AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yıllarca kendi belirlediği rakiplerle mücadele ettiği için hem şanslı hem de rahattı. Siyasi hayatında ilk defa böylesi sert kayalarla karşılaşınca fena bocalıyor. Seçim çalışmalarında görevli personele ettiklerini bu sütunlardan yazmaya ne gönlüm ne de terbiyem müsaade etmez. Seçim meydanlarında kırdığı potlar üzerine çok okunacak kitaplar çıkar. Ancak bir tek kendisi okumaz. Güzel Anadolumuzun "Çok laf yalansız çok para haramsız olmaz" özdeyişini her gün doğruluyor. Sevgili Yılmaz Özdil kendisine has uslubu ile bunları yazsa da kahkahalarla okusak. Bu arada iletişim fakültelerinde işsizliğe mahkum öğrencilere ağabey nasihatım olsun. Erdoğan'ın gaflarını üşenmeden araştırın. Hem bitirme tezi, hem de doktora için işinize yarayacaktır.

Cumhurbaşkanı adayları ve siyasi parti liderleri seçim vaatlerinde fabika açacaklarını, tarıma-hayvancılığa destek vereceklerini, işsizliğe son verip isdihdam alanları açacaklarını vaad ediyorlar. Peki ya Erdoğan? Erdoğan'ın tuzu kuru.Yandaşlarına kazandırıyor ne de olsa. En büyük vaadi "millet kahvehaneleri" açmak. Çay ve kek bedava olacakmış. Danışmanlarının bir bölümünü tanırım. Böylesi bir konuşma metni yazmazlar. Erdoğan, Türkiye'de kayıtlı 700 bin kahvehane olduğunu bilse bu sözleri asla sarf etmezdi.

Kahve deyip geçmeyin 700 bin kahvehanenin en az 2-3 çalışanı vardır. Ocakçısı çayı demler, garsonu servis yapar. Bunların eşi, çocukları, ana-babaları ile rakam birden 3,5-4 milyonu bulup 5 milyona dayanır. Ahh be Erdoğan. Sen çayı, kahveyi, keki bedava dağıtacaksın da bu insanlar ne yiyecek? Şurada seçime 10-15 gün var iken kahveci esnafını karşına almakla iyi mi yaptın! Kaldı ki bu esnafın önemli bölümü yıllarca sana oy veriyordu.

İstatistiklere göre Türkiye de 115 kişiye bir kahvehane düşüyor. Erdoğan promter denen camdan okuyup konuşmayınca böyle çamlar deviriyor. Sosyal medyada öylesine espiriler var ki.. Orantısız zeka sahibi gençler nasıl da kafa buluyorlar.

Belli ki Erdoğan gençlik yıllarında bile kahvehaneye gitmemiş. Kahvehane kültürü ayrı ve derin mevzudur. Oturmanın, kalkmanın, gazete okumanın, çay-kahve içmenin, oyun oynamanın raconu vardır. Yancılığın bile kuralları vardır. Avcılar Derneği lokalinde gibi bol keseden atarak konuşamazsın. Kahvede öksürerek "fazla atma" uyarısı yapılmaz doğrudan "Sallama!.." denilerek kapı gösterilir. Çok gevezelik edenler masaya alınmaz. Çay da, selam da verilmez.

Devir OHAL devri olamasa ne gümbürtü kopardı. Dahası da kahvehane gafını Meral Akşener  ya da Muharrem İnce yapmış olsaydı başta oğlu AKP milletvekili adayı olan TESK Başkanı Bendevi Palandöken olmak üzere Kahveciler Odası yetkilileri ayağa kalkar sert açıklamalar yaparak dükkanlarına protesto pankartları asarlardı.

Kahvehane esnafı zaten zorda. Çoğunun vergi-sigorta borcu var. Biraz sesini yükseltmeye kalkışsa belediye zabıtası başına çökecek, vergi memuru ceza yağdıracak. Şimdilik susup acılarını içlerine gömüyorlar ama sandıkta cevaplarını vereceklerinden şüphem yok.

Durumun vehameti kavrandığında Erdoğan en kısa zamanda bir kahvehane ziyareti ile Kasımpaşa anılarını anlatırsa kimse şaşırmasın. Hatta en kısa zamanda kahvehanecilere sarayda iftar sofrası kurup bütün televizyonlardan canlı yayın yaptırırsa da süpriz olmaz.

Kahvehanelerin seçim dönemlerinde seçim bürosu olarak çalıştığını  hatırlayacak olan Erdoğan'dan yeni bir kahvehane açılımı bekliyoruz. İlgililere duyurulur.