer işareti verir
Balıkçı teknesi Kıble ile 46 yıldır İstanbul Boğazı’nda balıkçılık yapan Necla Köseoğlu, "Sarıyer’de katır tırnağı olduğunda (Mayıs) Rumeli Kavağı ile boğaz çıkıyı arasında ağ atardık. Böğürtlen ve incirler açınca (Eylül) Anadolu kıyılarına gider Poyrazköy- Fil Burnu’nda avlanırız." diyerek hayatını denize nasıl adadığını açıkladı.

denizkartali.com'un Milliyet'ten aktardığı habere göre, korona virüs salgını nedeniyle teknesini Mart sonundan itibaren Rumeli Kavağı’nın çekek yerine çeken Necla Reis, 1 Eylül’ü yani balık av sezonunun açılmasını engin maviliklere bakarak bekleyen balıkçılardan biri.

Tarım ve Orman Bakanlığı’na kayıtlı yaklaşık 20 bin balıkçı teknesinden olan Kıble ile 46 yıldır İstanbul Boğazı’nda ‘Vira Bismillah’ diyen Necla Köseoğlu, 1900’lü yıllardan beri İstanbul’un deniz kültürü içinde yer alan bir balıkçı ailesinin temsilcisi. Bakanlığın verdiği balık avı ruhsatına sahip az sayıdaki kadından olan Köseoğlu, amatör denizci belgesi ve kısa mesafe telsiz belgeleriyle genlerindeki deniz sevdasını kanıtlıyor.


Halen denizi ve balığı yüzyıl önceden gelen ve kuşaktan kuşağa kendisine aktaran geleneksel bilgilerle yürüten 59 yaşındaki Necla Köseoğlu’nun 7 metrelik teknesi Kıble İstanbul Boğazı’nda seyir cihazı ve balık bulucu olmadan avlanmasının aracı. Hiçbir teknolojik cihaz kullanmadan 46 yıldır boğazın hırçın sularına ağ atan Necla Reis ile çıktığımız balık avında iki gönüllü miçonun bize eşlik etmesi avın şenlikli geçeceğinin göstergesiydi.

"KATIRTIRNAĞI SARIYER, İNCİR BEYKOZ’DA AVLAN DEMEK"

8 yaşındaki Mert Köseoğlu ve 4 yaşındaki Rüzgar Tarı anneannelerinin talimatlarını uygularken çocukluğun verdiği yaramazlığı araya koymayı ihmal etmiyor.  Rumeli Kavağı Balıkçı Barınağı’nın sıkışık düzen teknelerinin arasından çıkmaya çalışan Necla Reis’in ‘iskele halatını çöz’ talimatını Mert kolayca yerine getiriyor. Kıblenin dümenini maharetle idare eden Necla Reis, arkada kalan balıkçılara ‘Tekneleri arkamdan birbirine bağlayın reisler’ diye seslenirken, küçük torun Küçük Miço Rüzgar köprü üstü denilen kumanda merkezindeki yerini alıyor.

Milliyet'ten Gökhan Karakaş'ın haberi:


Büyük Miço Mert ise teknenin pruvasında (ön tarafında) hesaplanmayan bir engel olup olmadığını kontrol için beklerken, korunaklı liman arkamızda kalarak İstanbul Boğazı’nın hırçınlığı merhaba diyor. İklim değişikliğinin sonucu olarak halen soğumayan deniz suyu keşişleme, kıble, lodos ve karayel rüzgarlarına alışıklığıyla ilerliyor. Güneyden estiği için kıble adını alan sıcak rüzgarın ismini taşıyan tekneyi kumanda eden Necla Reis, balığa ulaşmak için denizi nasıl dinlediğini şöyle anlatıyor;

"Boğazın neresinde ne zaman avlanacağımı dedem Ahmet babam Yakup’a anlatmış. Babamdan öğrendiğim şu, karadaki işaretlerde balığın yerini ve zamanını belli eder. Sarıyer’de katır tırnağı olduğunda (Mayıs) Rumeli Kavağı ile boğaz çıkıyı arasında ağ atardık. Böğürtlen ve incirler açınca (Eylül) Anadolu kıyılarına gider Poyrazköy- Fil Burnu’nda avlanırız. Yani doğanın sesini dinleriz. Denizin altındaki ekmeğimizi bulmak için topraktaki işaretleri bekleriz. Yüzyıllardır değişmedi ve her seferinde doğru çıktı."